Limon Kabuklarını Çöpe Atmayın…

29572483_956156281231399_3296941959201437948_n[1]

 

 

*Dondurulmuş limon kullanın kanserli tümürler, diyabet ve fazla kilolardan kurtulun. Limonların sadece süper gıdalardan oluştuğunu söylemek biraz zayıf kaldır.
*Limonun meyve suyunun içindeki flavonoidler antioksidan içeriyor, bu nedenle limonların bu kadar çok hastalığın ve rahatsızlığın tedavisinde yararlı olduğu düşünülmektedir.
*Limon suyunuzun suyunu sıkmak size tabi ki fayda sağlar ama, onları dondurmanız maksimum fayda almamızı sağlar. Bu yazı, bu yöntemin neden sizin için o kadar önemli olduğunu anlamanıza yardımcı olacaktır.
*Limon kabukları tonlarca faydayı içerir. Limon kabuğunda bulunan bileşikler bağışıklık sistemini güçlendirebilir, kolestrol seviyelerini normalleştirebilir ve hatta kanser gelişimini önleme gücüne sahip olabilirler. İç parazitlerin ve solucanların uzaklaştırılmasında büyük önem taşır.
Sağlık yararları
Kanserden korunma
İnme riski azalır
Soğuk algınlığı mükemmel tedavisi
Bağışıklık artırmak
Astım semptomlarına karşı korunma
Tehlikeli bakterilere karşı etkili
Depresyon ve stresin önlenmesi ve tedavisi
Böbrek ve karaciğer temizliyor
Limon ve kanser
Limonlar çoğunlukla meyve suyunda konsantre olan C vitamini içeriği için kullanılırlar. Fakat son araştırma, limon kabuğunun da büyük besin maddeleri sağladığını göstermiştir.
Limon kabukları, vücuttan atılan toksik atıkları katili olarak gösterilmiş. Limonların kanser hastalarının tedavisinde sıklıkla kullanıldıklarının en büyük nedeni budur.
Limon ve kanser arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Bilim adamları, limonların anormal kanser hücrelerini yok edip edemeyeceğini merak edip test etmek için onlarca yıl harcadılar. Ve başarılı bir sonuç aldılar.
1970 yılından bu yana 20’den fazla laboratuar testinden sonra, dondurulmuş limonların kolon, göğüs, prostat, akciğer ve pankreas dahil 12 kanserdeki hücreleri yok ettiğini ortaya koydu.
Bazı araştırma çalışmaları, donmuş limonların, kemoterapiyle karşılaştırıldığında kanseri yok etmekte daha etkili olabileceğini göstermiştir.
Artı, bunlar kemoterapi ilaçlarından daha sağlıklı ve daha güvenli bir çözümdür. Bu çalışmalar ayrıca limon özütünün kanser hücrelerini yok ettiğini, sağlıklı hücreleri bozulmadan bıraktığını kanıtladı.
Limondan daha fazla nasıl fayda sağlarız?
Limon kabuklarını, suyundan 5-10 daha fazla vitamin vardır.
Dr. Marilyn Glenville, beslenme uzmanı ve kadın sağlığı uzmanı, limon kabuklarının kombinasyonunun genel sağlığa iyi geldiğini açıkladı. Dünyaca ünlü internet sitesi BBC’nin yemekleri için söylediği şu:
“Meyve içerisindeki antioksidanlarıni kabuklarında bulunduğunu söylüyor.”
Glenville ayrıca şunları önerdi:
“Smoothie(meyvenin tamamı kullanılarak yapılan sağlıklı içeceklere smoothie denir), bir meyve suyundan çok daha iyi, çünkü kabuğunu da tüketiyorsunuz”
Ancak, size acı lezzet olmadan limondan maksimum fayda sağlayacak bir tarifi veriyoruz.
Limonlarınızı dondurun
Limonlarınızı organik elma sirkesi ya da karbonat ile yıkayıp dezenfekte edin.
Onları suyla iyice durulayın ve bir havlu kullanarak kurutun.
Limonlarınızı bir gecede dondurun.
Tamamen donduklarını fark ettikten sonra bütün limonu rendeleyin.
Soruları duyar gibiyiz. Limonun tamamını Evet, kabuk, tohum ve hepsini rendeleyeceksiniz.
Bir gece dondurduğunuz limonları rendeleyin. Küçük kaplara, buz kaplarına veya istediğiniz bir kaba koyup tekrar dondurucuya atın. İhtiyacınız kadar alıp kullanın.
Daha sonra, ne yiyorsanız yediğinizde kullanın. Limon kabukları yemeklerinize daha güçlü bir tat verecektir. Salatalarınıza, çorbalarınıza, yoğurtlarınıza, makarna soslarına veya ev yapımı dondurmalara rendelenmiş limon kabukları ekleyin.
Rendelenmiş limonlarınızı ,meyve suyu veya çaya ekleyin. Pişmiş yemeklere de iyi gidiyorlar. Hayal gücünüze güvenin, rendelenmiş limonları kullanmanın milyonlarca yolu vardır.
Sağlıklı mutlu günler dileriz.
Lütfen paylaşalım dostlar.

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Vücudunuz D Vitamini Eksikliğiniz Olduğunu Bu 13 İşaretle Gösteriyor

 

fifa88[1]

 

Gün geçtikçe D vitamini eksikliğinin sağlığınızı ne kadar olumsuz etkilediği ortaya çıkıyor.
Kalsiyum emilimini hızlandıran ve kemiklerinizin gelişmesini sağlayan D vitamini, özellikle dişleriniz ve iskeletiniz için çok önemli. Çoğu kişinin yeterince alamadığı vitaminlerden en önde geleni.
D vitamini eksikliğinin tespiti dikkat isteyen bir iş. Eksikliği birçok hastalığa kapı açıyor.
Bu nedenle belirtilerinden haberdar olmak çok önemli.
İşte D vitamini eksikliğinde vücudunuzun size verdiği 13 işaret.

D vitamini eksikliği nedir?
D vitamini eksikliği, neredeyse dünyanın her ülkesindeki insanları etkiliyor.
Eğer fazla dışarıya çıkmıyorsanız ve güneş ışığı almıyorsanız D vitamini eksikliği çekmeniz işten bile değil. Vücut bu vitamini kendiliğinden üretemiyor. Güneş ışığı almanız gerekiyor.
D vitamini yağ hücrelerinde aylarca depo edilebiliyor. Ancak soğuk bölgelerde yaşıyorsanız, D vitaminleri vücut tarafından hızlıca kullanılıyor. Bazı kaynaklardan aktarılanlara göre, D vitamini vücutta ortalama üç ay boyunca saklanıyormuş ancak bu kişiden kişiye değişiyormuş.D vitamine ihtiyacınız olduğunun 13 işareti:

1- Kas zayıflığı/yorgunluğu
D vitamini güçlü bir sinir sisteminin olmazsa olmazıdır. D vitamini eksikliği ağrıya, kas zayıflığına ve hatta kofnitif yetersizliğe neden oluyor.
Newcastle Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, yeterince D vitamini alıyorsanız spor yaptıktan sonra daha az yorgun hissediyormuşsunuz.
2- Kemik ağrısı
Kemik ağrısı çeken 150 kişiye yapılan testlerde, %93’ünün D vitamini seviyesinin çok düşük olduğu görüldü.
D vitamini eksikliğinde kas lifleri tam olarak çalışmadığından kalça ve leğen kemiği çevresinde ağrılar meydana gelir.
3- Solunum problemleri
D vitamini solunum yollarınızın düzgün bir şekilde çalışmasını sağlayıp sizi hastalıklardan ve enfeksiyonlardan korur. Özellikle de çocuk için çok önemlidir.
Çocuğunuzda astım varsa, daha fazla D vitamini almasını sağlamalısınız. Yapılan yeni bir araştırmada, D vitamini takviyesi alan çocukların astım krizi geçirme riskinin %50 daha düşük olduğu görüldü.
4- Sıcak basması
Alnınız durup dururken terliyor mu? Oda sıcaklığı normal olmasına rağmen anormal bir şekilde terliyor musunuz? Boston University Medical Center’da çalışan Michael Holick’e göre bunların hepsi D vitamini eksikliğinin belirtisiymiş.
Yine eskiden doktorlar, yeni bebeği olan annelere alınlarını kontrol etmelerini söylerlermiş.
5- Depresyon
Yapılan birçok araştırmada D vitamini eksikliğinin depresyona neden olduğu kanıtlandı. D vitamini eksikliği çeken kadınların depresyona girme riski erkeklerin iki katı oranındaymış.
Finlandiya’da yapılan bir araştırmada D vitamini seviyesi yüksek olanların depresyona girme riski %35 daha azmış.
Yine de depresyon ve D vitamini arasındaki bağa dair tartışmalar yok değil.
6- Doğurganlık
Avustralya’da 2008’de yapılan bir araştırmada D vitamininin doğurganlıkta hayati önemi olduğu görüldü.
Ek olarak yapay döllenme yoluyla gebe kalmak isteyen anne adaylarından, D vitamini seviyesi yüksek olanlar tedaviye daha iyi yanıt veriyormuş.

Ek olarak yapay döllenme yoluyla gebe kalmak isteyen anne adaylarından, D vitamini seviyesi yüksek olanlar tedaviye daha iyi yanıt veriyormuş.
7- Kronik baş ağrısı
Sık sık başınız mı ağrıyor? D vitamini eksikliği kronik baş ağrılarına neden oluyor.
Finlandiya’da 1984 ile 1989 yılları arasında 42 ile 60 yaşları arasında 2.600 erkeğin katıldığı bir araştırma yapıldı. Erkeklerden %68’inde D vitamini eksikliği ve beraberinde kronik baş ağrısı olduğu tespit edildi.
8- Cilt problemleri
Yapılan birçok araştırmada D vitamininin vitiligo ve sedef hastalığıyla savaştığı görüldü.
Greenmedinfo’dan aktarılanlara göre 2013 yılında 16 vitiligo ve 9 sedef hastasına D vitamini takviyesi verilmiş. Takviyenin ardından hastalıklarının ve belirtilerinin hafiflediği görülmüş.
9- Saç dökülmesi
Saçlarınız mı dökülüyor? D vitamini eksikliğiniz olabilir.
18 ile 45 yaşları arasında saçların dökülmesinden şikayetçi olan 80 kadının katıldığı bir çalışmada hepsinde D vitamini eksikliği tespit edildi.
10- Yorgunluk
Sık sık yoruluyor musunuz? Böyle hisseden birçok insan D vitamini eksiklikleri olduğunu bilmiyorlar.
Vücudunuz enerji üretebilmek için D vitaminine ihtiyaç duyar. D vitamini eksikliğinde günün büyük bir bölümünde yorgun hissedersiniz.
11- Yüksek tansiyon
D vitamini eksikliği direk olarak yüksek tansiyona neden oluyor. Güney Avustralya Üniversitesi araştırmacılarının yaptığı bir araştırmada kendilerini sürekli yorgun hisseden kişiler incelendi ve hepsinde de D vitamini eksikliği olduğu görüldü.
12- Kemiklerde zayıflık
30’lu yaşlara yaklaştığınızda vücudunuz kemik gelişimini durduruyor. D vitamini eksikliği bunun daha erken yaşlarda görülmesine neden oluyor.
Kemik erimesi ve D vitamini eksikliği arasındaki ilişki üzerine de yıllardır araştırmalar yapılıyor. Kalsiyum ve D vitamini takviyeleri alarak kemiklerinizin düzgün bir şekilde gelişmesini sağlayabilir ve kemik erimesinin önüne geçebilirsiniz.
13- Ruh hali değişikliği
D vitamini, mutluluk hormonu olarak da bilinen serotonin salınımında direk olarak etkilidir.
Sık sık kızgın hissediyor musunuz? Küçük şeyler sizi hemen rahatsız mı ediyor? D vitamini eksikliğiniz olabilir. Sheffield Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada D vitamininin anksiyete, uykusuzluk ve depresyona iyi geldiği görüldü.
D vitamini açısından zengin yiyecekler
Vücudunuzdaki D vitamini oranını arttırmak mı istiyorsunuz? İşte D vitamini açısından zengin olan yiyecekler:
Süt
Peynir
Yumurta sarısı
Karaciğer
Balık (Somon, levrek, turna, sardalya)
Mantar

D vitamini takviyeleri
Aşağıdaki yaş grubundakiler için D vitamini takviyeleri özellikle önerilir:
İki yaşının altındaki çocuklar
İki yaşının üstündeki koyu renk saçlara sahip çocuklar
Dışarıya fazla çıkmayan çocuklar
Balık yemeyen çocuklar
D vitamini açısından zengin yiyecekleri tüketmeyen hamile kadınlar
Dışarıda fazla vakit geçirmeyen yaşlılar
Verdiğimiz bilgiler size de yardımcı oldu mu? Öyleyse Facebook’ta paylaşarak D vitamini eksikliğinin nelere mal olduğunu arkadaşlarınıza gösterin.

Kaynak: newslwtter

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bu kadar başarılı ve anında etki eden bir maskeyi parayla satın alabileceğinizi sanmıyorum.

cilt-bakimi[1]

 

Yıllardır sofralarımızın baş köşesinde yer alan ve binbir derde deva olan yoğurt, cilt sağlığında da oldukça önemli bir role sahiptir.
★ Yoğurt içerisinde çok sayıda çinko minerali bulunur. Çinko minerali ise sivilcelerin temel sebebi olan sebum salgısını azaltır ve ciltteki kızarıklıkları yok eder.
★ Yoğurt antibakteriyel bir maddedir. Bu yüzden de sivilcelerdeki iltihapları yok eder ve sivilcelerdeki bakterilerin yok olmasını sağlar.
★ Cillteki kırışıklıkları düzgün hale gelmesini sağlar ve cildin yenileyerek parlamasını sağlar.
★ Siyah lekelere, kızarıklıklara ve yanıklara uygulanabilir. Hızlı çözüm sağlar ve cilt sorunlarını söküp atar.
Yoğurt Maskesi için Gerekli Malzemeler:
2 yemek kaşığı kadar organik süzme yoğurt
1 yemek kaşığı kadar organik bal
1 yemek kaşığı kadar doğal limon suyu

 

Yoğurt Maskesinin Hazırlanışı: İlk olarak temiz bir kavanoz veya kase tezgaha konulmalıdır. Daha sonra süzme yoğurda bal eklenmelidir. 45 saniye kadar iki karışım iyice karıştırılmalı ve ardından limon suyu bu karışıma eklenmelidir. Yaklaşık 2 dakika kadar daha karıştırılmalı ve karışımın iyice oturduğu gözlemlenirse uygulama kısmına geçilmelidir.
UYGULANIŞI:
Hazırlanan maske istenilen sorunlu bölgeye sürülür. Daha sonra sürülen bölgeye yavaşça yedirmelisiniz.
30 Dakika beklemeli ve ardından temiz su iyice yıkamalısınız.

Kaynak: bitkilog

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Geceleri Yatağının Altına Soğan Koyuyordu – Nedenini Öğrenenler Çok Şaşırdı

loken[1]

Meyve ve sebze tüketmenin sağlığımıza ne kadar yararlı olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak bilmedikleriniz de var.
Meyve ve sebzeler, dünyanın farklı yerlerinde alternatif tıpta kullanılıyorlar. Bazılarının tadı güzel olmasa da önemli olan sağlıklı olmaları.
Onlardan biri de soğan.
Elbette dünyanın her yerinde, her mutfağında soğan kullanılıyor. Ancak kullanış şekli farklı.

İlaç gibi sebze

Yapılan birçok araştırmada soğanın kalbe iyi geldiği kanıtlandı. Soğanın kokusunda bulunan hidrojen sülfitin damarlara iyi geldiğin biliniyor.
Ek olarak soğan antioksidan kaynağıdır. Zinde olmak ve sinir sisteminizi güçlendirmek için antioksidanlar şarttır.
Öksürüğe karşı soğan
Gün geçtikçe soğuk algınlığına daha çabuk yakalanır hale geldik. Öksürük de soğuk algınlığının olmazsa olmazı.
Soğan, öksürüğe iyi geliyor.
Yapmanız gereken:
1- Yarım soğanı kâsenin içine koyun.
2- Üstüne kaynar su dökün. Ardından kâseyi yemek masasının üstüne veya yatağınızın altına koyun.
3- Uyuyun. Ertesi gün odanız soğan kokabilir ancak değiyor. Uyandığınızda öksürüğünüzden eser kalmadığını göreceksiniz.

Ucuz, zararsız ve doğal

Yukarıdaki yöntemi deneyenler işe yaradığını söylüyorlar. Uyandıktan sonra solunum yollarının açıldığını farketmişler.

Kaynak: newsner

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Cevizin İçinden Çıkan Kabukların İnanılmaz Faydaları…

29314749_2138600682827598_3344977889413038080_n[1]

 

Cevizin içinden çıkan kabukların faydası nedir : Bir çoğumuz cevizi kabuklu alıp tüketiyoruz . Bilmeyenler için bir bilgi paylaşmak istiyoruz : Cevizi kırdığımızda 2 ceviz parçasının arasında bulunan ağaç yaprağı gibi olan resimde gördüğünüz parçaları lütfen atmayınız !!!
Yıllar önce çok değerli bir büyüğüm tavsiye etmişti bu yapraklar, görünüm itibariyle de sanki akciğerlerimize benzemektedir ve bir tutamı bir fincan ile sadece 2-3 dk kaynatılarak içildiğinde özellikle öksürüğe ve balgam problemine çok iyi gelmektedir.
Ayrıca içinde bulunan omega ile yağ yakımı aktif hale geliyor ve faydalı kollestrol ile damar sağlığını koruyor…
Kötü kollestrolü olanlar ceviz içi ile birlikte mutlaka Cevizin içinden çıkan kabukları çay ile beraber tüketmelidir.
Bölgesel yağlanması olanlar, diyet yaptığı halde göbek ve basenlerinde fazlalık olanlar için ideal bir yağ eritme ve kilo verme kürürür.
Mutlaka deneyin arkadaşlar, özellikle de ilaç almasını istemediğimiz çocuklarımız için mükemmel bir şifa kaynağı. ..
Demlendiğinde rengi tıpkı normal çay gibi olan ve içimi de gayet güzel olan bu bitki çayını yaş sınırı olmadan çocuklarınıza içirirken az miktar bal ile tatlandırabilirsiniz.
Sizlerde özellikle soğuk havalarda bu çaydan faydalanabilirsiniz.

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Gelmiş Geçmiş En Güçlü Karışımlardan Biri…

pancar-havuc-suyu-organik[1]

Bay Seto akciğer kanseri idi… Çin’de ünlü bir Herbalistin tavsiyesi üzerine bu içeceği içmeye başladı. 3 ay boyunca düzenli bir şekilde bu içeceği kullandı ve şimdi sağlığına kavuşmuş durumda.
Bu içeceği hazırlamak için ihtiyacınız olan şeyler:

1 adet pancar kökü
1 havuç

1 elma
Hepsini Blendırda karıştırın. Veya suyunu sıkın. Bu meyve suyundan vücudun ihtiyacı kadar için. Fazla abartmayın.
Kırmızı Pancar Lösemi ve diğer kanser türlerinde etkilidir.
Kırmızı Pancar vücüttaki ve kandaki toksinleri temizler.
İLTİHABI ÖNLEMEYE YARDIMCI/ Birçok besinde bulunmayan, hücreleri, enzim ve proteinleri koruyan betalain grubu bir madde içerir.

DETOKS ETKİSİ Kanın temizlenmesi ve karaciğerin zehirlerden arınmasına yardımcı olduğu bilinmektedir.
Bu mucize içeceğin etkili olduğu diğer rahatsızlıklar:

1) Gelişmekte olan kanser hücrelerini önlemekte.
2) Karaciğer, böbrek, pankreas hastalıklarını önlemekte ve ülser tedavisinde de kullanılabilmekte.
3) Akciğeri güçlendirir, kalp krizi ve yüksek tansiyonu önler.
4) Bağışıklık sistemini güçlendirir.
5) Kızarmış, yorgun veya kuru gözlere iyi gelir.
6) Kas ağrısını ortadan kaldırmaya yardımcı olur.
7) Bağırsak hareketlenmesine yardımcı olarak kabızı ortadan kaldırır.

Detoks olarak da kullanılabildiğinden cildiniz daha sağlıklı ve parlak bir görünüme sahip olacaktır.
8) Boğaz enfeksiyonuna iyi gelir.
9) Regl ağrısını azaltmaya yardımcı olur.
10) Saman nezlesine iyi gelir.

Kaynak: bitkilog

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 2 Comments »

Ölümsüzlük meyvesi hünnap

olumsuzluk-meyvesi-hunnap-b[1]

Hünnap meyvesinin faydaları nelerdir?

Minicik cüssesiyle şifa dağıtan mucize meyve hünnap pek çoklarına tanıdık gelmeyebilir. Eylül ve Ekim aylarında taze olarak bulunabilen, yılın geri kalanında ise kuru olarak tüketilen hünnabın faydaları saymakla bitmiyor.

Ölümsüzlük meyvesi hünnap
İçindeki vitaminler ve antioksidan özelliğiyle pek çok hastalığın iyileştirilmesini destekliyor, vücuda enerji veriyor, kilo vermeye yardımcı oluyor, cilt sağlığına ve kas gelişimine katkıları bulunuyor. Ayrıca antioksidan özelliği ile meme kanseri başta olmak üzere çeşitli kanser türlerine karşı vücudu koruyor.

Marmara Bölgesi, Batı ve Güney Anadolu’da bolca bulunan bu minik lezzet küpü öyle faydalı ki, Çin’de “ölümsüzlük meyvesi” ya da “Tanrı’nın bir hediyesi” gibi sıfatlarla anılıyor.

İlkbaharda sapsarı çiçekler açıp etrafa misler gibi kokular saçan hünnap ağacının meyveleri sonbahara doğru olgunlaşıyor. Eylül başından Ekim sonuna kadar tezgahlarda ve marketlerde bolca bulunuyor. Zeytin büyüklüğünde olan hünnap meyvesi, dış görünüşü itibariyle iğde meyvesiyle karıştırılabiliyor. Üzerinde kahverengi tonlarında incecik bir kabuğu bulunan meyve, Türkiye’de halk arasında “innabi”, “ünnap” ya da “çiğde” isimlerini de alıyor. Çiğ, reçel olarak ya da tatlı ile yenebiliyor.

 

Faydaları say say bitmiyor

Düşük kalorili oluşu ve enerji vermesi nedeniyle, kilo verme konusunda yardımcı oluyor, özellikle spor yapanlara önemli bir destek veriyor.
İçindeki A ve bolca C vitamini sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiriyor, vücudu hastalıklara karşı koruyor.
Niyasin olarak da bilinen B3 vitamini sayesinde kan dolaşımının düzenli bir şekilde devam etmesini sağlıyor.
Yine B3 vitamininin etkisiyle, sinir sistemi fonksiyonlarının da sağlıklı bir şekilde sürdürülmesine katkıda bulunuyor.
Güçlü antioksidan özelliği nedeniyle bu minicik meyve, karaciğer rahatsızlıklarının iyileşme sürecine olumlu etkilerde bulunuyor.
Antioksidan özelliği, cilt sağlığını koruma ve cildi güzelleştirme konusunda da önemli katkılar sağlıyor.
Kabızlık gibi durumlardan kolayca kurtulmayı sağlıyor, sindirim ve boşaltım sisteminin düzenli çalışmasına destek oluyor. Tabii çok tüketmemek kaydıyla…
İçindeki kalsiyum ve magnezyum sayesinde kemik ve kas gelişiminde önemli bir rol üstleniyor.
Hünnabın içinde potasyum da bol miktarda bulunduğundan kalp ve damar sağlığını destekleyici etkiler gösteriyor.
Hünnap kanser türlerine karşı etkili
Yapılan araştırmalara göre hünnap antioksidan etkisi sayesinde, meme kanseri başta olmak üzere çeşitli kanser türlerine karşı vücudu koruyor ve kanserli hücrelerin büyüyüp yayılmasına engel oluyor. Antioksidanlar, vücuda giren serbest radikallerle reaksiyona girip vücuda zarar vermelerini önlüyor.
Hamilelik veya emzirme dönemlerindeki kadınların ve ağır hastalıklarla mücadele edenlerin, hünnap ya da günlük rutinleri dışındaki farklı bir yiyeceği tüketmeden önce doktorlarına danışması öneriliyor.

Hünnap meyvesinin faydaları nelerdir?

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Günlük sakızı (Buhur)’un mucizevi faydaları?

28871829_228817047688425_8070687309890821110_n[1]

 

Dr.Aidin hanımın tavsiyesi Günlük sakızı!
Günlük sakızı (Buhur)’un faydalarını duymuş muydunuz?
Akgünlük ağacının reçinesinden elde edilen bir sakız günlük sakızı. Kadim geleneklerde de, kadim tıpta da önemi çok büyük. Koruyucu hekimlikte de çok kullanılmış, hastalıkların direkt tedavisinde de. Faydaları da saymakla bitmez denecek cinsten. Gün içerisinde günlük sakızı çiğnemeyi adet edinmek, pek çok hastalığı önlemeye ve tedavi etmeye yardımcı olabilir. Dr. Aidin Salih, günlük sakızı hakkında şunları söylüyor:
Günlük sakızı fizyolojik açıdan çok etkilidir. En çok akciğer, beyin ve karaciğer hastalıklarında kullanılır. Akciğerde, beyinde oluşan tümör veya kanserlerde günlük sakızını mutlaka öneriyoruz.
Günlük sakızı çiğnenerek, toz halinde yutularak veya yağı ile masaj uygulanarak kullanılır. Çocuklar günlük sakızını bal ile çiğneyebilirler. Günlük sakızı acı bir drog olmasına rağmen emziren annelerin de kullanabileceği bir drogtur.”

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Magnezyum Eksikliğine Bağlı Oluşan 56 Sağlık Problemi

magnezyum-eksikligi-belirtileri-2017104172437[1]

 

“Basit” [fakat en az 300 farklı biyolojik işlemden sorumlu] bir magnezyum eksikliği yüzünden ortaya çıkmış 56 farklı hastalık tablosu ve bu basit gerçeğin farkında olunmadığı için tedavi amaçlı kullanılan farmasötik ilaçlar ve bunların “yan” etkileri…
Gelin birlikte bakalım, magnezyum eksikliğine bağlı oluşan ve mineral takviyesine yanıt veren bu sorunlar neler:
1. Adrenal Yetmezlik — Bir süre devam eden kronik stres, aksiyete ve panik atakları takiben adrenal yetmezlik başgösterir ki günümüzde salgın boyutuna ulaştığı görülüyor. Adrenalin, noradrenalin ve (kronik stres durumunda yükselen) kortizol, bu üçü magnezyum tüketiyor. Stres yüzünden bir yandan idrardan magnezyum atımı da artınca eksiklik daha da vahim hale geliyor. Günümüzde ağızlardan düşmeyen ve bu yüzden anlamını yitirmiş gibi gözüken “stres” kelimesini yabana atmayalım; hepimiz hergün fiziksel, zihinsel ve duygusal stres altındayız ve bunun her bir gıdımı magnezyum çalmakla meşgul bizden.
2. Alzheimer Hastalığı — Magnezyum beyin hücrelerinde birikme yapan uygunsuz kalsiyum ve ağır metaller yüzünden oluşan sinir sistemi iltihabı (nöroinflamasyon)’u bloke eder. Magnezyum daha iltihap belirmeden görev başındadır zaten; hücre iyon kanallarını bekler, ağır metallerin girişini engeller.
3. Anjin — Anjin ağrısı kalp kaslarındaki şiddetli spazmdan kaynaklanır ki bu da aslında magnezyum eksikliğinden kaynaklı bir durumdur. Kalp karıncıkları vücudumuzda en yüksek magnezyum miktarına sahip yerimiz, ki bu da magnezyumun kalbin pompalama fonksiyonu için neden bu denli önemli olduğunu açıklıyor.
4. Anksiyete ve Panik Ataklar – Normal koşullarda adrenal stres hormonlarını kontrol altında tutuyor magnezyum (Mg). Adrenaller gereğinden az magnezyum yüzünden korumasız kaldığında, vücudun “vur ya da kaç” yanıtı vermesini sağlayan hormonlar olan adrenalin ve noradrenalin çok daha kolay tetiklenir oluyor ve gerçekleşen düzensiz ve ani yükselişler yüzünden de nabzımız yükseliyor, tansiyon çıkıyor ve kalp çarpıntıları oluşuyor. Hatta, magnezyumdan ne kadar eksiksek adrenalin salgısı da o denli abartılı oluyor. Adrenalin deyince, vücutta bir düzinenin üstünde ana metabolik işlemde doğrudan payı var bu hormonun ki bunlardan bazıları kalbin atım hızı, tansiyon, damar büzülmesi ve kas kasılması örneğin. Bunların herbirinin işlevi için magnezyum gerekiyor. Strese bağlı olarak bu belirtiler devam ettikçe vücut magnezyum depolarını boşaltıyor. Magnezyum sinir sistemini yatıştırıyor, kasları gevşeterek gerginliği alıyor, anksiyete/kaygı ve panik atakların azalmasına yardımcı oluyor.
5. Artrit — Ağrı ve enflamasyon (iltihap), artritin magnezyuma yanıt veren iki ana belirtisi.
6. Astım – Mg eksikliği durumunda hem histamin üretimi hem de bronşiyal spazmlar artıyor.
7. Ateroskleroz – Kalsiyum birikintisiyle oluşan damar sertliği — Kalsiyumun çözülmesini sağlamak ve kanda çözülebilir halde tutmak için magnezyum gerekli. Birlikte çalışıp kalsiyumu ait olduğu yere, yani kemiklere yönlendirernler Magnezyum ve K2 vitamini.
8. Bağırsak Hastalıkları – Mg eksikliği durumunda bağırsak hareketleri de yavaşlayarak kabızlığa götürebiliyor, ki bu da toksisite, besleyici ögelerin emiliminin yapılamaması gibi sorunların yanısıra kalınbağırsakta kolit, divertikül iltihabı ve Crohn hastalığı belirtilerinin oluşumunu tetikleyebiliyor.
9. Başağrıları — Boyun ve baştaki kaslarda oluşan gerginlik ve spazm gerek lokal uygulama gerekse ağızdan alma yoluyla magnezyum terapisiyle ortadan kaldırılabilir.
10.. Beyinde İşlev Bozukluğu — Magnezyumun beyne faydalı etkilerinin geniş özeti için Magnesium in the Central Nervous System kitabında sayfa xxxii’ye bakınız.
11. Böbrek Hastalığı – Mg eksikliğinin aterosklerotik böbrek yetmezliği oluşumunda payı var. Mg eksikliği lipid (yağ) seviyelerinde anomaliye ve böbrek nakli yapılmış hastalarda kan şekeri kontrolünün bozulmasına sebep oluyor. Böbrek hastalarının doğrudan hücrelere geçecek şekilde pikometrik birim ölçüsüyle magnezyum almaları son derece önemli.
12. Böbrek Taşları — Özellikle de ortağı B6 vitaminiyle beraber alındığında magnezyumun böbrek taşı oluşumunu önleyici ve tedavi edici etkisine kitabının 11. bölümünde geniş yer veriyor Dr. Dean.
13. Depresyon – Ruh halimizin iyileşmesine, kendimizi iyi hissetmemize yarayan serotoninin oluşumu magnezyuma bağlı. Magnezyum açlığı çeken bir beyin alerjenlere, akıl hastalığına benzer belirtilere yol açabilecek yabancı maddelere de açık hale geliyor.
14. Detoksifikasyon – Magnezyum; cıva, alüminyum ve kurşun gibi ağır metal ve toksik maddelerin vücuttan atılımı için elzem. Kendisi glutatyon üretimi ve karaciğerdeki P450 detoksifikasyon sistemlerinin çalışmasında rol alan bir eşfaktör. MgATP, önemli GSH ve tiyol detoks yollarına enerji sağlıyor.
15. Diyabet – Magnezyum, insülin sekresyonunu destekliyor, karbonhidrat metabolizmasını sağlıyor ve insülinin glükozu hücre içine taşımasına olanak sağlıyor. Bu olmadığı takdirde glükoz ve insülin kanda birikme yaparak çeşitli şekillerde doku hasarı oluşturuyor. Tirozin kinaz, insülinin hücreye girişi için gerekli bu enzim magnezyuma bağımlı çalışıyor. Glükoz metabolizması için gerekli on enzimin yedisi yine magnezyuma bağımlı çalışıyor. Magnezyum olmadan ne insülin yapmak ne de sekresyonunu sağlamak mümkün.
16. Diş çürüğü – Mg eksikliği tükrükte sağlıksız bir fosfor-kalsiyum dengesi yaratır ki bu da dişlere zarar verir.
17. Enflamasyon (Yangı, İltihap) — Time dergisinin meşhur 2004 sayısı halkı şöyle uyarıyordu: “Gizli Katil: Enflamasyon ve Kalp Krizi, Kanser, Alzheimer’s ve Diğer Hastalıklar Arasındaki Şaşırtıcı İlişki”. Çoğu ilaç firması artık kolesterol yerine kalp hastalığına yol açan faktör olarak enflamasyonu benimsemiş durumda. Enflamasyona gerçekte neyin yol açtığını bilmedikleri iddiasındalar, ancak tabii bu onları yine de enflamasyonu baskılayıcı ilaçlar üretmekten alıkoymuyor. Açıkça kabul etmeye yanaşmadıkları şey ise şu: Kalsiyum felaket derecede enflamasyon yapıcı, magnezyum ise tam tersi, son derece anti-enflamatuvar, yangı alıcı, iltihap önleyici mineraller.
Dr. Dean’in derin endişesi ise araştırmacıların enflamasyon reseptörlerini bloke etmeye çalışırken bizzat kendileri enflamasyona yol açan ilaçlar kullanıyor olmaları. Yapmaları gereken William Weglicki ve Terry Phillips’in, enflamasyon silsilesinin birbirini takip eden bütün aşamalarının (P maddesi, interlökinler, tümör nekroz faktörü, kemokinler ve sitokinler) magnezyum eksikliği durumunda ağırlaştığını kanıtladıkları araştırmaları dikkate almak.
Bilinmesi gereken nokta şu: Enflamasyonu tetikleyen magnezyum eksiliği ve rölatif kalsiyum fazlalığıdır.
18. Halsizlik – Mg eksikliği olan hastalarda sıklıkla karşılaşılan bir şikayet halsizlik, çünkü vücutlarındaki düzinelerce enzim sistemi bu eksiklik yüzünden randımanlı çalışamıyor. Vücutta enerji üretimi için en önemli faktör ATP ve bir magnezyum iyonuna bağlı olmadığı takdirde ATP biyoloijk olarak aktif hale geçemiyor.
19. Hazımsızlık — Mideye girenleri asidifiye eden gastrik proton pompası magnezyumsuz çalışamıyor.
20. Hipertansiyon – Vücutta magnezyum eksik kalsiyum da gereğinden fazlaysa, kan damarlarımızdaki kaslar spazm geliştirip kan basıncının artmasına neden olabilir. Bu arada kolesterol de yükselirse, magnezyum yetmezliğine bağlı olarak gidip kan damarlarındaki kalsiyuma bağlanabilir ki bu da tansiyonun daha da yükselmesini sağlar.
21. Hipoglisemi — Magnezyumun dengeleyici etkisi sayesinde kana birden gereğinden fazla insülin salınması ve buna bağlı olarak kan şekeri düşüklüğü ile bağlantılı belirtilerin ortaya çıkması engellenir.
22. İnsomni – Kaslarda rahat bir uyku uyuyamızın önüne geçebilecek gerginliği alıyor magnezyum. Ayrıca, Mg düzeyi yetersizse, uyku regülasyonundan sorumlu melatoninin üretim aşamalarında aksaklıklar meydana geliyor.
23. İritabl Bağırsak Sendromu — Dr. Dean, IBS for Dummies adlı kitabında IBS’de görülen ağrı ve sancıyı almak için neden magnezyuma ihtiyaç olduğunu anlatıyor. Biraz daha laksatif formları kullanıldığı takdirde magnezyum ayrıca IBS ile ilintili kabızlığı da ortadan kaldırabiliyor.
24. Kadın Hastalıkları ve Doğum Alanındaki Problemler – Magnezyum şu sorunların önlenmesi ve tedavisinde etkilidir:
a. ‘Adet Öncesi Sendromu’
b. Dismonere (adet esnasında kasıklarda şiddetli ağrı/sancı hissedilmesi)
c. Gebelikte erken sancılanma (bu durum magnezyum eksikliğine bağlı kas spazmlarından kaynaklanıyor olabilir)
d. Kadın İnfertilitesi (fallop borusundaki spazmları ortadan kaldırmak yoluyla)
e. Preeklampsi ve eklampsi (derialtı dokularında -ödeme uzanmak üzere- su tutulmasını, yüksek tansiyon ve eklampsi nöbetini geçirir)
f. Serebral Palsi (beyin nöronlarındaki harabiyet nedeniyle ilk yaşlardaki çocuklarda görülen, her iki bacakta spastik sertlik, zaman zaman gelen konvülsiyon nöbetleri, istemli hareketlerde düzensizlik ve zeka geriliği ile belirgin konjenital defekt)
g. Ani Bebek Ölümü Sendromu
h. Erkek İnfertilitesi (sağlıklı meni önemli miktarda magnezyum ve çinko ihtiva eder)
25. Kalp hastalığı – Kalp, özellikle de sol karıncık vücutta magnezyumun en yüksek oranda bulunduğu yer. Kalp hastası olanlarda magnezyum eksikliği sık rastlanılan bir durum ve magnezyum desteği alındığı takdirde kalp hastalığı riski azaltılabiliyor. IV magnezyum, yani damardan magnezyum kalp krizinin başında verildiği takdirde miyokart enfarktüsü hasarını ve kardiyak aritmiyi önlenebiliyor.
Dr. Dean, başından beri sorun magnezyum eksikliği iken çok sayıda insana kalp hastalığı teşhisi konarak çoğu kez en aşağı altı farklı ilaç tedavisine başlatılmadığını ve elbette çok geçmeden bu hastaların kalp yetmezliğine gittiğini, bunun da kendisini son derece endişelendirdiğini söylüyor. Üstelik, kalp hastalarına önerilen ilaçların çoğu da vücuttan magnezyum çalan ilaçlar. Statinler bilhassa hasar oluşturan ilaçlar, zira bunlar çokça magnezyuma bağlanıp vücutça kullanımını engelleyen flor bileşikleri.
26. Kan pıhtıları – Magnezyum kanda pıhtılaşmayı kan inceltici ilaçlardan farklı bir mekanizmayla, kalsiyum fazlasının pıhtı oluşumunu tetiklemesini engellemek suretiyle önlüyor ve gerek olduğunda kandaki pıhtılaştırıcı faktörlerin doğal yoldan dengelenmesini sağlıyor.
27. Kas-iskelet sistemi sorunları – Yetersiz magnezyum diğer yandan kalsiyumda rölatif fazlalıkla birleştiğinde vücudun herhangi bir kasında uzun süreli kasılmaya yol açacaktır. Aşağıda verilen kas-iskelet sistemi sorunlarının hepsi magnezyum terapisine yanıt vermektedir:
a. Kas krampları
b. Fibrozit (bağ dokusunun iltihabı)
c. Fibromiyalji (inatçı adale ağrıları, yorgunluk ve vücutta bazı hassas ağrılı noktalarla karakterize bir hastalık)
d. Gastroentestenal spazmlar, safrakesesi spazmları — bunlar cerrahi müdahale gerektirebilecek durumlardır
e. Ruhsal gerilime bağlı olarak saçlı deri, boyun ve yüz kaslarındaki devamlı kasılma veya gerilme sonucu gelişen baş ağrıları.
f. Kas spazmları, vücudun herhangi bir kasında oluşabilecek çekilmeler.
g. Kronik boyun ve sırt/bel ağrısı.
28. Kolesterol Yükselmesi — Dr. Dean 1970’lerin ortalarında tıp eğitimi alırken normal kolesterol seviyelerinin 245 mg/dL civarında olduğunu söylüyor. Kitabının ilk baskılarında (ilki 2003’te çıkıyor) normal seviye 180-220 mg/dL olarak geçiyor. Şimdi ise tıp kurumları kolesterolün 200 mg/dL’in (5.2 mmol/L) altında olması gerektiğini söylüyor.
Yeterli miktarda kolesterol varken HMG-CoA redüktazının (herhangi bir kimyasal maddenin indirgenmesini kolaylaştıncı enzimin) aktivitesini yavaşlatmaktan sorumlu mineral Magnezyum. Statin ilaçlarının bir yandan magnezyum eksikliği oluştururken diğer yandan hedefe alıp ortadan kaldırmaya çalıştığı enzim de bu.
29. Migren — Serotonin dengesi Mg’ye bağlı. Serotonin eksikliği migren ağrıları ve depresyona yol açabiliyor. Migreni oluşturanın beynin incecik kılcal damarlarını tıkayan kan pıhtıcıkları olduğu söylenir. Magnezyum, kalsiyumun kanı gereğinden fazla pıhtılaştırmasına engel olur. Damardan ve ağızdan alındığı takdirde magnezyum migreni önleyebilir ve geçirebilir.
30. Osteroporoz – İster D vitamini ile birlikte ister D vitaminsiz alınmış olsun, yüksek doz kalsiyum takviyesi yanında dengeleyici miktarda magnezyum alınmadığı takdirde kemik kaybına giden bir dizi biyolojik olay başlatır.
31. Parkinson Hastalığı — Magnezyum, beyinde kalsiyum kalıntılarının yarattığı nöroenflamasyonu (sinir sistemi iltihabını) bloke eder.
32. Raynaud Sendromu – Mg el parmaklarında ağrı ve uyuşmaya yol açan spastik kan damarlarının gevşemesine yardımcı olur.
33. Reflü — Yemek borusunun mideye giriş yerindeki kapakçıkta oluşacak spazm reflüye neden olabilir. Magnezyum yemek borusu spazmlarını ortadan kaldırır.
34. Sinir Sistemi Problemleri — Magnezyum yetersiz, kalsiyum da göreceli olarak fazla yüksekse vücudun herhangi bir yerindeki sinir hücreleri uzun süreyle aşırı uyarılacak demektir. Magnezyum vücuttaki şu sinir rahatsızlıklarını ortadan kaldırır:
a. Yanma
b. Kas güçsüzlüğü
c. Uyuşma, hissizlik
d. Paralizi ve hassasiyet
e. Karıncalanma, iğnelenme
f. Seğirme
g. Vertigo ve kafa karışıklığı, oryantasyon bozukluğu
35. Sistit — Magnezyum eksikliği varsa enfeksiyon halinde idrar kesesi spazmları oluşur. Spastik mesane sık idrar çıkma durumu oluşturabilir.
36. Spor İncinmeleri — Ağrı, enflamasyon, kas spazmı, kas gerginliği ve yırtık gibi incinmelerin tümü magnezyumla geçirebilir.
37. Spor Sonrası Toparlanma — Magnezyum laktik asit birikimini azaltarak, antrenman sonrası vücutta ağrı-sızıyı engeller.
Bu 56 sağlık sorununun magnezyum eksikliğine bağlı olarak gelişmiş olabileceğini ve takviyeyle düzelebileceğini siz veya doktorunuz fark etmediğiniz takdirde cebinizde ilaçla eve döneceksiniz demektir. Ne yazık ki birçoğu yukarıda verilen tıbbi durumlar için uygunsuz şekilde reçete edilmekte olan ağrıkesiciler, diüretikler, antibiyotikler ve kortizon salt magnezyum değil, diğer mineralleri de vücuttan çaldığından bir süre sonra belirtiler tamamen kontrolden çıkacak demektir. Bugün gelişmiş Batı toplumlarında reçeteli ilaç kullanım istatistiklerine baktığımızda bu tespitin geçerliliğini ve durumun vahametini daha iyi anlayabiliyoruz. Umuyoruz Dr. Dean’in bu müthiş çalışması sağlık sorunlarınızın asıl kaynağının ‘reçeteli ilaç eksikliğine bağlı yaşam’dan ziyade, ‘vitamin ve mineralden yoksun gıda bolluğu’ olduğu yönünde ikna edici açıklamalar sunabilmiştir sizlere.

Bu bilgiler Dr. Carolyn Dean’in 2014 basımı The Magnesium Miracle kitabından alınmıştır.
30 yılı aşkın süredir lisanslı tıp hekimi, naturapat, herbalist, akupunktur uygulayıcısı ve beslenme uzmanı olarak çalışan Dr. Dean’in magnezyum takviyesi için önerdiği ürünleri internet sitesinden görebilirsiniz.
kaynak: sağlıkla kal facebook sayfasından alınmıştır. Mutlaka sayfaya üye olmalısınız…
Fatoş Pabuccu Tuncay

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Bir limonun kabuğu, limonun içindeki sudan ”10 kat” fazla vitamin barındırır…

27972793_10215959673533242_2706567205614242959_n[1]

Dünya’da en çok israf edilen şeylerden biride suyu sıkılmış limon kabuğudur. Genelde çöpe atılır. Oysaki buzdolabında dondurup, yeri gelince yemeklerde yada içeceğinizde kullanabilirsiniz.

Bir limonun kabuğu, limonun içindeki sudan ”10” kat daha fazla vitamin barındırır..! Bu kabuk kanserli hücreleri öldürmede çok etkilidir. Ve kemoterapiden 5 kat daha güçlüdür…

Karaciğeri ve böbrekleri temizler, strese ve sinir bozukluğuna iyi gelir…

Böyle bir nimeti çöpe atarak ziyan etmeyin…

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kanseri ve astımı düzenli kullanıldığında yok ediyor…

27750912_436050133475818_7302015482209178399_n[1]

Ünlü İslam Bilgini İbn-i Sina’nın mucize tarifi… Öyle bir tarif ki, kanseri ve astımı bile düzenli kullandığınız da yok ediyor…

Kuru İncir’i yıkayıp suyunu sızdırın ve kuşbaşı doğrayıp, hakiki zeytinyağıyla bir kavanoza doldurup kapağını sıkıca kapatın.

3-5 gün kavanozu karanlık bir yerde bekletip sabah-akşam aç karnına yiyin.

Ve İbn-i Sina şöyle diyordu: ” Ben nice umutsuz vakalar gördüm Cenab-ı Hak, bu vesileyle şifa verdi…

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

AYAK ALTINIZ NEYE YARAR?

1689556_10152227202081052_738775690_n[1]

Arayıpta bulamadığınız ne çok şey gizli “ayağınızın altında!” Bu noktalara ihtiyacınız olduğu an “dokun”malısınız!

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

VİTAMİNLERİ DOĞRU KULLANMANIN FORMÜLÜ…

17499288_2256404357918309_5609881549305831940_n[1]
Vitamin kullanımı çok tartışılan konulardan bir tanesi. Ancak bilinmesi gereken çok önemli bir kural var, o da vitamin eksikliği tedavisinin mutlaka hekim kontrolünde yapılması gerektiği ve bilinçsiz vitamin tüketiminden kaçınılması gerektiğidir.
Bağışıklığın desteklenmesinde A, B, C, D ve E vitaminleriyle demir, çinko ve selenyum gibi mineraller rol oynuyor. Bu maddelerin besinlerden alınması, her zaman öncelikli tercihimiz. Ancak bunun yetersiz kaldığı durumlarda hekim kontrolünde kişiye özel destekleyici vitamin takviyeleri önerilebilir.
İşte vitaminler ve bize yararları…
A vitamini: Bu vitamini içeren gıdalarla beslenmenin, bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve kanseri önlediği bilimsel araştırmalarla desteklendi. Ispanak, kayısı, havuç, yeşil sebzeler, domates, portakal ve greyfurt A vitamini kaynakları arasında.
B12 vitamini: Sağlıklı bir sinir sistemi için B12’ye ihtiyaç var. Besinlerin vücutta emilimi, güçlü hafıza ve konsantrasyon açısından da büyük önem taşır. Eksikliği durumunda; zihinsel sorunlar ortaya çıkar, kansızlık görülür, el ve ayaklarda uyuşmalar meydana gelir. Kırmızı et, balık, süt ve süt ürünleri gibi gıdalardan alınabilir.
C vitamini: Kanserin önlenmesinden enfeksiyonlarla savaşmaya, damar pıhtılaşmasının engellenmesinden kötü kolesterolü dengelemesine kadar pek çok faydası bulunan C vitamini, stresle baş etmede de en büyük yardımcı. Eksikliğinde bağışıklık direnci azalır, diş eti kanamaları meydana gelir, yaralar güçlükle iyileşir, inme, kalp hastalıkları ve kanser ortaya çıkar.
Portakal, mandalina, greyfurt, limon, çilek, yeşil biber, taze kekik, brokoli, kivi, kavun, karnabahar, kara lahana ve ahududu, bezelye kaynakları arasında.
D vitamini: Kemik ve dişleri güçlendiren D vitamini, sindirim sistemi ve bağırsakların düzenli çalışmasında önemli rol oynar. Kaslar üzerinde de etkili olan bu vitamin, sinir sisteminin düzenli çalışmasına destek olur. Güneş ışınları, balık, tereyağı, kırmızı et ve sebzelerde bulunur.
E vitamini: Kanser başta olmak üzere kalp-damar hastalıklarını engeller. Güzel bir cilt ve sağlıklı gözler açısından da önemli. Tahıl, kabak, lahana, fındık ve cevizden alınabilir.
Koenzim Q10, son yıllarda üzerinde en çok çalışma yapılan vitaminlerin başında gelir. Çok güçlü bir anti-oksidan olup, bağışıklık sistemini destekler. Dozu, kişiye özel belirlenir.
Çinko takviyesi, kişide böbrek yetmezliği yoksa kür olarak verilmeli. Yara iyileşmesi, kan şekerinin düzenlenmesi ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde rol oynar.
Magnezyum desteği, saman nezlesi ve diğer alerjik durumlarda verilir.
Türkiye’de D vitamini düşüklüğü kadınlarda çok yüksek oranda bulunur. Kalsiyum ve magnezyumla beraber alınması tavsiye edilir.
GIDALARIN VİTAMİN KAYBINI ÖNLEMEK İÇİN
* Yenilebilen kabuklu sebze ve meyveleri kabuklarıyla tüketin.
* Sebze yemeklerini az suda ve kısık ateşte, mümkünse buharda pişirin.
* Çiğ olarak yenebilen sebzeleri pişirmeden tüketin.
* Meyve ve sebzeleri mevsiminde tercih edin.
Mutlu günler

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Doğal öksürük kesici ve balgam sökücü…

ceviz-ve-icindeki-gizli-mucize-728x410[1]

Çoğumuz cevizi kırdığımızda 2 ceviz parçasının arasında bulunan bu kısmı çöpe atıyoruz… Aslında onu atmamamız gerekiyor. Görünüm itibariyle akciğerimize benziyor.

Bunları çöpe atmayıp biriktirin. Çünkü bir tutamını bir fincan suyla 2-3 dakika kaynattığınızda doğal bir öksürük kesici ve balgam sökücü elde ediyorsunuz.

Mutlaka deneyin, faydasını göreceksiniz.

 

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Ayağınızda Dayanamadığınız Nasır Varsa…

27657576_143800796293478_832233871270833639_n[1]

Ayağınızda dayanamadığınız türde bir nasır varsa, gece yatmadan önce üzerini kalın bir dilim domatesle kapatıp strech film sarın ve yine üzerine çorap giyip o gece o şekilde uyyun.

Sabah kalktığınızda o nasırım bir daha çıkmamak üzere kökünden söküldüğünü göreceksiniz.

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »