Modern Hayat İçin 10 Erdem Listesi

Resim

1-Direnme Gücü: Etraf karardığında da yola devam etme gücü. Herşeyin ters-düz edilebilirliğine olan inancını kaybetmemek. kendi korkularınla başkalarını da korkutmamak. Çok güzel bir laf vardı ”Sadece güneşli günlerde yürürsen, gideceğin yere varamazsın” diye, işte onu unutmamak.
2-Empati: Bir başkasının acısını,derdini içine almak, sebinmiş gibi yapmak. Hatta yapabiliyorsan kendine bir de onun gözünden bakmak. Herşey sen demek değil !
3-Sabır: Modern çağ bizi tahammülsüzlüğe ve hıza bağımlı kıldı. Halbuki herşeyin herzaman mükemmel gitmediği ilgisini yutarsak sabırla herşeyi işlemek de mümkün. Onun en güzel lafı da ‘sabreden derviş muradına ermiş’
4-Fedakarlık: Genlerimizde bencillik kadar fedakarlık da var.Türümüzün devamı için, grup için fedakarlık yapmışız hep. Yoksa birini sevemez, aile kuramaz, dünyayı kurtaran adam olmayı isteyemezdik. fedakarlık yapan, yapmayandan öne geçer.
5-Kibarlık: Bu nereden çıktı diyeceksiniz? özellikle Türkiyede pek prim yapmayan, zayıflık gibi algılanan birşey. halbuki medeniyet başkalarına saygı göstererek, konuşma ve haraketlerine üslup katarak kuruluyor. Tolerans gibi biraz. seninle aynı fikirde olmayanla bile, birarada gerilimsiz durmanı sağlar.
6-Mizah: kendisiyle dalga geçemeyen ve geçirtmeyen insanlar çok sıkıcı. Mizah üzüntüyle başetmenin en etkili yolu. Aslında hep hayal kırıklığından besleniyor. Mizah hep şu uçurumlarda köprü kuruyor. Olanla, olmasını istediğimiz arasındaki uçurumda, hayalimizdeki bizle gerçek biz uçurumunda; başlkalarını hakkında düşündüklerimizle başkalarının nasıl olduğu arasında. Bu uçurumlara düşmek yerine, dalgayla geçsek üzerinden daha erdemli olmuş olmaz mıyız?
7-Kendini bilmek: İki şansımız var. Ya kendimizi bilmeyip herşeyi başkalarından bileceğiz yada kendimizi bileceğiz ! Büyük insanların çuvaldızı hep kendilerine batırmaları işte bundan. Bizim dışımızda suçlanacak biri, çoğu zaman yok.
8-Affetmek: Birini affetmek için Hindistan’a aşramlara gidip, saatlerce kıpırdamadan oturup gözyaşı dökenler gördüm. Büyük hafızayı yakmak istiyorlardı. Halbuki bir uçan balonu bırakır gibi affetmek de mümkün. Kolay değil tabiki ama erdemli olmak kolay değilki zaten. Hataları silemeyenler, yeni bişeyler de yazamıyor.
9-Umut: Karamsarlık derin, iyimserlik ise yüzeysel sayılıyor. İyimserler kör, duyarsız sayılıyor. Halbuki umut, bugünün yarının silik bir eskizi olduğunu hatırlayabilmek. Ki öyle..Yarın hep daha güzel. Bu rüzgarı alanın yelkenleri dolar.
10-Kendine güven: Çoğu büyük hayal, sırf güvensizlik yüzünden hayal kalır. Hayatın kısa olduğunu bilip, riski alan madalyasını kazanır. kendine güven kibir değildir, cesaret etmektir.

nil karaibrahimgiln yazsından alınmıştır

İnanılmaz Doğru…Kaçırmayın…Yağmur Testi: Kendinizi Tanıyın!

İlginç bir psikoloji testi: Senaryoyu okuduktan sonra size en uygun cevabı seçin. Cevaplar aşağıda…

Fırtına çıktı. Aniden bastıran sağnakta yürüyorsunuz. Son sürat koşsanız bile gideceğiniz yere beş dakka uzaktasınız. Aşağıdakilerden hangisi sizin yapacağınızı en güzel tanımlayandır?

1- Büyük bir ağaç bulup yağmur dinene kadar altında beklerim.

2- Yağmurun ne kadar süreceğini bilmiyorum. Bu yüzden gideceğim yere kadar koşarım.

3- Şemsiyesini paylaşabileceğim biri ya da şemsiye alabileceğim bir dükkan olup olmadıgına bakarım.

4- Çantamda daima katlanabilir bir şemsiye taşırım. Onu kullanırım.

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Cevaplar:

Fırtına hayattaki beklenmedik ve kontrol edilmeyen güçleri temsil eder. Cevabınız sizinle sevdiğiniz ya da bir arkadaşınız arasında kavga bir çıktıgında nasıl davranacağınızı betimler.

1- Büyük bir ağaç bulup yağmur dinene kadar altında beklerim:

Siz aranızdaki sorunları halletmeye geçmeden önce karşı tarafın öfkesinin dinmesini bekleyenlerdensiniz. Onların istedikleri kadar bağırıp çağırarak içlerini boşaltamasını seyredersiniz ve sonra kendi bakış açınızı soğukkanlılıkla ve tarafsız olarak sunarsız. Bazıları buna akıllıca vir yaklaşım derken diğerleri sinsice oldugunu söyler.

2- Yağmurun ne kadar süreceğini bilmiyorum, gideceğim yere kadar koşarım:

İçlerindekilerin hepsini döktüğünüz sürece tartışmanın sonunun ne olacağı umrunuzda değil. Sizce siz haklısınız ve tartışacak hiçbirşey yok. Eğer karşınızdaki size öfkeyle davranıyorsa sizde öfkeyle karşılık veriyorsunuz. Bağırıyorsa siz de bağırıyorsunuz. Bu sizi tartışmak için pek eğlenceli biri yapmasa da en azından nerede durduğunuzu anlamanız çok kolay.

3- Şemsiyesini paylaşabileceğim ya da alabileceğim bir dükkan olup olmadıgına bakarım:

Karşıtlıklar ve tartışmalar size göre değil. Bu nedenle kavga çıktığında bile siz daima karşı tarafı sakinleştirmeye çalışıyorsunuz. Ama ne yazık ki bu davranış bazen işleri daha da kötüleştirir. Zaman zaman durup fırtınayı göğüslemelisiniz.

4- Çantamda daima katlanabilir bir şemsiye taşırım, onu kullanırım.

Her suçlamaya verecek bir cevabınız, her yanlışınıza bir özrünüz olduğunu düşünüyorsunuz. Size göre bir tartışma, atışma yeteneğinizi bilediğiniz bir gösteri… Bu tavrınız başkalarına bunaltıcı gelebilir. Ama büyük olasılıkla bunun için de bir açıklamanız vardır.

alıntı

Doğum Sıranıza Göre Kişiliğiniz

Ailenizin tek, ilk, ortanca veya son çocuğu olmanızın kişiliğinizi etkilediği düşünülüyor.

Ne kadar doğru bilinmez; ancak doğum sıranızın karakterinize verdiği olumlu ve olumsuz yönler şöyle sırlanıyor:

Tek Çocuk Olanlar

Olumlu yönleri: Tek çocuk olanlar dünyanın büyük hareketlileridir. İşleri yönlendiren, iyi organize eden, çok özenli ve dikkatli, güvenilir kişilerdir. Gerçekleri, fikirleri ve detayları, sorumluluğu severler.

Olumsuz yönleri:
Tek çocuk olanlar yönlendirilebilirler. Onlar sıklıkla affetmezler, ilgiye ihtiyaç duyarlar, hatalarını itiraf etmekten nefret ederler, genellikle eleştiriye açık değildirler. Bazıları ise çok hassas görünürler, duyguları çok çabuk incinir.

İlk Çocuklar

Olumlu yönleri:
Doğal liderlerdir. ABD’nin başkanı, astronot ve yönetici olabilirler. Sıklıkla duygularıyla, üstünlük hareket ederler. Fedakar ve vericidirler, agresif hareket edebilirler.

Her iki şeyi kontrol etmek için farklı methodlar kullanırlar. Kural olarak ilk doğanlar seçilmiş, kusursuz kişilerdir, detaylara dikkat harcamayı severler, zamanında, organize ve beceriklidirler. Bazı şeyleri ilk kez yapmak ister. Sürprizlerden hoşlanmazlar.

Olumsuz yönleri: Sıklıkla değişkenlik ve alınganlık. İnsanları çok zorlayan, gözü kara olabilirler ya da öğüt dinlemeyi sevmeyebilirler. Bazen ‘her şeyi ben bilirim’ havasında olabilirler, temsilcilikte zayıftırlar, kendilerine inandıkları kadar diğer insanlara inanmazlar.

Ortanca Çocuklar

Olumlu yönleri: Klasik ortancalar çok iletişimcidir, insanların memnuniyetini önemser ve nefretlerini göğüsler. Hayat okyanusunda tutunmaya çalışırlar, özdeyişleri ise “barışın bedeli yoktur”dur. Genellikle çok sakindirler, yumuşak başlıdırlar, iyi dinleyicidirler. Problemi çift yönlü görebilme yetisine sahiptirler, herkesi mutlu etmek için isteklidirler. İyi arabulucu ve görüşmecidirler.

Olumsuz yönleri:
İlk doğanlardan daha az yönlendiricidirler, herkesin ondan hoşnut olmasını sağlama ya da onları daha az mutlu etme tutkusu vardır. Sınırları belirleme de sıkıntı yaşarlar. Herkesi mutlu etme gibi bir bağlılık duruma sürüklenebilir. Başkalarını gücendirmeden, iyi kararlar alamazlar. Başkalarının hataları yüzünden kendilerini suçlarlar.

En Küçük Çocuklar

Olumlu Yönleri: Dünyadaki amigolardan biri olabilirler. Güçlü insanlara özgü yeteneklere sahip ve eğlenmeye, insanlarla konuşmaya aşıktırlar. Yabancılık çekmeyecek tiptedirler, bir yere gittiklerinde kendilerini hemen evlerinde hissedebilirler. Dışa dönük, diğer insanlara enerji veren ve şimdi ya da daha sonra risk almaktan korkmayan kişilerdir.

Olumsuz yönleri: Biraz bencil, kendini düşünen kişilerdir. Çoğu ilişkilerinde gerçekçi olmayan beklentileri sebebiyle zaman zaman üzülebilirler. Bu nedenle ilişkileri uzun süreli olmayabilir.

alıntı

KENDİMDEN ÖZÜR diliyorum…

KENDİMDEN ÖZÜR diliyorum…
Yaşadığım süre boyunca hep MERHAMETİMİN
arkasından yürüdüm, beklentilerimi arkada BIRAKTIM.
Kimseden bir şey BEKLEMEDİM, doğrusu bu sanıyordum çünkü. Yaşadıklarımı, yaşayamadıklarımı İÇİMDE sakladım,
SUSTUM, bastırdım, olsun dedim İNSANLIK ben de kalsın.
Verdim, hep VERDİM karşılığını alıp alamadığıma BAKMADAN,
aslında güçlü olmak değildi istediğim,
ama olmak ZORUNDAYDIM ve oldum……
Kendimi hep ERTELEDİM. Kimsenin beni
anlamadığını bildiğim halde hayatıma girenleri bana
verilmiş KUTSAL bir görev olarak gördüm…
Herkesi mutlu etmek zorundayım ZANNETTİM.
Benim de mutlu olmam gerektiğini UNUTMUŞUM…
Görevim neyse en iyisini yapmalıydım ki VİCDANIM rahat etmeliydi.
Birilerinin de bana karşı GÖREVLERİ olduğunu hiçe saymışım oysa…
NE YAZIK Kİ; Karşımdakilerin EKSİKLERİNİ tamamlamaya çalışırken, onların HATALARINI görmeye vaktim kalmamış SANKİ…
Beni ÜZMELERİNE bakmadan, karşılığında ne ALDIĞIMA, ne hissettiğime ALDIRIŞ etmeden hep VERDİM..
Kendimi nasıl da UNUTMUŞUM… Unutturmuşlar aslında….
PARAMPARÇA olmuş KALBİME, doğruları söylemeye çalışan BEYNİME, mutsuz YÜZÜME hep SUS dedim. Sen SUS..!
Kendime HAKSIZLIK ettim, kimseye etmediğim kadar.
KENDİMDEN ÖZÜR DİLERİM…
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Daha Adınızı Bile Bilmiyorum…

kj[1]
Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »