Aslında mühim olan, şu yaşamın içindeki duruşumuzdur.

Yani yaşam dediğimiz şeyden gerçekte ne anladığımız… Arzularımız, isteklerimiz, beklentilerimiz… gerçekte kim olduğumuz…!”
Yaşam dediğimiz şey; bir neden-sonuç silsilesidir. Bunu anlayabilmek
çok önemlidir. Çünkü zamanımızın büyük bir bölümünü şikayet ederek geçiririz,‘neden başıma bunlar geldi’ diyerek. Oysa eskilerin güzel bir sözü vardır. ‘Rüzgar eken, fırtına biçer.’
Yaşamın içinde anlamamız gereken öyle çok şey var ki. Neredeyse baştan başlamamız gerek. Öylesine birbirine karışmış değerler içinde nefes almaktayız ki…
Mevcudiyetimizin bir sebebi, hem de çok yüce bir sebebi vardır. Ve bunu bu kadar boşa harcamaya yeltenmek ise rüzgar ekmektir.
İnsanoğlu göremediği şeylerin varlığına inanmakta zorlanır. Hele bir de bu, menfaatlerine ters düşüyor ise hepten görmeyi reddeder. Bu binlerce yıldır da böyle. Ancak yine de bu, evrensel işleyişi değiştiremez.
Ne yaparsak yapalım ‘gerçek’ten ve olandan kaçamayız. O bizi mutlaka bulur. O yüzden yaşamdan ne anladığımız mühimdir. Çünkü, ondan anladığımız şey, bizim nedenimiz olacak ve ona göre bir sonuç belirleyecektir. Bu yüzden de, bu kıymetli zamanı çok iyi değerlendirmek gerekmektedir.
Yaşamdan anladığımız şey, yine bizim bakışımızı oluşturur. Bakışımız da, hayatımızdaki olayları belirler. İsteklerimiz, hedeflerimiz, hayallerimiz hep bu bakışa göre oluşur çünkü. Ve ona göre yönler seçeriz kendimize. O yönler de bizi sonuçlara götür.
Yani neyi seçmişsek, onunla karşılaşırız aslında…
Sebepler ve sonuçlar… Belki de zannettiğimizden çok daha önemliler
alıntı