Bünyeyi Kuvvetlendirici Zencefilli Kış Çayı…

 

 

( Yazın bu karışımı yeşil çay ekleyerek soğuk veya sıcak olarak tüketebilir ) vücut sıcaklığınızı dengeler.Virüslerden koruyucu özelliği vardır.Zayıflatır, kanserden korur ,parlak ve güzel bir cildiniz olur.Hazımsızlığı önler.Özellikle enerji çalışan dostlarıma tavsiye ederim.

Gereken Malzemeler (4 fincan çay için) :

1 küçük kök zencefil
3 parça havlıcan
2 yemek kaşığı ıhlamur
8-9 adet karanfil
İri dilimlenmiş yeşil 1 elma (kabukları ile birlikte)
1 parça çubuk tarçın
1 dilim limon (kabuğu ile birlikte)
İsteyen bir kaç yaprak taze nane ekleyebilir.

Yapılışı:

Zencefil, havlıcan, ıhlamur, karanfil, elma parçalarını çaydanlığın demlik kısmına koyun.
Çaydanlığın alt kısmındaki su kaynamaya başlayınca demlikteki karışımın üzerine sıcak sudan çok az döküp ıslanmasını sağlayın.
1 dakika sonunda sıcak sudan demliği dolduracak kadar su döküp ateşi kısık duruma getirin.
3 dakika sonra kabuk tarçın ve limonu ilave edip 1 dakika kadar daha kaynatın.
İsteyen bal veya esmer şekerle tatlandırabilir

Afiyet olsun…

İçsel yolculuğun en büyük sorunudur: insan her şey değişsin ama kendisi aynı kalsın ister.

391193_422577494454961_1942374441_n[1]
İçsel yolculuğun en büyük sorunudur: insan her şey değişsin ama kendisi aynı kalsın ister. Sorun denilen şey ile kendim denilen şeyin aynı olduğunu anlamamaktan doğan bir hatadır bu. Belli bir sorunla karşıma gelen her öğrencime aynı soruyu sorarım: “Sorunu bırakmaya hazır mısınız?” Bana sanki tuhaf bir şey söylemişim gibi bakar ve “Öyle olmasa buraya gelir miydim?” diye karşı soru sorarlar. Ben ise sorularına aldırmaz ve şunu söylerim: “Merak etmeyin; değerli sorununuza bir şey olmayacak. Geri döndüğünüzde onu orada sizi beklerken bulacaksınız. Sorununuza hiçbir zarar gelmeyecek. Dilediğiniz zaman acı çekmeyi sürdürebilirsiniz.” İnsanlara mutlu mutlu acı çekebilecekleri konusunda güvence vermek gerekir; aksi taktirde acıyı bırakmak istemezler. Ciddi eğitim alan, Kalp Yolu eğitimlerimizde 2. hatta 3. senesini tamamlamaya yaklaşan öğrencilerimde bile değişime karşı şiddetli direnci görürüm.
Ben, soruna verdiğimiz içsel isimdir. Sorun, ben dediğimiz şey için kullandığımız dışsallaştırılmış tanımdır. Kimse, ben dediği şeyi değiştirmeye hazır olmadan temel sorunlarına çözüm bulmaya başlayamaz. O nedenle de çoğu insan değişmek istemeden değişmek ister. Yaptığı şeyi yapmayı sürdürmek ama bunun sonucunda acı çekmemek ister.
Sık sık şunu yaşarız:
Öğrenci: Hocam karnım ağrıyor.
Ben: Hımmm. Aaa nane yiyorsun. Bak nane yediğini fark ettin mi? Nane yemeyi bırak.
Bir süre sonra…
Öğrenci: Hocam karnım ağrıyor.
Ben: Acaba niçin? Bir bakalım. Bu arada nane yemiyorsun değil mi?
Öğrenci: Yiyorum hocam.
Ben: Tamam, nane yemeyi bırak.
Bir süre sonra…
Öğrenci: Hocam karnım ağrıyor.
Ben: Bu sefer niçin acaba? Aaa ama sen nane yiyorsun. Nane yemeyi bırak.
Öğrenci: Tamam hocam.
Bir süre sonra…
Öğrenci: Hocam karnım ağrıyor.
Ben: Nane.
Öğrenci: Eeee, tamam hocam.
Bu nokta bazen başka hocalara, bazen ise başka yöntemlere gidilen nokta olabilir. Sorunun her şeyi aynı şekilde yapmayı sürdürmek olduğu fark edilmemiş, sorunun yöntemde olduğuna kanaat getirilmiştir.
Bazense öğrenci bu noktada durur ve fark eder. Fark eder ki…
Öğrenci: Hocam, buldum!
Ben: Ne buldun?
Öğrenci: Sorunumun sebebini buldum hocam!
Ben: Ne kadar güzel! Neymiş?
Öğrenci: Hocam ben nane yiyorum!
Ben: Hmmm ne kadar ilginç! Ne yapmayı planlıyorsun peki?
Öğrenci: Nane yemeyi bırakmayı planlıyorum hocam. Ne dersiniz?
Ben: Güzel bir plan bu. Seni kutlarım.
Yukarıdaki diyaloğun bir şaka olduğunu düşündüğünüze eminim.
…ama değil!
Değişmeden değişmek istediğinizi fark edip, dört elle yapıştığınız şeyi, ben dediğiniz alışkanlıklarınızı ve önyargılarınızı bıraktığınızda değişim başlayacaktır. O zamana kadar nane yemeyi sürdürecek, sorunun şunda ya da bunda olduğunu sanacaksınız.
Cem Şen

AKCİĞERLERİMİZİ TEMİZLEMEK İÇİN TARİFİMİZ BURADA

Ah o akciğerlerimiz yok mu?
Sigara içiyoruz. Alışmışız bir kere, bırakamıyoruz. Sevdiklerimiz içiyor, yanından kalkamıyoruz. Yolda yürüyoruz, pöööff bir aracın egzosundan bir duman boşalıveriyor. Alışveriş merkezleri ya da işyerlerinde temiz hava bulmak zor, hele camları yoksa. o hava kaç kere solunmuş kimbilir… Sinemalar da öyle. Listeye buyrun Siz ekleyin.

Halbuki akciğerlerimizi temizlesek neler neler olur!
– Rahat nefes alırız,
– Akciğer esnekliği ve kapasitesi artar,
– Hırıltı ve öksürük azalır,
– Kalp krizi riskinin düşer,
– Akciğer kanseri riski düşer,
– Tüm vücudun toksinlerden arınma kapasitesi yükselir,
– Bağışıklık sisteminin güçlenir,
– Sigarayı bırakmak kolaylaşır:)

Hoş olmaz mı?
O zaman vereceğimiz tarife geçelim:

KEÇİBOYNUZU ÇAYI

Malzemeler
500 ml alkali içme suyu
7-8 keçiboynuzu

Önce 500 ml suyu kaynatın. 7-8 adet keçi boynuzunu küçük küçük kırın ve kaynamakta olan suya atın. Hafif ateşte 5-6 dakika kadar kapağı kapalı olarak kaynatın. 15 dakika dinlendirin.
Daha sonra keçiboynuzlarını sudan çıkarın. (Bu parçaları istenirseniz yiyebilirsiniz). Çayınız hazır.

KULLANIM ŞEKLİ
Bu çayı içerken lütfen sigaradan uzak durun.
Zor! Evet. Olsun. Değer:)
Keçiboynuzu çayınızı size uygun olan şekilde 2’ye ya da 3’e bölerek sabah-akşam veya sabah-öğlen-akşam yemeklerinden önce içebilirsiniz.
Akciğerleriniz, temizleme ihtiyacı hissettiğinizde veya soğukalgınlığı ya da grip gibi bir nedenle akciğerlerinizde herhangi bir rahatsızlık olan bir dönemde çayınızı en az bir hafta boyunca içmenizde fayda var.
İkinci haftadan itibaren de, ihtiyacınıza göre tamamen iyileşene kadar çayınızı içmeye devam edebilirsini