Yıkılmak için dizilen domino taşları gibiyiz.
Biri gelir sana çarpar, seni yıkar ama onu da başka biri yıkmıştır.
Yıkılmak için dizilen domino taşları gibiyiz.
Biri gelir sana çarpar, seni yıkar ama onu da başka biri yıkmıştır.
Atışma ya da tartışmanın amacı zafer değil, ilerleme olmalıdır.
Joseph Joubert
Bazen keçileri kaçırdık deriz ya… İşte o kaçan keçilerin nereye gittiği bulundu… GELSİN HERKES KEÇİSİNİ ALSIN….

bir misafirliğe gitsem
Her zaman güçlü görünmek, gülmek, gururlu durmak zorunda değiliz ki…
Birini ne kadar çok aşağılar, kaile almaz yahut dışlarsan, Onun durumuna düşme ihtimalin o kadar artar.
Kainatın matemetiğidir.
Bir koyar, bir alır insan.
Bilmeden kendi hesabını dürer diyor DOST…
Hiçbir konuda emin olma diyor DOST…
Kendini ayrıcalıklı sayma diyor DOST.
Konumuna ya da mevkine, ismine veya şöhretine güvenme diyor DOST.
Şu hayatta tüm zahiri kisveler sabun köpüğünden ibarettir.
Gunaydin :-))))
Bir tebessümle başlıyor güzellikler.
Gözlerini kapat hayatın seslerini dinle.
Yeni bir gün, her yeni gün seninle birlikte var.
Hisset tüm güzellikleri
Yaşa hayatı istediğin gibi
Gül gülebildiğin kadar
Unutma ki hayat gülümseme ile güzel..
Yüzünüz daima gülsün GÜLÜŞLERİNİZ GÖZLERİNİZE IŞIK OLSUN.
Mutlu olun, sağlıklı olun, sevgiyle kalın
Günaydın, günaydın herkese…
Adaçayı sıkça içildiğinde tüm bedeni güçlendirir, kalp krizi tehlikesini azaltır. Hastalık sonrası güçsüzlük hallerinde başarıyla kullanılabilir. …
Kanı temizler, karaciğere dosttur. Onu kramplarda, omurilik rahatsızlıklarında, beze hastalıklarında ve organ titrekliklerinde büyük bir başarıyla kullanıyorlar. Yukarda belirtilen hastalıklarda, günde 2 su bardağı çay yudumlanarak içilmelidir.
Adaçayı, hasta karaciğeri de çok olumlu etkiler, onunla ilgili tüm rahatsızlıkları giderir ve gazları yok eder. Kan temizleyici etkisi vardır. Solunum organlarını ve mideyi balgamsı salgılardan temizler, iştah açıcıdır.
Mideyi ve bağırsakları rahatlatır, gazların dışkılanmasını sağlar. Kramp çözücü etkisi sayesinde, ishalde çok rahatlatıcıdır. Böcek sokmalarında, sokulan bölgeye adaçayı yaprağının tozu uygulanır.
Adaçayı, dıştan uygulandığında, yaprağın tozu uygulanır. Bademcik iltihaplarına ve ülsere yardımcı Adaçayı dıştan uygulandığında (Çalkalama ve Gargara), bademcik iltihabı, boğaz hastalıkları, diş iltihaplanmaları, yutak ve ağız boşluğu iltihaplanmalarında veya ülserlerinde özellikle önerilir.
Not: Doktorunuza danışmadan kullanmayınız…
Gece yarısıydı. Arabadaydım. Radyo Maydonoz’da Selim gazete köşelerinden internete yayılmış bir öyküyü anlatıyordu. Kulak kesildim:
“Bir sonbahar günü Londra’daki doktor muayenehanesinin bekleme odasında oturan adam, yaprakların dökülmesini hüzünlü bir gülümsemeyle seyrediyordu. Biraz sonra muayene odasında doktor, teşhisi açıkladı kendisine:
‘- Bay Winkelman, beyninizde bir ur var. Hemen ameliyat olmalısınız.’
Yüz hatları gerildi Winkelman’ın:
‘- İngiltere’de bu ameliyatı yapabilecek doktor var mı’ diye sordu.
‘- Amerika’da yaşadığınıza göre orada olmanızı öneririm’ dedi doktor; ‘Zaten sizi ameliyat edebilecek tek operatör olan Charles Wronkow da orada yaşıyor.
Winkelman teşekkür edip ayrıldı. Otele giderken derin derin düşünüyor ve yere dökülen yaprakları ayaklarıyla yavaşça itiyordu.
Birkaç gün sonra gazeteler tanınmış Amerikalı operatör Charles Wronkow’un İngiltere’de tatilini geçirirken intihar ettiği haberini verdiler.
Polis, böyle tanınmış bir doktorun neden Wilkelman adı altında, Londra’nın yoksul bir mahallesindeki otelde kaldığını merak ediyordu.”
* * *
Bu öyküyü dinlediğim gecenin sabahında gazeteler Reve Favaloro’nun intihar haberini duyurmuşlardı.
Favaloro, 1967’de bulduğu by-pass yöntemiyle kalp ameliyatlarında bir çığır açan ve milyonlarca hastayı kurtaran Arjantinli cerrahtı. Buenos Aires’teki muhteşem villasında kalbine sıktığı tek kurşunla son vermişti hayatına…
Milyonların kalbine giden kanalları açan bir insanın, kendi yüreğindeki tıkanmaya deva bulamaması ve sonunda onu kurşunlayarak susturması ne trajik bir final!..
Bütün bir salonu gülmekten kırıp geçirdikten sonra çekildiği makyaj odasında sessizce ağlayan bir palyaço gibi… Çevremize yaydığımız ışıktan biz nasiplenemeyiz çoğu zaman… insanın sözü geçmez, gücü yetmez bazen kendine…
En güzel aşk filmlerinde oynayan kadın, alabildiğine mutsuzdur bakarsanız…
Diline doladığı herkesin iç dünyasını kalemiyle didikleyen yazar, kendi içindeki keşmekeşi tariften acizdir.
Cemaate iman telkin ederken içten içe Tanrı’yı sorgulamaya başlamış bir din adamı kadar çaresiz, kıvranır insan…
Yalnızlık korkusunu bastırmak için ömrü boyunca sayısız kadına tutulmuş bir Kazanova’nın sonunda anavatanı yalnızlığa dönmesi,
…ya da cehennemi bir cephede gün boyu askerlerine cesaret aşılayan kumandanın gece karargahta korkudan titremesi gibi,
…en yakından tanıdığı zaafı, en güvendiği yanına yakıştıramaz insan:
…ve kendini en bildiği yerinden vurur: Kalpse kalp; beyinse beyin…
…bir kurşunla durur.
* * *
Çünkü en beteridir kendisiyle savaşanların, kendine yenilmesi…
İnanmadan din adamı olarak kalamazsınız; sevmeden aşık rolü oynayamaz, cesaretsiz savaşamazsınız; beyninizde bir urla beyinlere deva, kalbinizde kanayan bir yarayla kalplere şifa taşıyamazsınız.
Bu kuşatmayı yarmak için o “zaaf”larınızı yok etmek zorundasınızdır; çoğu kez kendinizden vazgeçmek pahasına…
insan, kendine rağmen gider o zaman…gençliğinde nice cana kıydığı kılıcının üzerine karnıyla yatıveren yaşlı bir Samuray savaşçısı ya da intihar için artık hükmedemediği tanıdık bir mikrofonu seçen Zeki Müren gibi, ölümü beklemeden onun kollarına koşar.
Bazen uluorta, bazen yapayalnız,
…uçsuz bucaksız bir boşluğa akar…
Malum; “uzun süre uçuruma bakarsan, uçurum da senin içine bakar.”
Can Dündar
