Yolculuk devam ederken benim de hayatımda, duruşumda, yaklaşımımda bir şeyler değişiyor.

Ben ermiş, guru, o, şu, bu değilim. Benim de sen gibi korkularım, gel gitlerim, arayışım, sıkışmışlığım, hatalarım, günahlarım, sevaplarım var. Çocukken soğuk odada yorganın altında cenin pozisyonunda yatarken kurduğum hayallerim var. Bir yanda kendimi ararken, bir yanda insanı yok sayan, kıstıran her şeye bayrak açtım. Düştüm, kalktım, duvara çok fena çarptım, kendimle çeliştim, çocuklaştım, isyan ettim.
Zamanla taşlar yerine oturmaya başlarken, daha fazla öze, insana, üstü örtülene dönmeye çalıştım. Taşlar oturmaya son nefese kadar devam edecek. Son bir yıldır kırılmaları, taşların yerinden bir kez daha güçlü oynayışını yaşadım. Her evre, her değişim yeni bir dönüşüm. Kitaplar, atölyeler kendimi daha iyi anlamamı sağladı. Yüreğimi açtıkça, olanı paylaştıkça, yüzbinlerce insanla buluşunca kimileri oğul dedi, kimileri dost dedi, kimileri yavşak dedi. Yolculuk devam ederken benim de hayatımda, duruşumda, yaklaşımımda bir şeyler değişiyor.
Sahte ile gerçek her geçen gün daha netleşiyor. Kilitli denen kapıları zorlamaktan, insana dokunmaktan, tıkanmış sistemin klişelerini, kalıplarını çürütmekten yılmıyorum. Bir ömürde tek kalıcı olanın başka yüreklerde bırakılan izler olduğunu biliyorum. Sen ve Ben’de yazdığım, tüm kitaplarımda altını çizdiğim gibi belki bir çaputla sokakta ölebilirim ama gülümseyerek öleceğim.
Son bir yıldır yüreğimde, bedenimde, zihnimde bahar temizliğimi yaptım.  Ayrık otlarının bir bölümünü temizleyip, bahçeme ekmek istediğim çiçekleri gözden geçirdim. Bu temizlikte dokunduğum her şey nasibini aldı, alıyor.  Yarın sabah uyanıp uyanmayacağımı bilmiyorum. Yarının bana neler getireceğini de…
Aret Vartanyan