Gezi Parkı Güncesi/ 06.06.2013

68 ruhu ,diesel pantolonlu tabletli gençler tarafından parka taşınmış. Parkta tam bir uyum hakim.Her kesim ya da düşünceden insanlar barışçıl ve komünal bir şekilde yaşıyorlar.Sürekli olarak birileri yiyecek-içecek getiriyor,diğerleri önce özenle istifleyip sonra adil bir şekilde,ücretsiz dağıtıyor.Yiyeceklerin çoğunluğu evde yapılıp getiriliyor.Poğaça-kek-pilav hatta karnıyarık bile gördüm…
Kütüphane çok kalabalık. Bu kadar okuyan toplum olduğumuzu bilmiyordum. Kitapları ücretsiz alanlar çimlerin üzerine çökerek okumaya başlıyorlar. Söyleyişiler- atölyeler-sergiler…tabii ki hiç durmayan şarkı türkü ve halaylar var. Kimse kimsenin alanına girmiyor. Toplumda “hırt” diyebileceğimiz insanlar bile büyü yapılmış gibi inanılmaz uyum sağlamışlar.
Çadırda kalan gençler, parka gelen ziyaretçiler tarafından büyük bir hayranlıkla izleniyor. Onlar gayet mağrur ve umursamaz bir şekilde hayatlarına devam ediyor…belki de gece muhtemel saldırılara karşı güç topluyorlar. Şu gerçek ki : toplumda apolitik ,bilgisayar kuşağı olarak tanımlanan gençler, bütün politikacıları ve politikaları dize getirdi…Onlara önemli olanın siyaset değil yaşam hakkı olduğunu göstererek. Ne mutlu gencim diyene!..:)
Kaynak: ÇETİN kARAŞAHİN
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku / İlhami Algör

Arkadaşlar biliyorum bu çok eski bir kitap ama benim de okuyasım geldi… Nerden temin edebilirim bilen var mı?

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku by İlhami Algör

Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. Dünyanın bütün kızılderilileri yenilir, Spartaküs kaybeder, gün batarken sararır, kuşlar döner, Sadri Alışık denilen hergele, her filminde ağlardı. O ağladıkça ben de ağlardım. Nedenimi bilmez ağlardım. Ağladıkça Sadri’ye kıl kapar gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, Sadri’nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine

Ben dediğim şey, bir yığın ihtiyaç, azap ve korku idi.

En iyisi düşünmemekti. Kaçmaktı. Kendi içime kaçmak. Fakat bir içim var mıydı? Hatta ben var mıydım? Ben dediğim şey, bir yığın ihtiyaç, azap ve korku idi.

Ahmet Hamdi Tanpın

Şiir kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Yalnızlığa Giden Yolda Yanlış Adamların Ayak İzleri Vardır…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »