Mucizevi Bitki Kekik…

kekik-mideye-iyi-gelirmi[1]

 

Kekik
İdrar yolları hastalıklarına karşı çok faydalıdır. Böbrek taşlarını parçalar ve düşürür. Hazmı kolaylaştırır, sindirim organlarını dezenfekte eder, hatta H.Pylori ve Candida’dan korur, iltihabı kurutur, mideyi, gözü ve kalbi kuvvetlendirir. Kasık ağrılarını keser, iştahı açar. Yemeklerde devamlı kekik kullanmak görme gücünü korur ve arttırır.
Çayı içilirse ter ve ağız kokusunu giderir, uykusuzluğa, fiziki ve ruhi bitkinliğe iyi gelir. Sara, anemi ve iktidarsızlığa karşı etkilidir. Bağırsak kurtlarını düşürür. Kekik yağı başa sürülürse baş ağrısına, karna sürülürse karın ağrılarına ve mide kramplarına, göğüs ve sırta sürülürse astım, bronşit, boğmaca ve öksürüğe iyi gelir. 0 30 gr. taze kekik ince ince kıyılır, 200 gr. zeytinyağı ile karıştırılıp 7 gün bekletilir. Sonra yağı süzülüp sos, salata v.s. için kullanılır. Ağrıyan yerlere sürülür.
Kekik tohumları kavrulur ve öğütülür ve bu toz, beze konulup şişmiş basur üzerine sarılırsa, basur küçülüp yok olur. Tohumu bulunamazsa, yabanî kekik de aynı işlem için kullanılabilir. Yabanî kekik yetiştirilmiş kekikten daha etkilidir.
Aidin Salih

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kulağınıza 2 damla dökün ve işitme kaybına elveda diyin!

maxresdefault[1]

Yıllar geçtikçe, özellikle de sağlıklı bir yaşamın gereklerini yerine getirmiyorsak, duyularımız gittikçe azalır.

Genel olarak, yaşlandıkça işitme kaybı sorunlarınız olabilir, ancak bu durum yaş, cinsiyet, ırk veya sosyal statüyü gibi unsurlara göre farklılık gösterir.

Halen işitme zorluğu çeken bir kişiyseniz, probleminizi çözmenizde size yardımcı olacak harika bir doğal formül önereceğiz.

Malzemeler;

3 Diş sarımsak

Zeytinyağı

Damlalık

Pamuk veya gazlı bez

Hazırlanışı; Sarımsağı soyduktan sonra iyice yıkayın, sonra havanda iyice ezin ve üzerine az miktarda zeytinyağı dökün.

İyice karıştırdıktan sonra karışım posasını bir kenara ayırarak içerisindeki sıvıyı damlalığın içerisine alın ve daha iyi bir etki elde etmek için bütün gün sıvıyı bekletin.

Kullanımı; Her bir kulağa 2 ila 3 damla kadar uygulayın, kulaklarınızı pamuklu veya gazlı bezle örtün.

Hayret edilecek derecede işitme becerinizi aşamalı olarak geri kazandığınızı fark edeceksiniz.
Duyu kaybını önlemek için Tuz tüketimini azaltın, azalan tuz tüketimi kulak duyusunun iyileşmesine yardımcı olur. Tuz, vücudun sıvı tutmasına ve kulakların fonksiyonel organlarını etkilemesine neden olur.

Kaynak: istiklsl.com.tr

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kadim zamanların iyileştirici gücü gümüş hakkında bilmediklerimiz

Silver-grains_Pori[1]

 

Kapitalizmin önce hasta edip sonra iyileştirme vaadinde bulunan yönetim şekli, 5000 yıldan fazla zamandır insanlık tarafından çeşitli işlerde kullanılan gümüş elementini de günlük kullanımdan çekerek kendine milyarlarca potansiyel hasta müşteri yaratmayı başardı.

İlaç sanayinin ekonomi politikaları üzerindeki etkisi malum. İnsanlık tarihi egemen sermaye güçlerinin üstünü örttüğü, uygulamadan kaldırdığı, değiştirdiği, yasakladığı yüzlerce doğal yöntem, madde, gelenekle dolu. Gümüş de bu gerçeklerden sadece biri.

Bizlere açık açık anlatılmasa da oldukça faydalı bir element gümüş. Çok eski zamanlarda insanlar sağlık alanında bu elementi kullanıyordu.

Faydaları Jül Sezar döneminden beri biliniyor. Romalılar, küçük gümüş parçacıklarını yanıkları, kesikleri ve yaraları tedavi etmek için; Grekler ise şarabı su ve şarap kaplarını bakterilerden temizlemek içinkullanırlardı. Ayrıca Roma döneminde sadece gümüş kaplarda su taşıyan askerlere savaşa gitmeye izin verilirdi çünkü Romalılar gümüş kapların suyu temiz ve saf tuttuğunu biliyorlardı.

14’üncü yüzyılda Avrupa’nın merkezinde nüfusun yüzde 25’i vebadan ölmüştü, sadece çingeneler bu felaketten etkilenmemişlerdi. Çingenelerin tedavi amacıyla gümüşü küçük partiküllere ayırıp açık bir damardan vücuda verdikleri biliniyordu. Partiküller kan dolaşımı sayesinde bütün vücuda yayılıp bakteri ve virüsleri yok ediyordu. Bu partiküllerin gereğinden fazla olması nedeniyle çingenelerin çoğu argyria hastası* olmuşlardı.

 

Doktorlar gümüşün faydalarını biliyor ve hastalarına eğer sağlıklı olmak istiyorlarsa gümüş tabaklarda ve gümüş çatal bıçak kaşık kullanarak yemek yemelerini tavsiye ediyorlardı.

İnsanlar bebeklerine emmeleri için gümüş kaşık vermeye başladı. “Ağzında gümüş kaşıkla doğmak” deyimi o zamanlarda sadece zengin ailelerin zengin çocuklarına alabilmeleri sebebiyle, doğuştan kısmetli olmak manasında buradan türemiş.

Dr. Henry Crookes, 1900’lerin başında gümüşü pek çok hastalığın tedavisinde kullanmış ve bilimsel çalışmaları sonucu bilinen hiçbir mikrobun kolloid gümüşe 6 dakikadan fazla dayanamayacağını söylemiştir. Dr J.Mark Hovel, British Medical Journal’de kolloid gümüşün virüslerin kontrolünde özellikle etkili olduğunu rapor etmiştir.

İkinci Dünya Savaşı sırasında penisilin keşfedilmesi ve sentetik olarak üretilmesityle tıpta patenti alınmış sentetik ilaçlarla büyük ilaç firmalarını çok zengin eden yeni bir çağ başladı. Bu şirketlerin patentini almadıkları hiçbir şeyi satmayacakları anlamına geliyordu. Tabiatta bulunan maddeler patentlenemez olduğunu da düşününce…

Gümüşün ilk antibiyotik madde olduğu düşünülüyor. Tarihte gümüş metal yaprağı sargı bezi olarak kullanıldı. Bugün gümüş, neredeyse enfeksiyon kontrolünün kritik olduğu her yerde, bandajlardan yanık tedavisinde kullanılan ilaçlara kadar sağlık ürünlerinde çok geniş spektrumda antimikrobiyal özelliliğinden dolayı kullanılıyor.

Amerika’da doğan çocuklara, doğumdan hemen sonra gümüş içerikli göz damlaları, gözde oluşacak enfeksiyonları engellemek için kullanılıyor.

% 95’den daha fazla kızılötesi yansıtırlığa sahip olan gümüşle temas eden radyoaktif enerjinin yüzde 95’i kaynağa geri döner. Yani gümüş radyasyona karşı etkilidir.

450 tür bakterinin DNA’sını bozarak yok edebiliyor. Sedef, şeker, mayasıl, kaşıntı, ayak kokusu gibi birçok rahatsızlığa da iyi geliyor. Yeni hücrelerin çoğalmasını destekleyerek yaraların iyileşmesini hızlandırıyor. Kolloidal Gümüşün HIV virüsünü bir kaç dakika içinde yok ettiği ile ilgili araştırma Dr Xiaojian Yao tarafından “Nanoteknoloji 2012 International Journal”da yayımlansa da bu bilimsel veriye dair hiçbir şey yapılmadı.

İçerisinde gümüş iyonu barındıran tek besin cevizdir. Bu bilgilere bakarsak tüketmeyi ihmal etmemiz gereken en önemli besindir.

Doktorların temelde gümüş suyunu tanımama sebebi yine kapitalist dünya düzenine dayanır. 1906 senesinde bütün büyük ilaç şirketlerini satın alan John D. Rockefeller koloidal gümüşün ilaç satışlarının önünde engel oluşturacağının farkındaydı. Bu sebeple Jude Abraham Felxner yardımı ile Amerika’daki tüm tıp fakültelerinde gümüş suyu konusunun işlenmeyeceği ve bu talimata uymayan tüm profesörlerin lisanslarının elinden alınacağını belirtmişti. İşin ilginç tarafı Rockefeller, ailesinin hiçbir zaman ilaç kullanmasına izin vermemişti…

Gümüş zeolitler, acil durumlarda, deniz suyundan içilebilir su elde etmek için kullanılabiliyor.

Gümüşün MÖ 3100 yıllarında Mısırlılar ve MÖ 2500 yıllarında Çinliler ve Persler tarafından kullanıldığı biliniyor. Yunan tarihinde Atina’daki gümüş madenlerine rastlanıyor. MÖ 800 yıllarına doğru gümüş, Nil nehri havalisinde para olarak kullanılmaya başlıyor. Gümüşü ilk olarak Romalıların işlemeye başladıkları iddia ediiyor.

kAYNAK: BAYKUSH

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Aspirin yaşlanma karşıtı soyma maskesi

Aspirin-yaslanma-karsiti-soyma-maskesi-376x280[1]

 

Cildimiz vücudun en büyük organıdır ve sürekli olarak dış etkenlere maruz kalır. Piyasada çok sayıda işe yaradığı söylenen ürünler var ama işe yaramaz ve pahalılardır. Size inanılmaz derecede doğal bir peeling göstereceğiz ki cildinizden kir ve ölü hücreler kurtulacak. Doğal peelingin hazırlanması, ucuzluğu ve son derece verimli olması ve üstelik kolaydır.
Aspirin genel cilt kalitesini artıran ev yapımı güzellik ürünlerinde de kullanılır.
Aspirin yaşlanma karşıtı soyma maskesi
İhtiyacınız olan malzemeler:
1 yemek kaşığı.Sade yoğurttan
2 yemek kaşığı.Balın
5 aspirin hapı
Hazırlık:
Yüzünüzü durulamak için soğuk su kullanın ve bir bezi temiz suya batırın. Ardından mikrodalganın içine bir bez koyun ve yarım dakika boyunca ısıtın ve hafif soğutun cildinizi yakmadan uygulayın. Bu yöntemle gözenekleri açacağız. 5-10 dakika yüzünüzde tutun.
Aspirin hapını ezin diğer malzemelerle karıştırıp cilde uygulayın 20 -30 dakika maskeyi bırakın.
Tedavinin, yatmadan önce akşam yapılması önerilir. Cildiniz çok hassassa, bu yüz maskesine dikkat etmeniz önerilir. Herhangi bir istenmeyen reaksiyon olup olmadığını anlamak için önce bu maskenin küçük bir miktarını cildinize uygulayın. Bu yazımızda aspirinle gençleşme aspirin ile nasıl gençleştirir sorularına cevaplar aradık. Sevdiklerimizin de faydalanması için bir kez paylaşalım.

Ayrıca aspirinle yapılan saç maskesini de mutlaka okuyun. Okumak için aşağıdaki resme tıkla.

Kaynak: Kadında Yaşam

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Aç karnına su içtiğinizde başınıza neler gelecek biliyor musunuz?

1_97[1]

 

Zaten birçoğumuz suyun ne kadar hayati bir öneme sahip olduğunun farkındayız. Hemen hemen her gün bir yerlerde “günde en az 2 litre su içilmesi” gerektiğini okuyor, duyuyoruz. Bununla birlikte çoğu insan soğuk su yerine sıcak veya ılık su içerek vücudu için çok daha mükemmel bir şey yapabileceğinin farkında değil.

İşte bir bakışta ılık su içmenin sağladığı 17 yarar;

1 – Migren
2 – Yüksek tansiyon
3 – Düşük kan basıncı
4 – Eklem ağrısı
5 – Kalp atışının aniden yükselmesi ve azalması
6 – Epilepsi
7 – Artan kolesterol düzeyi
8 – Öksürük
9 – Beden rahatsızlığı
10 -Golu ağrısı
11 – Astım
12 – Hooping öksürüğü
13 – Damar tıkanıklığı
14-Uterus ve İdrar ile ilgili hastalık
15 – Mide sorunları
16 – İştahsızlık
17 – Ayrıca gözler, kulak-boğaz ile ilgili tüm hastalıklar.

SICAK SU NASIL KULLANILIR

Sabah erkenden kalkın ve mideniz boşaldığında yaklaşık 4 bardak ılık su için. Başlangıçta 4 bardak yapamayabilir, ancak yavaş yavaş yapacaksınız.

DİKKAT : Böbreklerimiz saatte 800 ml ile 1000 ml suyu süzebilir. Bu nedenle bir seferde 4 bardaktan fazla su içilmesi de zamanla böbreklere zarar verebilir.

✅ NOT: Suyu aldıktan sonra 45 dakikalık bir şey yemeyin. Sıcak su terapisi sağlık problemlerini makul bir süre içinde çözecektir:

✔ 30 gün içinde şeker hastalığı
✔ 30 gün içinde kan basıncı
✔ 10 gün içinde mide sorunları
✔ 9 ay içinde çeşitli kanser hastalıkları
✔ 6 ayda damar tıkanması
✔ 10 gün içinde iştah azalması
✔ Uterus ve ilgili hastalıklar 10 gün içinde
✔ 10 gün içinde burun, kulak ve boğaz problemleri
✔ 15 gün içinde kadın sorunları
✔ 30 gün içinde kalp rahatsızlıkları
✔ Baş ağrısı / migren 3 gün içinde
✔ 4 Ayda kolestrol
✔ Epilepsi ve felç 9 ayda sürekli
✔ Astım 4 ayda

SOĞUK SU SİZİN İÇİN KÖTÜ BİR SEÇENEK

Soğuk su sizi genç yaşta etkilemezse, yaşlılıkta size zarar verir.

* Soğuk su, kalbin 4 damarını kapatır ve kalp krizine neden olur. Soğuk içecekler kalp krizinin ana nedenidir.
* Ayrıca karaciğerde sorunlar da meydana getirir. Yağ karaciğeri sıkıştırabilir. Karaciğer nakli için bekleyen insanların çoğu soğuk su içilmesinin kurbanlarıdır.
* Soğuk su midenin iç duvarlarını etkiler. Büyük bağırsağı etkiler ve Kanser ile sonuçlandırır.

Aç karnına su içmek için 10 sebep…
Kahvaltıdan önce 1 ya da 2 bardak su içmek toksinlerden kurtulmak ve vücudumuzun ihtiyaç duymadığı maddelerin atılımını sağlamak için idealdir. Bu sayede, her günün başlangıcında su, metabolizmamızı hızlandırır ve hastalıklardan korunmamıza yardımcı olur.

Gece boyunca, vücudumuz hücrelerimizi tamir etmek ve kendini yenilemek için çalışır. Bu nedenle sabahları aç karnına bir bardak su içmek atık maddelerin idrar yoluyla atılmasını sağlayacağından çok faydalıdır.

Aç karnına bir ya da birkaç bardak su içmek; alkol, tütün, kirlilik, kötü beslenme sonucunda vücudumuza giren zararlı maddelerin etkisini azaltmaya yardım eder.
Su cildimizin en iyi dostlarından birisidir ve cilt sağlığı için çok faydalıdır. Aç karnına 2 bardak su içmek cildimizin esnekliğini ve gerginliğini korumasına yardımcı olur ve erken kırışıkların oluşmasını engeller.

Sabahları su içmek, yaşamsal organlarımızın su ihtiyacını karşılar ve sağlıklı bir şekilde işlemelerine yardım eder.
Aç karnına 2-3 bardak su içmek kilo vermeye yardımcı olur. Su, vücuttaki toksinleri atmak dışında yağ ve kalori yakımına da katkı da bulunur. Ayrıca, açlık hissini bastırarak gereksiz ve fazla yemenin önüne geçer.

Sabahları su içmek lenf bezlerimizin ve bağırsak yolumuzun sağlığını koruyarak ve kortizol değerlerimizi kontrol etmemize yardımcı olarak bizi enfeksiyonlardan korur ve genel sağlığımıza katkıda bulunur.

Aç karnına bir bardak ılık su içmek, güne enerjiyle başlamanın iyi bir yoludur. Sabahları karşılaşabileceğimiz uyku halini ve yorgunluğu gidermeye yardımcı olur.
Kahvaltıdan önce su içmek, bağırsak hareketlerimizi canlandırarak kabızlığı önlemeye yardım eder.

Eğer gastrit ve benzeri sorunlar yaşıyorsanız su en iyi yardımcılarınızdan birisi olabilir. Aç karnına en az 3 bardak su içmek midenizdeki asit düzeyini düşürmeye ve gastrite neden olan krampları gidermeye yardımcı olacaktır.

Bu önemli bilgi ve yöntemlerden daha fazla kişinin faydalanması için, beğenip, paylaşmayı unutmayın lütfen…

kAYNAK: hAYAT MUTFAKTA

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Neden Evinizin Her Köşesine Tuz Dökmelisiniz?

tuzun_sasirtici_kullanim_alanlari_h1617_e1ae8[1]

 

Tuz insanlığın var olduğu günden bu yana sayısız alanda insanlığa hizmet etmiş çok özel bir şey. Temizlikten diş ağrısına kadar girmediği, faydalı olmadığı yer yok. Yüz yıllar boyu gıdaları bozulmadan saklamak için kullanılmış.

Düşünsenize, insanlığın en temel ihtiyacının tek çaresi o olmuş. Sonra sağlık alanında şifa saçmış. Temizlik, evet temizlik için muhteşem bir detay. Birçok insan evindeki bir çok eşyayı dezenfekte etme ve temizlemede bu etkili malzemeyi içinde zehirli bir bileşen barındırmadığı için tercih ediyor..

Evinizde tuz kullanmanız için çok farklı sebepler var! İşte Tuzun Kullanım Alanları

Tuzun tercih edilmesin bir diğer önemli sebebi de tuzun ucuz fiyatlara satın alınabilmesidir. Temizlik ürünlerinin pahalı olmasının yanı sıra, marketlerde bulunan birçok ürünün içeriğinde ciddi sağlık sorunlarına sebep olabilecek zararlı kimyasallar var.

1-) Tuz, karıncaların yayılmasını engeller :

Eğer pencerelerinizde, kapılarınızda ve yiyeceklerin bulunduğu dolaplarda karıncalar varsa ve onları yok etmek istiyorsanız, sadece karıncaları gördüğünüz alana bir tutam tuz bırakın. Bu ayrıca rutubeti azaltır ve evinizi nemlendirir.

2-) Tuz ayrıca bakır, gümüş ve pirinçle kaplı alanlarda doğal cilalayıcı işlevi görür :

Bu tip eşyalar zamanla renklerini kaybedebilir. Bu problemlerin önüne için tuz ve elma sirkesiyle bir karışım yaparak geçebilirsiniz. Eşyaları, yüzeyleri parlayana kadar bu karışımla silin. Ayrıca kirli ve lekeli yüzeyleri de bu doğal karışımla temizleyebilirsiniz.

3-) Ayrıca musluk başlıklarını da yeniden parlatır :

Yeterli miktarda tuz ve sıcak suyu karıştırın, tamamen karıştıktan sonra mutfak ya da banyo musluğunuzda kullanın. Tuz ayrıca tıkanıklığa ve kötü kokulara sebep olan birikintiyi çözecektir.

4-) Aracınızın ya da evinizin pencerelerine doğal bir temizlik ürünü “Tuz” :

4 lt sıcak su ve en az iki yemek kaşığı suyu birleştirin. Tamamen eriyene dek karıştırın ve sonra camlarınızdaki inatçı lekeleri temizlerken kullanın. En iyi tarafı da, kullandıktan sonra bile etkisini uzun süre göstermesi!

5-) Cildinizi genç gösterecektir :

Tuzu isteğinize göre ya lavanta yağıyla, ya da zeytinyağıyla karıştırın. Karışımı vücudunuzda kullanın. Birkaç dakika bekledikten sonra ılık suyla durulayın. Hızlı sonuç elde edeceksiniz ve de cildiniz genç ve gerçekten sağlıklı görünecek.

6-) Diş ağrısına bir tedavi olarak :

Dişinizde ağrı ya da ağız yarası şikâyetiniz varsa tuzu etkili bir tedavi yöntemi olacak şekilde kullanabilirsiniz. Tek yapmanız gereken sıcak su ve tuzu karıştırmak ve birkaç dakika çözünmesini beklemek. Sonra ağzınızı bu karışımla çalkalayın. Bu doğal reçete size kısa sürede çok iyi sonuçlar verecektir.

7-) Diş beyazlatmak ve ağız bakım sağlığı :

Eşit ölçüde kabartma tozu ve tuzu daha beyaz dişler ve ağız içi bakımı yapmak için karıştırın. Bu karışımı istediğiniz zaman kullanabilirsiniz. Dişlerinize doğal bir parlaklık verecektir.

😎 Kıyafet yıkarken daha iyi sonuçlar :

Kıyafetlerinizin çekmesini önlemek için, bir miktar tuzu çamaşır makinenize kıyafetlerinizle birlikte ekleyin. Kıyafetlerinizi güneşte kurutursanız faydasını göreceksiniz.

9-) Halı ve perdelerinizin rengini geri getirin :

Halı ve kilimlerinizin renklerini geri getirmek istiyorsanız, bu tuzlu solüsyonu kullanın. Bu solüsyonla halılarınız tıpkı yeni gibi görünecek. Sadece bir kez yıkamayla bile sonuç almaya başlayacaksınız. Bir bez parçasını konsantre edilmiş tuzlu suya batırın, birkaç dakika bekledikten sonra bezi alıp halınızı, perdenizi ya da kiliminizi ovarak temizleyin. Birçok insan bu yöntemi devamlı kullanıyor.

Bununla birlikte birçok insan da bu yöntemin, markette satılan deterjanların bile çıkartamadığı lekeleri bile çıkarttığını söylüyor.

Bu önemli bilgi ve yöntemlerden daha fazla kişinin faydalanması için, beğenip, paylaşmayı unutmayın lütfen…

kAYNAK: hAYAT mUTFAKTA

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Odanıza Koyacağınız Bu 5 Bitkiyle Uykusuzluk Sorununuza Elveda Diyeceksiniz

d62b980df40ebad85d6559355083c323a8495d3f[1]

 

Bugünlerde birçok kişi uykusuzluk sorunu yaşıyor. Ancak uykusuzluk probleminizi kendi kendinize çözmeniz de mümkün. Belki hayat tarzınızı değiştirmeyi, yediğiniz içtiğinize dikkat etmeli veya daha fazla spor yapmayı düşünmelisiniz.
Herkesin buna farklı bir çözümü vardır. Belki de uykusuzluk sorununuzu gidermek için sırtınızı bitkilere dayamanın sırası gelmiştir.
İşte yatak odanıza koyacağınız ve uykunuzu düzenleyecek o beş bitki:
1)Lavanta :
Lavantanın anksiyete, depresyon ve uykusuzluğa iyi geldiği biliniyor. Birçok kişi banyoda lavanta yağı içeren ürünler kullanıyor. Yapılan araştırmalarda ise lavantanın strese neden olan hormon kortizolü düşürdüğü kanıtlandı.
Yatak odanıza neden lavanta koymayasınız? Bütün gece rahat hissedeceksiniz.
2)Aloe Vera :
Yapılaş çalışmalarda aloe veranın havadaki zehirli kimyasalları emdiği ve bolca oksijen ürettiği görüldü.
Ayrıca bu bitki uykusuzluk sorunu yaşayanlara da yardımcı oluyor.
3)Tavşankulağı :
Tavşankulağı daha iyi nefes almanıza yardımcı olur ve sinir sisteminizi güçlendirir. Bolca oksijen üreten bitki havadaki karbondioksiti de emerek oda içindeki havayı düzenler.
Daha rahat uyumanıza yardımcı olan bitki ayrıca baş ağrılarını geçirir ve tansiyonu dengeler.
4)Sarmaşık :
Evde en kolay yetiştirilebilecek bitkilerden biri de sarmaşıktır. Havadaki zehirli kimyasalları emer ve taze oksijen sağlar.
Ayrıca sarmaşık küflenmeyi %94 oranında önler. Odasında sarmaşık olan daha temiz ve rahat nefes alır.
5)Yasemin :
Sadece büyüleyici kokmazlar. Aynı zamanda insanların sağlığını da olumlu yönde etkilerler.
Yasemin yıllardan beri alternatif tıbbın gözbebeğidir. Yapılan araştırmalarda ise yaseminin uyku kalitesini arttırdığı görülmüştür.
Bu önemli bilgi ve yöntemlerden daha fazla kişinin faydalanması için, beğenip, paylaşmayı unutmayın lütfen…
kAYNAK: hAYAT MUTFAKTA

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Odanıza Koyacağınız Bu 5 Bitkiyle Uykusuzluk Sorununuza Elveda Diyeceksiniz

794[1]

Bugünlerde birçok kişi uykusuzluk sorunu yaşıyor. Ancak uykusuzluk probleminizi kendi kendinize çözmeniz de mümkün. Belki hayat tarzınızı değiştirmeyi, yediğiniz içtiğinize dikkat etmeli veya daha fazla spor yapmayı düşünmelisiniz.

Herkesin buna farklı bir çözümü vardır. Belki de uykusuzluk sorununuzu gidermek için sırtınızı bitkilere dayamanın sırası gelmiştir.

İşte yatak odanıza koyacağınız ve uykunuzu düzenleyecek o beş bitki:

1)Lavanta :

Lavantanın anksiyete, depresyon ve uykusuzluğa iyi geldiği biliniyor. Birçok kişi banyoda lavanta yağı içeren ürünler kullanıyor. Yapılan araştırmalarda ise lavantanın strese neden olan hormon kortizolü düşürdüğü kanıtlandı.

Yatak odanıza neden lavanta koymayasınız? Bütün gece rahat hissedeceksiniz.

2)Aloe Vera :

Yapılaş çalışmalarda aloe veranın havadaki zehirli kimyasalları emdiği ve bolca oksijen ürettiği görüldü.

Ayrıca bu bitki uykusuzluk sorunu yaşayanlara da yardımcı oluyor.

3)Tavşankulağı :

Tavşankulağı daha iyi nefes almanıza yardımcı olur ve sinir sisteminizi güçlendirir. Bolca oksijen üreten bitki havadaki karbondioksiti de emerek oda içindeki havayı düzenler.

Daha rahat uyumanıza yardımcı olan bitki ayrıca baş ağrılarını geçirir ve tansiyonu dengeler.

4)Sarmaşık :

Evde en kolay yetiştirilebilecek bitkilerden biri de sarmaşıktır. Havadaki zehirli kimyasalları emer ve taze oksijen sağlar.

Ayrıca sarmaşık küflenmeyi %94 oranında önler. Odasında sarmaşık olan daha temiz ve rahat nefes alır.

5)Yasemin :

Sadece büyüleyici kokmazlar. Aynı zamanda insanların sağlığını da olumlu yönde etkilerler.

Yasemin yıllardan beri alternatif tıbbın gözbebeğidir. Yapılan araştırmalarda ise yaseminin uyku kalitesini arttırdığı görülmüştür.

Bu önemli bilgi ve yöntemlerden daha fazla kişinin faydalanması için, beğenip, paylaşmayı unutmayın lütfen…

kAYNAK: hAYAT MUTFAKTA

 

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Yüzüne pirinç süren kadın olağandışı değişimi yaşadı

e238b309add84dd416be4aca8a90c35b8b91ac5241bed3cd83a3af6b188ccd20[1]

 

Yüzüne pirinç sürdükten sonra büyük değişim yaşayan kadın herkesi hayrete düşürdü. Pirinç, lineolik asit ve skualen açısından oldukça zengin bir kaynaktır.
Lineolik asit cildiniz koruyan bir asittir ve eksikliğinde ciltte kuruma, kızarıklık ve kırışıklıklar gözükür.
Skualen ise bir çok doğal cilt güzelliği ürününde rastlayabileceğiniz cildi derinlemesine nemlendiren ve besleyen bir maddedir ve cildi güneşin istenmeyen etkilerinden korur.
Ayrıca pirinç, cilt için bilinen en güçlü antioksidanlardan birisidir ve ciltteki kolajen üretimini hızlandırıcı etkiye sahiptir.Pirinç cilde şaşılacak derecede etki ederek cildin çok daha hızlı yenilenmesini ve gençleşmesini sağlar.
Japon kadınların sürekli uyguladığı ve Avrupa’da yeni yeni duyulmaya başlayan pirinç maskeleri cildinizde istediğiniz gençlik etkisini hızlıca gösterecek.

Malzemeler:
3 çay kaşığı pirinç
1 yemek kaşığı süt
1 yemek kaşığı bal
Hazırlanışı : Pirinci kaynattıktan sonra suyunu süzün ve pirinçleri ayırdıktan sonra suyu bir kenarda bekletin. Sütü hafifçe ısıtarak kaynattığınız pirinçlere ekleyin. Karışımı iyice karıştırdıktan sonra balı da ekleyin.

Uygulanışı : Kuru ve temiz cildinize bu karışımı maske olarak sürün. 10-15 dakika sonra maskeyi yüzünüzden sökmek için ayırdığınız pirinç suyunu kullanın.
Haftada bir bu uygulamayı tekrarladığınızda 2 ay içerisinde cildinizin 10 yaş gençleştiğini göreceksiniz.

Her şeyden önce pirinç glüten içermediği için alerjik olmayan yiyecekler arasında yer alır. Birçok kişi glüten hassasiyeti olduğu için pek çok yiyeceği tüketememektedir. Fakat pirinç bu konuda iyi bir yardımcıdır.
B vitamini, D vitamini, kalsiyum, lif, demir ve vücudumuz için gerekli olan çeşitli mineralleri temin edebilmektedir. Bu nedenle, glüten alerjisi olan kişiler için harikadır.
Pirincin bir diğer faydası ise kalp sağlığıyla ilgilidir. Pirinç güçlü antioksidanlar içermesi nedeniyle kalbi daha dirençli hale getirerek, kalp hastalıklarına karşı koyabilmesini sağlamaktadır.
Bununla beraber, kalp sağlığı için zararlı olan kötü kolesterol seviyelerine etki edebilmektedir. Sağlıklı olan ve kötü kolesterol içermeyen pirinç, kolesterol seviyesini düşürmeye yardımcı olmaktadır.
Pirinç İle Cilt Rengini Açma
Pirinç tozu pirincin öğütülmesi ile elde edilir. Pirinç tozunu sadece süt veya su ile kıvam haline getirerek bu karışımı düzenli olarak cilt bakımı için kullanabilirsiniz. Düzenli yapıldığında cildinizin beyazlamasını sağlayabilirsiniz.
Cilt Toniği Olarak Kullanılır
Bir kabın içine pirinçleri koyun ve suda bekletin. Ardından da birkaç saat beklemesinin ardından da pirincin suyunun çıktığını göreceksiniz.
Bu su ile cildinizi yıkayabilir veya silebilirsiniz. Bu sayede makyaj kalıntılarını daha kolay bir şekilde temizleyebilir ve cildinizin bakımını yapabilirsiniz.
Maske Olarak Tercih Edebilirsiniz
Pirinci öğüttükten sonra az miktar süt ile karıştırarak macun kıvamına getirin. Yüzünüze sürdüğünüz bu maskeyi sadece yarım saat beklettikten sonra ılık su ile durulayabilirsiniz.
Bu maske sayesinde siyah nokta veya sivilce gibi sorunların önüne geçebileceğiniz gibi aynı zamanda da cilt tonunuzu birkaç tona kadar açabilirsiniz.
Sadece haftada üç kez yaptığınız bu pirinç maskesi sayesinde porselen gibi bir cilde sahip olabilirsiniz. Dilerseniz pirinç suyu ile veya dilerseniz de pirinç macunu ile bu maskeyi kolaylıkla yapabilirsiniz.
Bu önemli bilgileri daha fazla kişinin faydalanması için, beğenip, paylaşmayı unutmayın lütfen…
kAYNAK: Hayat Mutfakta

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Yüzüne pirinç süren kadın olağandışı değişimi yaşadı

281.jpg[1]

 

 

Yüzüne pirinç sürdükten sonra büyük değişim yaşayan kadın herkesi hayrete düşürdü. Pirinç, lineolik asit ve skualen açısından oldukça zengin bir kaynaktır.

Lineolik asit cildiniz koruyan bir asittir ve eksikliğinde ciltte kuruma, kızarıklık ve kırışıklıklar gözükür.

Skualen ise bir çok doğal cilt güzelliği ürününde rastlayabileceğiniz cildi derinlemesine nemlendiren ve besleyen bir maddedir ve cildi güneşin istenmeyen etkilerinden korur.

Ayrıca pirinç, cilt için bilinen en güçlü antioksidanlardan birisidir ve ciltteki kolajen üretimini hızlandırıcı etkiye sahiptir.Pirinç cilde şaşılacak derecede etki ederek cildin çok daha hızlı yenilenmesini ve gençleşmesini sağlar.

Japon kadınların sürekli uyguladığı ve Avrupa’da yeni yeni duyulmaya başlayan pirinç maskeleri cildinizde istediğiniz gençlik etkisini hızlıca gösterecek.

 

Malzemeler:

3 çay kaşığı pirinç
1 yemek kaşığı süt
1 yemek kaşığı bal
Hazırlanışı : Pirinci kaynattıktan sonra suyunu süzün ve pirinçleri ayırdıktan sonra suyu bir kenarda bekletin. Sütü hafifçe ısıtarak kaynattığınız pirinçlere ekleyin. Karışımı iyice karıştırdıktan sonra balı da ekleyin.

 

Uygulanışı : Kuru ve temiz cildinize bu karışımı maske olarak sürün. 10-15 dakika sonra maskeyi yüzünüzden sökmek için ayırdığınız pirinç suyunu kullanın.

Haftada bir bu uygulamayı tekrarladığınızda 2 ay içerisinde cildinizin 10 yaş gençleştiğini göreceksiniz.

 

Her şeyden önce pirinç glüten içermediği için alerjik olmayan yiyecekler arasında yer alır. Birçok kişi glüten hassasiyeti olduğu için pek çok yiyeceği tüketememektedir. Fakat pirinç bu konuda iyi bir yardımcıdır.

B vitamini, D vitamini, kalsiyum, lif, demir ve vücudumuz için gerekli olan çeşitli mineralleri temin edebilmektedir. Bu nedenle, glüten alerjisi olan kişiler için harikadır.

Pirincin bir diğer faydası ise kalp sağlığıyla ilgilidir. Pirinç güçlü antioksidanlar içermesi nedeniyle kalbi daha dirençli hale getirerek, kalp hastalıklarına karşı koyabilmesini sağlamaktadır.

Bununla beraber, kalp sağlığı için zararlı olan kötü kolesterol seviyelerine etki edebilmektedir. Sağlıklı olan ve kötü kolesterol içermeyen pirinç, kolesterol seviyesini düşürmeye yardımcı olmaktadır.

Pirinç İle Cilt Rengini Açma

Pirinç tozu pirincin öğütülmesi ile elde edilir. Pirinç tozunu sadece süt veya su ile kıvam haline getirerek bu karışımı düzenli olarak cilt bakımı için kullanabilirsiniz. Düzenli yapıldığında cildinizin beyazlamasını sağlayabilirsiniz.

Cilt Toniği Olarak Kullanılır

Bir kabın içine pirinçleri koyun ve suda bekletin. Ardından da birkaç saat beklemesinin ardından da pirincin suyunun çıktığını göreceksiniz.

Bu su ile cildinizi yıkayabilir veya silebilirsiniz. Bu sayede makyaj kalıntılarını daha kolay bir şekilde temizleyebilir ve cildinizin bakımını yapabilirsiniz.

Maske Olarak Tercih Edebilirsiniz

Pirinci öğüttükten sonra az miktar süt ile karıştırarak macun kıvamına getirin. Yüzünüze sürdüğünüz bu maskeyi sadece yarım saat beklettikten sonra ılık su ile durulayabilirsiniz.

Bu maske sayesinde siyah nokta veya sivilce gibi sorunların önüne geçebileceğiniz gibi aynı zamanda da cilt tonunuzu birkaç tona kadar açabilirsiniz.

Sadece haftada üç kez yaptığınız bu pirinç maskesi sayesinde porselen gibi bir cilde sahip olabilirsiniz. Dilerseniz pirinç suyu ile veya dilerseniz de pirinç macunu ile bu maskeyi kolaylıkla yapabilirsiniz.

Bu önemli bilgileri daha fazla kişinin faydalanması için, beğenip, paylaşmayı unutmayın lütfen…

kAYNAK: Hayat Mutfakta

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

GÜNE LIMONLU SU ILE BAŞLAMAK IÇIN TAM 20 MUHTEŞEM NEDEN:

limon_fayda_1[1]
1 – Malum “Su Hayattır!”. Limonlu su, zengin elektrolitleri ile (potasyum, kalsiyum ve magnezyum) bedenin her köşesini şahanesiyle sular.
2 – Limonlu su, karaciğerin en sevdiğidir. Tüm yiyeceklerden daha fazla enzim üretmesine yardımcı olur.
3 – Limonlu su, karaciğeri toksinlerden temizler, arındırır. Yani limonlu su, süper bir detoks içeceğidir.
4 – Limonlu su, bağışıklık sistemini güçlendirir.
5 – Limonlu su, bedenin kendini iyileştirme mucizesini destekler.
6 – Limonlu su, serotonini yükseltir. Modu mutluluğa çevirir.
7 – Limonlu su, stres savardır. Tüm endişeleri, negatif kuruntuları ve hatta depresyonu da alt eder.
8 – Limonlu su, beyne iyi gelir. Dikkati canlandırır.
9 – Limonlu su, metabolizma ve sindirimi sorunlarını giderir. Beden besinleri daha iyi özümser. Bu da elbette kilo vermek demektir.
10 – Limonlu su, pektin lifi içeriği ile iştah kontrolü de sağlar.
11 – Limonlu su, kemik erimesini önler.
12 – Limonlu su, böbrek taşı, safra taşı, pankreas taşı ve kalsiyum birikimlerini eritir.
13 – Limonlu su, kanı, damarları, arterleri temizler.
14 – Limonlu su, yüksek tansiyona iyi gelir. Düşük tansiyonluların dikkat etmesi gerekebilir. Düşük tansiyon için limonlu suya Himalaya veya deniz tuzu eklenmesi önerilir.
15 – Limonlu su, enfeksiyonları hafifletir.
16 – Limonlu su, eklemlerde biriken
ürik asidi seyreltir. Eklem ağrılarına ve dizlere iyi gelir.
17 – Limonlu su, diş ağrılarına ve diş eti hastalıklarına da iyi gelir.
18 – Limonlu su, bütün bedeni yeniler, gençleştirir.
19 – Limonlu su, müthiş bir antioksidandır. Cildin kolajen üretimini destekler. Çizgiler, sarkmalar yok olur.
20 – Limonlu su, vücudun pH değerini alkali yönünde yükseltir. Bedenin yüksek pH seviyesinde uzun süre kalmasını sağlar. Daha yüksek pH seviyesi, hastalıkların bedende yaşayamamasına sebep olur. Kanser dahi alkali bir ortamda yaşayamaz.

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

İşte Evde Zencefil Yetiştirmenin Püf Noktası

citat[1]

 

 

Zencefilin saymakla bitmeyecek faydası var.
Yüz yıllarca yıldır doğal ilaç olarak kullanılması elbette tesadüf değil. İlaçlarda kullanılıyor, çayı içiliyor ve yemeklere de eklenebiliyor.
Evde de zencefil yetiştirebileceğinizi biliyor muydunuz?
Çok az bakım istiyor ve hızla yayılıyor.
Hemen bugün başlayın.

Zencefil nasıl yetiştirilir?

Tohumu veya kökü çiçekçilerde kolaylıkla bulunabiliyor.
Zencefilin olgunluğuna erişmesi 10 ay alıyor ve buza karşı dayanıksız. Yaşadığınız yer soğuksa evinizin içinde saksıya dikebilirsiniz.
Tek ihtiyacınız olan geniş bir saksı ve verimli toprak. Zencefil yatay olarak büyüdüğünden saksınızın geniş olması önemli.
Adım adım dikilişi
1- Zencefili geceden sıcak suda bekletin.
2- Kökleri yukarıya bakacak şekilde saksıya yerleştirin. Toprak kökleri en fazla 4-5 cm geçmeli.
3- Bolca sulayın.
4- Saksıyı orta sıcaklıkta bir yere koyun. Direk güneş ışığı almamalı.
5- Zencefili sprey şişesiyle sulayın ve nemli kalmasını sağlayın. Birkaç hafta içinde sonucu göreceksiniz.
3 aydan sonra hasat
3-4 ay sonra zencefillerin köklerini alabilirsiniz.
Zencefil ömür boyu hasat edilebilecek bir bitkidir. Tek yapmanız gereken bitkinizle iyi ilgilenmek.

Verdiğimiz talimatlara uyarak ömrünüz boyunca zencefil yetiştirebilirsiniz. Aynısı zerdeçal için de geçerli.

kAYNAK: NEWSNER

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Koklandığında Zekâyı Geliştiren Bitki – Bu Bitkiyi Koklamak Hafızayı %75 Oranında Güçlendiriyor

biberiye-nedir[1]

 

Birçok kişi zeka ve hafızanın güçlenmesinde teknolojik gelişmelerin büyük rol oynayacağını düşünüyor. Kısmen haklılarda. Fakat bunu gerçekleştirmek aslında düşündüğümüzden çok daha kolay olabilir. Bilimin de destekleyici bir tedavi yöntemi olarak kabul ettiği aromaterapi(bitki yağları ve özleriyle yapılan tedavi türü) buna en basit örneklerden biridir. Bu yöntemin işe yaramasının sebebi ise koklama sistemini yoğun bir biçimde harekete geçirmesi ve bu sistemin beyinle doğrudan bağlantılı olmasıdır. İkisi birbirine bağlı olduğu için birçok bilim insanı aroma terapiyle yakından ilgilenmiştir.

 

Koklama ve hafıza
Hafızaya bağlı algılarla, özellikle kokuyla, ilgili birçok araştırma mevcuttur. Birçok kişi istemli ya da istemsiz etrafında kokladığı şeylerle ilgili anılar oluşturmaktadır. Ancak zamanla uzmanlar, psikoloji biliminin ötesine geçerek kokuya beyinde kimyasal bir etki yaratan güçlü bir uyarıcı gözüyle bakmaya başlamışlar ve koku ve beyine etkisi üzerinde birçok araştırma yapmışlardır. İşte bu araştırmaların birçoğunda öne çıkan ve hepimizin yakından tanıdığı bir bitki var; “Biberiye.” Biberiyenin hafızayı %75 gibi bir hayli yüksek sayılabilecek bir oranda güçlendirdiği çeşitli araştırmalarla ortaya çıktı.

 

Hafızayı güçlendiren bitki: Biberiye
Yunan mitolojisi, güzellik ve aşk tanrıçası, Afrodit’i sudan biberiye ile kaplanmış bir şekilde çıktığını tasvir etmiştir. Ortaçağ’da biberiye birçok düğün ve cenaze de kullanılmıştır alkollere canlılık vermesi için katılmıştır. 14.yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’de biberiye Shakespeare’in Hamlet metnin de şaşırtıcı bir şekilde “hatırlama bitkisi” olarak anlatılmıştır.

 

Biberiye üzerine yapılan araştırmalar
Biyolojik açıdan işe yarayan biberiye ile birlikte kullanılabilecek iyileştirici bileşimler mevcuttur. İçinde bulunan antioksidanlar radyasyondan ve kanserojen zararlılardan bedeni korumaktadır. Aynı zaman da içinde bulunan kafeik asidin, kafur, rosmanol ve betulin asidin canlı hücrelerle etkileşime geçerek uyarıcı etki yaratmaktadır.

Ancak biberiye üzerine yapılan gerçek manada bilimsel araştırmalardan en göze çarpanlarından biri ise 1987 yılına dayanıyor. Planta Medica journal’dan dört araştırmacı, fareler üzerinde bu bitkiyi test ettiler. Sadece biberiye kokusuna maruz bırakılan farelerin kan akışında bariz bir artış gözlemlediler. Bu biberiye bitkisinin biyolojik etikilerinin olduğunu gösteren ilk işaretti fakat son değildi.

 

Diğer önemli araştırma ise 1998 yılında gerçekleşti ve International Journal of Neuroscience’da yayınlandı. Bu araştırmada Miami Üniversitesi Tıp Fakültesinden birkaç araştırmacı bitkiyi insanlar üzerinde test etti. 40 yetişkin seçildi ve bir kısmına lavanta bir kısmına da biberiye koklatıldı. Ardından deneklerden, terapinin öncesinde ve sonrasında matematik problemleri çözmelerini istediler. Sonuçlar ise şaşırtıcıydı. Buna göre lavantayı koklayan katılımcıların hepsi kendilerini daha rahatlamış hissettiklerini belirtti ve deney öncesine göre soruları biraz daha kolay çözdüler. Ancak biberiye kullananlarda ise durum farklıydı. Biberiyeye maruz kalanlar kendilerini daha uyanık ve zinde hissetiler ve lavanta grubuna oranla soruları iki kat daha hızlı çözdüler.

 

2003 yılında ise çok daha kapsamlı bir çalışma yapıldı. 144 kişilik bir grubu üçe bölen araştırmacılar, bir gruba hiçbir şey koklatmadı, diğer gruba lavanta, diğer grup ise biberiye koklattı. Biberiye kokusuna maruz kalan grup hafıza performasında %75 oranında oldukça yüksek ve beklenmeyen bir artış yaşadı. Biberiye koklamayan grup ise testlerde hemen hemen aynı performansı sergiledi. Bu deney biberiyenin insan beyninde bilişsel yeti açısından ne kadar önemli ve etkili bir bitki olduğu ortaya çıkardı. Uzmanlar özellikle 75 yaş üstü insanların düzenli olarak saf biberiye yağını koklamalarının zihinsel sağlık açısından oldukça faydalı olacağını dile getiriyor.

http://filoji.com/koklandiginda-zekayi-gelistiren-bitki-bu-bitkiyi-koklamak-hafizayi-u-oraninda-guclendiriyor/

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 2 Comments »

Koklandığında Zekâyı Geliştiren Bitki – Bu Bitkiyi Koklamak Hafızayı %75 Oranında Güçlendiriyor

C0016603027--83367[1]

 

Birçok kişi zeka ve hafızanın güçlenmesinde teknolojik gelişmelerin büyük rol oynayacağını düşünüyor. Kısmen haklılarda. Fakat bunu gerçekleştirmek aslında düşündüğümüzden çok daha kolay olabilir. Bilimin de destekleyici bir tedavi yöntemi olarak kabul ettiği aromaterapi(bitki yağları ve özleriyle yapılan tedavi türü) buna en basit örneklerden biridir. Bu yöntemin işe yaramasının sebebi ise koklama sistemini yoğun bir biçimde harekete geçirmesi ve bu sistemin beyinle doğrudan bağlantılı olmasıdır. İkisi birbirine bağlı olduğu için birçok bilim insanı aroma terapiyle yakından ilgilenmiştir.

Koklama ve hafıza
Hafızaya bağlı algılarla, özellikle kokuyla, ilgili birçok araştırma mevcuttur. Birçok kişi istemli ya da istemsiz etrafında kokladığı şeylerle ilgili anılar oluşturmaktadır. Ancak zamanla uzmanlar, psikoloji biliminin ötesine geçerek kokuya beyinde kimyasal bir etki yaratan güçlü bir uyarıcı gözüyle bakmaya başlamışlar ve koku ve beyine etkisi üzerinde birçok araştırma yapmışlardır. İşte bu araştırmaların birçoğunda öne çıkan ve hepimizin yakından tanıdığı bir bitki var; “Biberiye.” Biberiyenin hafızayı %75 gibi bir hayli yüksek sayılabilecek bir oranda güçlendirdiği çeşitli araştırmalarla ortaya çıktı.

Hafızayı güçlendiren bitki: Biberiye
Yunan mitolojisi, güzellik ve aşk tanrıçası, Afrodit’i sudan biberiye ile kaplanmış bir şekilde çıktığını tasvir etmiştir. Ortaçağ’da biberiye birçok düğün ve cenaze de kullanılmıştır alkollere canlılık vermesi için katılmıştır. 14.yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’de biberiye Shakespeare’in Hamlet metnin de şaşırtıcı bir şekilde “hatırlama bitkisi” olarak anlatılmıştır.
Biberiye üzerine yapılan araştırmalar
Biyolojik açıdan işe yarayan biberiye ile birlikte kullanılabilecek iyileştirici bileşimler mevcuttur. İçinde bulunan antioksidanlar radyasyondan ve kanserojen zararlılardan bedeni korumaktadır. Aynı zaman da içinde bulunan kafeik asidin, kafur, rosmanol ve betulin asidin canlı hücrelerle etkileşime geçerek uyarıcı etki yaratmaktadır.
Ancak biberiye üzerine yapılan gerçek manada bilimsel araştırmalardan en göze çarpanlarından biri ise 1987 yılına dayanıyor. Planta Medica journal’dan dört araştırmacı, fareler üzerinde bu bitkiyi test ettiler. Sadece biberiye kokusuna maruz bırakılan farelerin kan akışında bariz bir artış gözlemlediler. Bu biberiye bitkisinin biyolojik etikilerinin olduğunu gösteren ilk işaretti fakat son değildi.
Diğer önemli araştırma ise 1998 yılında gerçekleşti ve International Journal of Neuroscience’da yayınlandı. Bu araştırmada Miami Üniversitesi Tıp Fakültesinden birkaç araştırmacı bitkiyi insanlar üzerinde test etti.

40 yetişkin seçildi ve bir kısmına lavanta bir kısmına da biberiye koklatıldı. Ardından deneklerden, terapinin öncesinde ve sonrasında matematik problemleri çözmelerini istediler. Sonuçlar ise şaşırtıcıydı. Buna göre lavantayı koklayan katılımcıların hepsi kendilerini daha rahatlamış hissettiklerini belirtti ve deney öncesine göre soruları biraz daha kolay çözdüler. Ancak biberiye kullananlarda ise durum farklıydı. Biberiyeye maruz kalanlar kendilerini daha uyanık ve zinde hissetiler ve lavanta grubuna oranla soruları iki kat daha hızlı çözdüler.
2003 yılında ise çok daha kapsamlı bir çalışma yapıldı. 144 kişilik bir grubu üçe bölen araştırmacılar, bir gruba hiçbir şey koklatmadı, diğer gruba lavanta, diğer grup ise biberiye koklattı. Biberiye kokusuna maruz kalan grup hafıza performasında %75 oranında oldukça yüksek ve beklenmeyen bir artış yaşadı. Biberiye koklamayan grup ise testlerde hemen hemen aynı performansı sergiledi. Bu deney biberiyenin insan beyninde bilişsel yeti açısından ne kadar önemli ve etkili bir bitki olduğu ortaya çıkardı. Uzmanlar özellikle 75 yaş üstü insanların düzenli olarak saf biberiye yağını koklamalarının zihinsel sağlık açısından oldukça faydalı olacağını dile getiriyor.

kAYNAK: FİLOJİ

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Koklandığında Zekâyı Geliştiren Bitki – Bu Bitkiyi Koklamak Hafızayı %75 Oranında Güçlendiriyor

biberiye-bitkisi-filoji[1]

 

Birçok kişi zeka ve hafızanın güçlenmesinde teknolojik gelişmelerin büyük rol oynayacağını düşünüyor. Kısmen haklılarda. Fakat bunu gerçekleştirmek aslında düşündüğümüzden çok daha kolay olabilir. Bilimin de destekleyici bir tedavi yöntemi olarak kabul ettiği aromaterapi(bitki yağları ve özleriyle yapılan tedavi türü) buna en basit örneklerden biridir. Bu yöntemin işe yaramasının sebebi ise koklama sistemini yoğun bir biçimde harekete geçirmesi ve bu sistemin beyinle doğrudan bağlantılı olmasıdır. İkisi birbirine bağlı olduğu için birçok bilim insanı aroma terapiyle yakından ilgilenmiştir.

 

Koklama ve hafıza
Hafızaya bağlı algılarla, özellikle kokuyla, ilgili birçok araştırma mevcuttur. Birçok kişi istemli ya da istemsiz etrafında kokladığı şeylerle ilgili anılar oluşturmaktadır. Ancak zamanla uzmanlar, psikoloji biliminin ötesine geçerek kokuya beyinde kimyasal bir etki yaratan güçlü bir uyarıcı gözüyle bakmaya başlamışlar ve koku ve beyine etkisi üzerinde birçok araştırma yapmışlardır. İşte bu araştırmaların birçoğunda öne çıkan ve hepimizin yakından tanıdığı bir bitki var; “Biberiye.” Biberiyenin hafızayı %75 gibi bir hayli yüksek sayılabilecek bir oranda güçlendirdiği çeşitli araştırmalarla ortaya çıktı.

 

Hafızayı güçlendiren bitki: Biberiye
Yunan mitolojisi, güzellik ve aşk tanrıçası, Afrodit’i sudan biberiye ile kaplanmış bir şekilde çıktığını tasvir etmiştir. Ortaçağ’da biberiye birçok düğün ve cenaze de kullanılmıştır alkollere canlılık vermesi için katılmıştır. 14.yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’de biberiye Shakespeare’in Hamlet metnin de şaşırtıcı bir şekilde “hatırlama bitkisi” olarak anlatılmıştır.

Biberiye üzerine yapılan araştırmalar
Biyolojik açıdan işe yarayan biberiye ile birlikte kullanılabilecek iyileştirici bileşimler mevcuttur. İçinde bulunan antioksidanlar radyasyondan ve kanserojen zararlılardan bedeni korumaktadır. Aynı zaman da içinde bulunan kafeik asidin, kafur, rosmanol ve betulin asidin canlı hücrelerle etkileşime geçerek uyarıcı etki yaratmaktadır.

Ancak biberiye üzerine yapılan gerçek manada bilimsel araştırmalardan en göze çarpanlarından biri ise 1987 yılına dayanıyor. Planta Medica journal’dan dört araştırmacı, fareler üzerinde bu bitkiyi test ettiler. Sadece biberiye kokusuna maruz bırakılan farelerin kan akışında bariz bir artış gözlemlediler. Bu biberiye bitkisinin biyolojik etikilerinin olduğunu gösteren ilk işaretti fakat son değildi.

Diğer önemli araştırma ise 1998 yılında gerçekleşti ve International Journal of Neuroscience’da yayınlandı. Bu araştırmada Miami Üniversitesi Tıp Fakültesinden birkaç araştırmacı bitkiyi insanlar üzerinde test etti. 40 yetişkin seçildi ve bir kısmına lavanta bir kısmına da biberiye koklatıldı. Ardından deneklerden, terapinin öncesinde ve sonrasında matematik problemleri çözmelerini istediler. Sonuçlar ise şaşırtıcıydı. Buna göre lavantayı koklayan katılımcıların hepsi kendilerini daha rahatlamış hissettiklerini belirtti ve deney öncesine göre soruları biraz daha kolay çözdüler. Ancak biberiye kullananlarda ise durum farklıydı. Biberiyeye maruz kalanlar kendilerini daha uyanık ve zinde hissetiler ve lavanta grubuna oranla soruları iki kat daha hızlı çözdüler.

2003 yılında ise çok daha kapsamlı bir çalışma yapıldı. 144 kişilik bir grubu üçe bölen araştırmacılar, bir gruba hiçbir şey koklatmadı, diğer gruba lavanta, diğer grup ise biberiye koklattı. Biberiye kokusuna maruz kalan grup hafıza performasında %75 oranında oldukça yüksek ve beklenmeyen bir artış yaşadı. Biberiye koklamayan grup ise testlerde hemen hemen aynı performansı sergiledi. Bu deney biberiyenin insan beyninde bilişsel yeti açısından ne kadar önemli ve etkili bir bitki olduğu ortaya çıkardı. Uzmanlar özellikle 75 yaş üstü insanların düzenli olarak saf biberiye yağını koklamalarının zihinsel sağlık açısından oldukça faydalı olacağını dile getiriyor.

http://filoji.com/koklandiginda-zekayi-gelistiren-bitki-bu-bitkiyi-koklamak-hafizayi-u-oraninda-guclendiriyor/

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »