

Çölde yolculuk eden iki arkadaş hakkında bir hikaye anlatılır.
Yolculuğun bir aşamasında iki arkadaş tartışırlar. Biri ötekine bir tokat atar.
Tokatı yiyenin canı çok yanar ama tek kelime etmez ve kum üzerine su sözleri yazar:
´BUGÜN EN İYİ ARKADAŞIM BANA BİR TOKAT ATTI.´
Yıkanabilecekleri bir vahaya rastlayana dek yürümeyi sürdürürler. Tokadı yiyen yıkanırken batağa saplanır, boğulmak üzereyken
arkadaşı tarafından kurtarılır. Tam selamete çıktıktan sonra bir kaya parçası üzerine su sözleri kazır:
´BUGÜN EN İYİ ARKADAŞIM BENİM HAYATIMI KURTARDI.´
Tokadı vuran ve sonra en iyi arkadaşının hayatını kurtaran
kişi ona şöyle der,
´Senin canını yaktığımda bunu kum üzerine yazdın ama şimdi kayaya yazıyorsun, neden? ´
Öbür arkadaş ona şöyle cevap verir:
´Biri bizi incittiğinde bunu kum üzerine yazmalıyız ki bağışlama rüzgarı estiğinde onu silebilsin. Ama biri bize iyi bir sey yaparsa onu kayaya kazımalı ki onu hiçbir rüzgar yok etmesin.’
İNCİNMELERİNİZİ KUMA, GÖRDÜĞÜNÜZ İYİLİKLERİ KAYALARA KAZIMAYI ÖĞRENİN.
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış.
Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
“Sen kaç ayda bu duruma geldin ağaç?”
“On yılda” demiş kavak…
Kabak çiçeklerini sallayarak gülmüş…
“On yılda mı? Ben neredeyse iki ayda senin boyuna geldim…”
Kavak ise kabağın bu sözlerine gülmüş ve “Çok doğru” diye karşılık vermiş sadece…
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgarları başladığında kabak önce üşümeye başlamış, sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar artıkça da aşağıya doğru inmeye…
Bu kez biraz da kuşkuyla sormuş kavağa… “Neler oluyor bana ağaç?”…
Kavak sakin bir şekilde yanıtlamış kabağı:
“Telaşlanmaya gerek yok ölüyorsun”…
Kabak hiçbir şey anlamamış, sormuş “Niçin?” diye…
Kavak yine sakin sakin yanıtlamış:
“Çünkü benim on yılda geldiğim yere sen iki ayda gelmeye çalıştın”…
alıntı

Konfüçyus, bazı insanlara bir şey öğretmenin en iyi yolunun bunu örneklerle göstermek olduğunu biliyordu. Bu yüzden sınıfın tam karşısına geçti.
Eline bir vazo aldı, tüm öğrencilerin görebileceği şekilde vazoyu havada tuttu. Diğer elinde bir elma vardı.
Öğrencilerin meraklı bakışları arasında, elmayı vazonun içinde bıraktıktan sonra, vazoyu yere koydu ve şöyle dedi: “Elmayı vazodan çıkarmayı başaran öğrenci, elmayı yiyebilir.”
Çocuklardan biri açıkmıştı, ilk o davrandı ve elini vazonun dar ağzından içeri soktu. Elmayı yakaladı, çıkarmaya çalışıyor ama başaramıyordu. “Elimi çıkaramıyorum!”
Konfüçyus,
“Elmayı sıkı sıkı tutmaktan vazgeçmediğin sürece, elini çıkarman mümkün olmayacaktır,” dedi.
Çocuk elmayı elinden bırakmak istemiyordu; ama sonunda zorunlu olarak bıraktı. Elini vazodan çıkardığında, yüzünde şaşkınlık okunuyordu. Elmanın vazodan nasıl çıkarılabileceği konusunda sizin bir fikriniz var mı?
Konfüçyus, vazoyu yerden alıp ters çevirdi. Elma vazonun içinden yuvarlanıp avucunun içine düştü. Çocukların hepsi birden gülmeye başladı. Aslında o kadar basit bir şeydi ki bu! Konfüçyus, “Fakat bu, göründüğü kadar basit değil,” dedi. Elmayı havada tutuyordu konuşurken.
“Bazen bir şeyi gerektiğinde bırakabilmek, zor bir iştir. Onu bırakabilmek de bir beceridir. Eğer bir şeyi zorla tuttuğunuzda, ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğini görüyorsanız, o zaman onu özgür bırakmalısınız. Eğer yanlış bir şey yapıyorsanız, o zaman buna son vermelisiniz. Eğer kendinize ve başkalarına karşı dürüst davranmıyorsanız, bu hilekarlığı hemen durdurmalısınız. İşte, ancak o zaman hedefinize ulaşabilirsiniz.”
alıntı
Aynı İp Üzerinde Yürümek…
Ünlü Zumbrati, Niagara Şelalesi’nde etkileyici, bir o kadar da tehlikeli bir ip üzerinde yürüme gösterisini tamamlar…
Heyecanlı bir gazeteci yaklaşır, “Bir de el arabası ile geçsene” der…
Ve Zumbrati çok hevesli olmasa da gazeteci çok ısrar eder…
Ve aralarında şöyle bir konuşma geçer:
– Bunu yapabileceğime gerçekten inanıyor musun?
– Evet, hiç şüphem yok, yapabilirsin!
– Hadi o zaman gel el arabasına…
KISSADAN HİSSE:
Size yapabilirsin veya yapamazsın diyenler sizinle aynı gemide olmaya, aynı şeyleri paylaşmaya ve aynı ip üzerinde gitmeye hazırlar mı???
alıntı

Bir tek kalbin kırılmasını önleyebilirsem
Ya da küçük bir kuşu yuvasına koyabilirsem
Bir yaşamdan acıyı alabilirsem
Ya da bir acıyı hafifletebilirsem
Boşuna yaşamamış olacağım…
Emily DICKINSON