Access Bars ile soru sorup hayatımızı bolluk, bereket ve mucizelere açıyoruz…

Hayat bir bumerang gibidir…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kedi de Az Manyak Değil :)

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Aralık 2021

Önemli Not:“Anette İnselberg’le Dönüşüm Seminerleri” herhangi bir tedavi amacı gütmemekte olup sağlık veya psikolojik hizmet niteliği taşımamaktadır. Seminerlerimiz hiçbir şekilde tanı ve tedavi amaçlı olmayıp katılımcıların her türlü hastalık ve sair tedavi gerektiren sorunları için bir doktora başvurmaları gerekmektedir.

Genel kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Ali Nesin Yazmış…

Ali Nesin yazmis: Matematik Köyü’ne gelen öğrencilere artık şu yöntemi uyguluyorum: Anlayabilecekleri ama hemen çözemeyecekleri bir problem soruyorm. İki saat boyunca onları problemle başbaşa bırakıyorum. Tabii arada sorularını yanıtlıyorum, yanlışlarını düzeltiyorum. İki saat sonunda birçoğu doğru yanıtı buluyor. Müthiş keyif alıyorlar. Çünkü bu çocuklar hayatları boyunca hiç iki saat boyunca düşünmemişler, hiç iki saat boyunca zihinleriyle yalnız kalmamışlar. Dersin sonunda, çocuklara soruyorum:- Bu problem ne işe yarar?Cevap veremiyorlar.- Söyleyeyim ben size, diyorum, bu problem hiçbir işe yaramaz. Hayatınızda hiç karşınıza çıkmayacak…Gerçekten de öyle. Saçmasapan bir problem.- Saçmasapan bir problem üzerine iki saat kafa patlattınız!Gülüşüyorlar.- Ama hoşunuza gitti, öyle değil mi?Onaylıyorlar hep bir ağızdan.Problem bir işe yaramaz, ama problemi anlama çabası, probleme yaklaşım, kullanılan yöntem, yoğunlaşma, analiz etme yolları, inatçılık, bütün bunlar çok işe yarar. Ama en önemlisi hayatlarında hiçbir işe yaramayacak bir problemi çözmeye çalışmış olmaları, doğrudan bir sonucu olmayan bir uğraş için iki saatlerini harcamaları, bir çıkar için değil, sadece keyif için emek harcamış olmaları. İşe yararlılık ilkesini iki saatliğine de olsa unutmalarının onları başka bir insan yaptığına inanıyorum.Bugünkü anlamıyla matematiği bulanlar Çinliler, Hintliler, Sümerliler, Mısırlılar değildi, Eski Yunanlardı. Örneğin Pisagor teoremini tüm uygarlıklar biliyordu, ama Pisagor teoremini ilk olarak Eski Yunanlılar kanıtlamıştır.Oysa Eski Yunanlılar da biliyordu Pisagor teoreminin doğruluğunu. Doğru olduğunu bildiğin bir önermeyi kanıtlamaya çalışmak kadar saçma ve gereksiz bir şey olabilir mi? Bugün anlıyoruz bunun saçma ve gereksiz olmadığını, ama o gün? Diğer uygarlıklar matematiksel olgularla yetinirken (ki bu olguların bazıları yanlıştı), Eski Yunan uygarlığı olgularla yetinmemiş, olguları kanıtlamaya çalışmıştır. Böylece matematik doğruyu bulma sanatından, doğrunun neden doğru olduğunu anlama sanatına dönüşmüştür ve 2500 yıldan beri de bu değişmemiştir.