Bütün dünyayı değil, bulunduğunuz köşeyi aydınlatın.

 

 

 

Bütün dünyayı değil, bulunduğunuz köşeyi aydınlatın.
_Budha

Aklını, hırsından, Aşkını nefsinden, Erdemini Kibirden, Ruhu bedeninden “önde” tutabilenler geçecek Birlik kapısından.

 

 

 

Aklını, hırsından, Aşkını nefsinden, Erdemini Kibirden, Ruhu bedeninden “önde” tutabilenler geçecek Birlik kapısından.

Eskiye geri dönemeyiz, gemileri yaktık; yapılabilecek tek şey, sonuç ne olursa olsun cesur olmaktır!

 

 

 

Eskiye geri dönemeyiz, gemileri yaktık;
yapılabilecek tek şey, sonuç ne olursa olsun cesur olmaktır!

Friedrich Nietzsche

İnsanların birbirlerini tanımaya ayıracak zamanları yok artık.

 

 

 

İnsanların birbirlerini tanımaya ayıracak zamanları yok artık.
Gereksinimlerini hazır alıyorlar dükkanlardan.
Ama ”dost satan dükkanlar” olmadığı için dostsuz kalıyorlar.
(Antoine De Saint Exupery / Küçük Prens / Çeviri;Tomris Uyar / sf: 85)

Çok gülen insana iyi davranın,Çünkü bir yerlerde hep tek başına ağlar…

 

 

Çok gülen insana iyi davranın,
Çünkü bir yerlerde hep tek başına ağlar.

Can Yücel

Ben de konuşabilir miyim?

Geçen akşam, Maçka Demokrasi Parkı’ndaki halk forumunda 3.000 kişi kadar toplamıştı, katılımcılar arasında 3-4 tinerci çocuk da vardı, çeşitli konuşmacılar konuşuyordu, bir ara tinercilerden biri ayağa kalkıp söz istedi; “Ben de konuşabilir miyim?”, “Tabii,” dedi forumu yöneten kişi, tinerci çocuk gözyaşları içinde, “Benim annem babam yok, öldüler, yok benim annem babam,” dedi yutkunarak, sonra da, “Sizden bir isteğim var,” dedi, “Ben bu illetten nasıl kurtulabilirim?!” diye sordu, önce bir duraklama sonra da büyük bir alkış koptu, çoğu katılımcının gözleri yaşarmıştı, bizim de tabii… Sonra orada bulunan bir doktor ertesi akşam onu bir danışmanla buluşturacağını söyledi. İşte gerçek halk forumu dediğiniz böyle bir şey olmalı… Bu çocukların dramı devletimizin bir ayıbı değil mi?
Not: İlişik fotoğraf Maçka Demokrasi Parkı’nda geceleyen tinercilerden birine aittir.

İnsanlar sevmenin ne demek olduğunu ve kendilerinden başka bir insanı önemsemeyi unutmuşlar.

Eğer güzel bir ilişkiniz varsa sahip çıkın, en ufak bir şeyde tartışmayın. Ne bileyim, mesela durduk yere gülümseyin ona. Her kavganızda çekip gidecekmiş gibi davranmayın. Çünkü artık insanlar çok farklı. Kolay kolay adam gibi birini bulamıyorsunuz.
 
Çoğu erkek sorumluluk almadan günlük cinsellik peşinde, çoğu kadının analarımızla uzaktan yakından ilgisi yok. Artık insanlar birbirlerinin değersiz alternatifleri olmuşlar. İnsanlar sevmenin ne demek olduğunu ve kendilerinden başka bir insanı önemsemeyi unutmuşlar.
 
Duygularla oynamak ise en kolay oyun. Sizi seven birini kolay kolay bulamıyorsunuz. Bulsanız da siz sevemiyorsunuz bazen. İlişkiniz hala devam ediyorsa kolay kolay bırakmayın elinizi tutan kişiyi. Kusursuz insan yok ve siz de kusursuz değilsiniz
 
Neco Çelen

Gökyüzünü boyarım her sabah,

 

 

 

“İşim gücüm budur benim,
Gökyüzünü boyarım her sabah,
Hepiniz uykudayken.
Uyanır bakarsınız ki mavi.”

O. Velı

Şiir kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

İnsanlar birbirinin maddi yardımlarına ve paralarına değil,sevgilerine ve alakalarına muhtaçtılar…

 

 

Bizim mantığımızla hayatın mantığı asla birbirine uymuyordu…..
İnsanlar birbirinin maddi yardımlarına ve paralarına değil,sevgilerine ve alakalarına muhtaçtılar… Bu olmadıktan sonra,aile sahibi olmanın hakiki ismi, *birtakım yabancılar beslemek’ti…

Sabahattin Ali…

Emin olun ki okumayan çok şey kaybeder !


Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: ‘Sevginin sadece sözünü edenlerle,onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?’diye.
… ‘Bakın göstereyim’ demiş ermiş.
önce sevgiyi dilden gönlüne indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş ‘Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz’ diye bir de şart koymuş. ‘Peki’ demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine ‘
Şimdi…’ demiş ermiş. ‘Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. ‘ Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. ‘Buyurun’ deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.
‘İşte’ demiş ermiş.
‘Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz.
Şunu da unutmayın: Hayat pazarında Alan değil, Veren kazançlıdır her zaman…

Nerede Ve Hangi Kimlikte Doğacağımız Elimizde Değil Ama ”İnsan” Olmak Elimizde…

yALNIZ kENDİMLE uĞRAŞIYORUM,

öĞRETİ;
bENİM yAPTIĞIM bİLDİKLERİMİ sÖYLEMEK dEĞİL,
kENDİMİ öĞRENMEKTİR.. … bAŞKASINA dEĞİL,
kENDİME dERS vERİYORUM…
aMA,
bUNU bAŞKALARINA DA aNLATMAKLA
kÖTÜ bİR iŞ yAPMIYORUM..
yALNIZ kENDİMLE uĞRAŞIYORUM,
dELİLİK eDİYORSAM
bUNDAN zARAR gÖRECEK oLAN bENİM..
çÜNKÜ bU öYLE bİR dELİLİK kİ,
bENDE bAŞLAYIP, bENDE bİTİYOR,
bAŞKASINA hİÇ zARAR vERMİYOR….
Ahmet Peker / 19.06.2013
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Şayet Bir Gün Çaresiz Kalırsanız, Bir Kurtarıcı Beklemeyin.Kurtarıcı Kendiniz Olun…

DOST ÖĞÜDÜ


Düşünün ki önünüzde bir dolap var. Bu dolapta 4 bölüm var. Her bölümde kutular. Bu kutuların içinde sevginiz ve nefretiniz var.
En üst bölümdeki kutularda ‘en çok sevdiklerinizi’ saklıyorsunuz.
… İkinci bölümde “Seviyorum ama fazla da güvenmiyorum” dediklerinizi.
Üçüncü bölümde “herkes gibi biri benim için” dediklerinizi.
En altta da “nefret ediyorum veya kesinlikle güvenmiyorum” diye adlandırdıklarınız..
Asıl sorgu şimdi başlıyor. Siz hiç en üst bölüm’e koyduğunuz birisini, bir tek söz yüzünden, en alt bölümdeki kutulara kattınız mı?
Değerinden fazla değer verdiniz mi birine? Ya nefret ediyorum dediğiniz birini zaman ile sevdiniz mi? Siz hiç yanıldınız mı? Utandınız mı o bir zamanlar arkasından attığınız kişinin şuanda en yakın dostunuz olduğu için? Hiç itiraf ettiniz mi “seni hiç sevmezdim” diye?
Ya da hiç kızdınız mı “ne de çok güvenirdim sana” diye. İnsan hiç “bir söz” ile en sevdiğini en nefret ettiği kişilerin arasına katabilirimi? Doğru mu? Bir zamanlar göklere çıkarttığınızı yerin dibine atmak olur mu? Yakışır mı size? Oysaki bir zamanlar aranızdan su sızmazdı. Yeri gelir ekmeği bile paylaşırdınız, kaldı ki düşünceleriniz, duygularınız. Bu kadar çok şeyi paylaştığın birini tanımamazlıktan gelebilir misin?
Sizlere bir tavsiye.. Hiç bir zaman ilk gördüğünüz birini “sevmedim” diyerek, dolabınızdaki en alt bölümdeki kutulara atmayın. Zaman tanıyın, sabredin.. Gerekirse kutulara kaldırmayın, dolabın önünde bekletin. Zamanı geldiğinde o kişi zaten dolabında bir bölümü kendi seçecektir. Aynı şekilde, ilk gördüğünüz birine “sanki 10 yıldır tanıyorum” diyerek, en üst bölüm’e kaldırıp, yere göğe sığdırmayın. Arkadaşlık, dostluk ve en önemlisi sevgi zaman ister. Senin haberin olmadan o dolabında kendine yer bulacaktır. Yeter ki siz sabredin ve dolabınızı geniş tutun..
Dolabınızın en üst bölümündeki kutuları ASLA atmayın. Değerli bir hazine gibi saklayın. En alt kattakileri de her hafta çöp’e boşaltın. Göreceksiniz, gün gelecek dolabınız sadece “SEVDİKLERİNİZ” ile dolacaktır. İşte o zaman gerçek mutluluğu bulacaksınızdır. Bu dolap herkeste vardır.
O sizin sevginizi barındırdığınız KALBİNİZDİR.
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Yaz Geldi…Malum Düğün Dernek Zamanı…Ay En İyi Davet Benimki Mi Olsun Diyorsunuz? İşte Size Harika bir Seçenek Sunuyorum…

Bu iki pırıl pırıl gencimiz öyle güzel şeyler yaratıyorlar ki ; hayret edersiniz. Zevkle özeni, emekle bilgiyi birleştirip sizin için; en iyinin en iyisini hazırlıyorlar. Size tavsiyem organizasyonunuzu onlarla görüşmeden düzenlemeyin. Pişman olursunuz .Demedi Demeyin… Şirketlerine koydukları isim gibi yolları hep aydınlık ve açık olsun…

Merve Muratoglu
1985 İzmir doğumlu olan Merve, ortaokul ve lise eğitimini Özel Tevfik Fikret lisesinde tamamladı. 2003-2009 yılları arasında İstanbul Koç Üniversitesi Sosyoloji eğitimi aldı. 2010 yılında Turelsan Evcil Hayvan Ürünleri Şirketinde pazarlama bölümünde çalıştı ve aynı zamanda İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Pazarlama İletişimi yüksek lisansını tamamladı.

Eser Gabay 1987 İstanbul doğumlu olan Eser, ortaokul ve lise eğitimini TED İstanbul Kolejinde tamamladı. 2004-2009 seneleri arasinda İstanbul Koç Üniversitesinde Sosyoloji eğitimi aldı. 2009-2011 seneleri arasında Hedef Tanıtım ve Doğrudan Pazarlama adlı pazarlama ajansında müşteri ilişkileri yönetmenliği yaptı.

La Lumiere Events yolunda hersey, Merve’nin nışanlanıp Eserle kolkola vererek düğün hazırlıklarına başlamalarıyla ortaya çıktı. Bu yoğun ve stresli dönem içerisinde Merve ve Eser tüm detaylarla yakından ilgilenerek, zevk ve yaratıcılıklarını birleştirerek Merve için unutulmaz bir gece yarattılar.

Düğün sonrasında ise bu süreçte edindikleri tecrübe, zevk ve yaratıcılıklarını profesyonel seviyeye taşıma kararı alarak 2012 senesinde La Lumiere Events adlı şirketlerini kurdular.

La Lumiere Events bünyesinde düğünden nışana, ev davetinden baby showerlara ve hatta çocuk doğum günlerine kadar müşterilerinin güzel günlerini unutulmaz kılmaya devam ediyorlar.

(lalumiereevents.com/)