Şamanizm ve Çift Başlı Kartal Motifi

Orta Asya Türklerinde koruyucu ruh olarak kabul edilen kartal motifinin, Şamanlar aracılığı ile Yakut Türklerine geçtiği ve oradan Orta Asya Türklerine kadar geldiği bilinmektedir.

Şamanizmde her insanın kuş şeklinde bir koruyucu ruhu olduğu ve insan öldüğünde bu ruhun da göğe yükseldiği inanışı hakimdir.

Bunun Türk mitolojisindeki örneği, Orta Asya’nın ünlü Şaman destanı Er-Töküş’tür.

Bu efsaneye göre, Gök Tanrı’nın simgesi olan Büyük Kartal, kötü güçlerin elinde tutsak olan destan kahramanı Er-Töküş’ü önce yutup sonra kusarak, daha dayanıklı ve güçlü bir insan olarak dünyaya getirir. Kartal, daha sonra, Er-Töküş’ü sırtına alıp, yeraltında günlerce uçurduktan sonra yeryüzüne çıkarır.

“Nart Erstxo Dolmxhumghorta ile üç Kardeş” isimli Kafkasya Çeçen efsanesinde de buna benzer Kartal imgesi görülmektedir. Efsanede kardeşlerin yeraltından yeryüzüne ulaşmalarında onları, sırtında, günlerce uçuran kartalın yardımları görülmektedir.

Orta Asya inanışlarında ve şamanist eski Türkler de “Kartaldan türeme” inancı oldukça yaygın görülmektedir.

Bu inanış efsanelerde de kendini gösterir ; Yakut Türklerinde rastladığımız bu efsane şamanın kartaldan türediğine dairdir. Yakutların, uzun direklerin tepesine çift başlı kartal yontusu koydukları biliniyor.

Şamanizm’e göre yer ile göğün arasındaki çelik kapıyı kartal tutar.

İnsanlara gökyüzü ve yeryüzü yolculuklarında refaket eden varlıklar, kuş şeklindedir.

Kartal: kuşlar arasında, ululuk ve yükseklik timsalidir.

Bu yüzden; Türkler kılıç kabzalarında, bozkurt, at ve çift başlı kartal figürü kullanmışlardır.

Kartal Şamanların babası olarak kabul edilir.

En eski Türk inançları izlerini devam ettiren Doğu Sibir deki Yakut/Sahalar ile Altaylılar’ ın, Kam (Şaman)lara göre:

Güneş, Ay ve bütün Gökyüzü’nün yaratıcısı olan iyilik ilâhı ÜLGEN’ in yedi oğlundan beşincisi, gökyüzünde yaşayan KARTAL’dır.

Kırgızların Er-Töküş Destanı’nda ise, Alp-Karakuş (Kartal), Dünyanın Ortasındaki Kaf Dağı’nda (Kafkasların 5633 m.lik en yükseği, daimî-buzlu “Mengü-Tav”/Alburuz’ da) bulunan ve başı Göklere ulaşan Uluçınar’ın tepesindeki Yuvası’nda, yaşamaktadır

Sibir ve Altaylardaki Kam/Şamanlar, “Kartal Ana dan doğmuş” sayıldığından, O’nun korumasındadırlar. Bu yüzden Kamlar in dış giysilerinde ve törenlerinde (Mevlevîlik ile Bekta­şîlikteki “Semâ/Semah” gibi) çalarak oynadıkları davulları (Tüngür/Bar)’nın üzerini, büyük kartal tasvirleriyle bezerler.

Sibirya Şamanları dansın ardından transa geçip yere yığılmaları sırasında ruhlarının göklere çıkmasını, ruhlarının kartallarca çekilen bir arabayla veya kayıkla taşınması şeklinde sembolize ederler.

Kartal Türk Mitolojisi’nde ve Orta Asya Şamanizmi’nde yerin göbeğinden transla yükselen bazı Şamanların ulaşabileceği “göğün direği” veya “göbeği” sayılan bir yıldıza tünemiş bir Tanrı Elçisi olarak kabul edilir.

Dogonlar, göğün göbeğinin Sirius Yıldızı olduğuna inanır ve kartala “usta kuş” derler.

Moğollarda Pleiades takım yıldızı, bir güçlü ruh gurubu olarak ululanmıştır. İnanışa göre, gök tanrıları bu takım yıldızında toplanıp, yeryüzüne bir kartal şeklindeki ilk şaman’ı göndermeye karar vermişlerdi.

En çok Şamanizm’de olmak üzere, Eski Mısır, Çin, Hun, Sümer, Hitit, Aztek, Japon, Hint Gelenekleri’nde görülen, Neospritüalizmde Yüksek İdare Mekanizması’nın çeşitli niteliklerini temsil eden ezoterik bir semboldür.

——————————————————————-

Resim :

Türk ve Moğollarda, şaman’ların ve ruhların, tono’dan göğe doğru kartal şeklinde uçtukları inancına dayalı mitos kapsamında, Ülker burcunun (Pleiades, M45, Yedi Kız Kardeş, ya da Yedi Kandilli Süreyya) kartal şeklinde görülmesine ait modern betimleme (kroki)