Afferim Oğlum!..

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: , . Leave a Comment »

Hayattaki En Güzel Şey; Tüm Kusurlarımızı Bilmesine Rağmen Sizin Hala Muhteşem Olduğunuzu Düşünen Birisinin Olmasıdır…

Burçlara Göre Aşkın Halleri

534231_163572480442313_1289867402_n[1]

Koç: Bir Koç’un kalbi sever aklı düşünür gözleri düşündüklerini anla tır ve dudakları bir öpücükle tüm o güzel düşüncelere hayat verir

Boğa: Sevdiği insandan haber alamayınca kafayı yer bir Boğa Aklına ne kadar kötü şey varsa bir bir gelir.

İkizler: Bir İkizlerin aşkı Mazeret kabul etmez! Özledim diyorsa “Geliyorum” dan başka bir şey söyleme.

Yengeç: .Bir Yengecin yanında geçip giden şeye zaman… denez.. En güzelinden Anı denir ve bir yengeçle yaşanan şeyler ömür boyu unutulmaz.

Aslan: Bir aslana “seni özledim” demek değil marifet… Marifet özlediğin bir Aslanın yanına gidip o özlemi bitirmek.

Başak: Bir Başağın kalbindeki boşluğu her insan dolduramaz öyle her istiyorum diyen bir başağın kalbinde yer almaz.

Terazi: Bir Terazi Kalbinin tüm kapılarını açmayı da bilir… olduğun yerin kıymetini bilmezsen kapının önüne koymayı da bilir.

Akrep: Bir Akrep’in dış görünüşü gizemli ve ulaşılmazdır. Bir Akrep’e yaklaşmak bu sebepten yürek ve özgüven ister.

Yay: Kalbine bir Yayın aşkı bulaşırsa başka bedenlerde başka kalp lerde o masum lekeyi çıkartamazsın..Yayın aşkı insanın kalbinin içine işler.

Oğlak: Tuhaf bir şeydir bir Oğlağı sevmek, İnsan onu sevdiği her an onu kaybetmekten korkar ,Ama bil; bir Oğlak kolay kolay kaybe dilmez.

Kova: Bir Kovanın kalbinde olmakla Cennette olamak aynı şey Bir Kovanın kalbinden atılmakla cehenneme gitmek aynı şey.

Balık:İnsanın kalbinde bir balık varken bir başkası onun yerini ala maz! Alsada ancak Benzer olur hiç bir zaman Balığın Aynısı olmaz.

Alıntı

Hadi Konuşsana Kızla Oğlum…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: , . Leave a Comment »

Bir Erkek Kuru Yemiş Tabağında İlk Önce; Kabak Çekirdeğini Yiyorsa- Sabırlı, Leblebileri Yiyorsa-Aceleci,Fıstıkları Yiyorsa-Tehlikelidir:)

Her şeyin yenisi, dostun ise eskisi makbüldür…

Kayınvalde’yle Tanışıcam… İyi Güzel De Ne Giyicem..

jenny-packham-soz-kiyafetleri_1[1]

Son zamanlarda ayrılık, ihanet, hırs, kin, intikam gibi konulara çok daldık madalyonun diğer yüzünü ihmal ettik. Unutmayalım ki bu hayatta, aşk,sevgi,evlilik, çocuk, mutluluk, huzur gibi duygular da var. Sanırım zihnimiz hayatı ikilemlerle anladığı için böyle şeyler oluyor. Gündüzü geceyle, yazı kışla anladığımız gibi, sadakati ihanetle, aşkı sevgisizlikle anlayabiliyoruz.Boşanan kadar evlenen, ayrılan kadar barışan olduğunu unutuyoruz.

Geçenlerde evlenecek bir arkadaşımla yolda karşılaşınca birden bu durum kafama dank etti. Ayşegül’e ”Ne yapıyorsun” dedim. ”Hiç ne olsun EVLENİYORUM,BEN EVLENİYORUM” diye bağırmaya başladı. Biz sokağın ortasında sevinçle beraber dönmeye başladık. Mert’i çok sevdiğini bildiğimden onun adına çok mutlu oldum.” Eeee Anette dedim, artık teraziyi mutluluktan yana çevirmenin zamanı gelmiş aha bu da işaretin” dedim kendi kendime…Böyle olunca aklıma evlenmek üzere olan arkadaşlarım geldi ve onların kayınvalde’yle tanışma hikayelerini paylaşmak istedim…

Simla üç senelik bir ilişkiden sonra Mustafa’yla evlilik kararı aldıklarında havalara uçmuş ve ailece tanışacakları gece ne giyeceğinin derdine düşmüştü. Tamam Mustafa’nın annesiyle daha önce tanışmışlardı ama bu resmi bir yemek olacaktı. Ve o çok güzel olmak istiyordu. Boğaz’da bir balık restoranında yemek yenmesi kararlaştırılmıştı. Simla saçlarını at kuyruğu yapmaya ve yüzüne hafif bir makyaj yapmaya karar vermişti ama ahhh o ne giyilecek derdi yok muydu onu öldürüyordu.

Önce annesiyle,sonra kardeşiyle,sonra arkadaşlarıyla, sonra annesinin arkadaşlarıyla alışverişe çıkmıştı ama bir türlü istediği kıyafeti bulamıyordu. O çok dekolte,o basit,o spor,o çok kadınsı,o çok renkli,o çok düz, bunun altında ayakkabı bulamam derken çıldırmak üzereydi. Nihayet aradığı elbiseyi taaaa ilk girdiği dükkanda bulunca sinirinden gülmeye başladı. A dedi bunca zaman aradığım şey zaten gözümün önündeymiş.Kıyafet alındı herkesin onayına sunuldu ve jürinin kabuluyla yemekte kıyafetin giyilmesine karar verildi.Ve o malum gün berberlere gidildi, bin bir özenle seçilmiş kıyafet giyildi, süslenildi, püslenildi ve aileler resmi olarak tanıştı. Ne diyelim onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine…

Ama Simla’nın o günlerce ne giyeceğim diye delirmesini herhalde hiç unutamayacağım. Aslında bu Simla’ya ögzü bir durum değil, hepimiz böyle özel günlerde, günün anlamını bir tarafa bırakıp giyimimize, saçımıza, başımıza odaklanmakta bir numarayız.Olayın ciddiyetinden kaçtığımızdan mıdır nedir bilemiyorum kıyafete bağlanmış gidiyoruz Belkide bu adamla hayat nasıl olur,aynı dünya görüşüne sahip miyiz, beni ileri götürür mü ,onu hep sever miyim,ona hep güvenir miyim, kayınvaldem beni hep el üstünde tutacak mı,onu saygıda nasıl kusur etmem gibi düşüncelere takılsak korkup olayı bozacağız. Yalan mı? Biz de ne yapıyoruz bari kıyafete takalım da gerisi gelir. Gerçekten bazen hayatta insanın gözünü kapatıp karar vermesi gerekiyor ,evlilikte bu kararların başında geliyor. ”Ya hırro ya merro” dedikleri, yani ”ne olacaksa olsun düsturu’…

Tabi ben bu kadar yazdım,yazdım ama sizin aklınızın nereye takıldığını biliyorum…Ya şu Simla ne giydiki acaba…Hadi Anette laf salatasını bırakta Simla’nın ne giydiğini anlatta bizim de fikrimiz olsun…Yaln mı arkadaşlar Yalan mı ?Peki tamam anlatıyorum…Kısa kollu siyah bir elbise ama hepten siyah değil, göğüs dekoltesinden aşağısı siyah, üstü beyaz ve işli. Taopuklu ayakkabı ve küçük bir çantaylada işi tamamladı Simla. Bana göre biraz fazla şık olmuştu ama sonuçta bu onun günü onun kararı. Öyle değil mi arkadaşlar…

Eee paylaşın bakalım siz böyle bir günde ne giyerdiniz…

Sağlıcakla,

Not kıyafetin resmi bu linkten alınmıştır http://www.dugunkiyafetleri.com/wp-content/uploads/2012/09/jenny-packham…

Bu Hayatta HerŞeyin Başı Denge…Denge…Denge…

Fotoğraf: Balance and peace -

Aşkta,sevgide, üzüntüde,acıda,mutlulukta her daim dengede olmayı bilmeli…Aşırı uçlar her zaman felaketi getirir….

SEvgiyle kalın…

Dengede kalın…

Anette

Çalakalem Laflarım... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

SU YERİNE ZEHİR İÇİYORUZ !…

: * SU YERİNE ZEHİR İÇİYORUZ !…

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi, ‘ ambalajlı su ‘larla ilgili hazırladığı raporunu yayımladı.

– 107 su markası standart dışı bulundu.

Kanserojen madde parametresine uymadığı belirlenen 83 markadan birinde, izin verilenin 100 kat üzerinde kanserojen maddeye rastlandı.

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi, ‘ambalajlı su’larla ilgili hazırladığı raporunu yayımladı. Rapora göre 107 su markası standart dışı bulundu.Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi tarafından hazırlanan ”Ambalajlı Su Raporu”na göre; 107 su markası, ulusal ya da uluslararası standartlardan bir veya birkaçına uygun değil.

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer, yaptığı yazılı açıklamada, ”Ambalajlı Su Raporu”nun hazırlıklarına bir yıl önce başladıklarını, önce tüm markaları analiz etmek için Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi ile görüşmeler yaptıklarını ancak analizler için yüklü bir maliyet çıktığını belirtti. İnternet taraması yaptıklarında firmaların önemli bir bölümünün kurumsal sitesinin olmadığını gördüklerini aktaran Özer, sitesi olanların çoğunun ise analiz verilerini sitelerinde paylaşmadığını, firmalardan ruhsatı haiz son analiz verilerini paylaşmasını istediklerini ancak birçoğunun verilerini paylaşmayı reddettiğini bildirdi.

”Ambalajlı Su Raporu”nun hazırlıklarını sürdürdükleri sırada bir televizyon programında, bazı marka sularda ciddi oranlarda kirlilik olduğunun dile getirildiğini anlatan Özer, bu önemli çalışmada sulardaki kimyasal ve radyoaktif kirliliğin değil, sadece biyolojik kirliliğin ele alındığına işaret etti.

-SAĞLIK BAKANLIĞI’NA SUÇLAMA

Bu yayın sonrasında Sağlık Bakanlığı’nın bazı markalarda kirlilik olduğu iddiasıyla sektörün yarıya yakınını teşhir ettiğini belirten Özer, bakanlığın daha sonra markaların numunelerinin yönetmeliğe uygun bulunduğu ve üretim izni verildiği yönündeki açıklamayla kendini tekzip ettiğini savundu.

Özer, bu süreçteki teşhirlerin yeterli bir çalışmanın sonucundan ziyade, kamuoyunu ve medyayı tatmine yönelik bir girişim olduğunu ileri sürerek, Sağlık Bakanlığı’nın süreci yönetemediğini savundu.

107 SU STANDART DIŞI Kemal Özer, ellerindeki mevcut verilere göre, su markalarının çoğunluğunun ulusal ya da uluslararası standartlara uymadığını ileri sürerek, rapora ilişkin şu bilgileri verdi:

”Tespit ettiğimiz bulgulara göre tam 107 su markası, bırakınız ideal değerleri ulusal ya da uluslararası standartlardan bir veya birkaçına bile uygun değildir.

İncelediğimiz su markalarında yaklaşık olarak 30 çeşit kimyasal kirleticiye rastlanmıştır.
‘Akrilamid’ konusunda, toplam 58 su markası Amerika Çevre Ajansı (EPA) standartlarına uygun çıkmazken,

bir tanesi ilgili parametrede Yönetmelik, Avrupa Birliği (AB) ve Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine de uymuyor.

Benzo(a)piren konusunda ise 2 su markası Yönetmelik ve Avrupa Birliği standartlarına uygun değilken biri EPA standartlarına da uymamaktadır.

Bir su markası TSE, Yönetmelik, AB ve EPA’nın ‘civa’ kriterlerine uygun değil. 8 su markasının ‘amonyum’ değerleri, TSE’nin değerlerinden bile yüksek.

İki su markasının ‘kadmiyum’ değerleri, hem Yönetmelik hem de Dünya Sağlık Örgütü’nün standartlarına uymazken, 6 su markası EPA’nın ‘nitrat’ sınırlarının çok üstünde.

Yine 2 su markası TS-266’nın ‘nitrat’ değerlerini aşmaktalar.” 100 KAT KANSEROJEN MADDE Özer, yaptıkları araştırmada 31 su markasının TSE ve Yönetmeliğin ”nitrit” sınırlarını aştığını belirtti.

Kanserojen ”epikloridin” parametresine bakıldığında 83 su markasının EPA’nın öngördüğü değerlere uygun olmadığını, bunlardan birinin izin verilen sınırın tam 100 katı değeriyle yönetmeliğe, AB ve Dünya Sağlık Örgütü’nün kriterlerine de uymadığını aktaran Özer,

”Tetrakloretan” ve ”trikloretan” maddeleri konusunda 16 su markasının da EPA’ya göre standart dışı olduğunu vurguladı.

Yine EPA’nın belirlediği su standartlarına uymayan 18 su markasının ”toplam trihalometanlar” parametresinde sınırların dışında olduğunu kaydeden Özer, ayrıca 18 su markasının Dünya Sağlık Örgütü’nün kanserojen ”vinil klorür” sınırlarını aştığını, bunlardan birinin söz konusu kategoride dünyadaki hiçbir standarda uygun olmadığını kaydetti.

Özer, 31 su markasının Sağlık Bakanlığı’na ait yönetmeliğin ”pestisitler” konusundaki hükümlerine aykırı olarak pazarlandığını belirterek, şu ifadeleri kullandı: ”Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar parametresinde bir su markası TSE, yönetmelik ve AB standartlarına uygun değildir.

Bir su markası TSE’nin ‘florür’, 10 su markası ‘klorür’, 8 su markası ‘sülfat’, 4 su markası ‘bakır’, 4 su markası ‘demir’, 10 su markası ‘mangan’ standardının dışındadır.

Bir su markası yönetmelik ve AB sınır değerlerine de uymamaktadır. Üstelik bu su markasında izin verilen sınırın 50 katı demir bulunmaktadır.

Genel olarak bakıldığında 59 su markası, Sağlık Bakanlığı ‘İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik’ hükümlerine uygun olmayıp, kimyasal terkipleri izin verilen sınırları aşmaktadır.

Buna rağmen Sağlık Bakanlığı bu suların pazarlanmasına göz yummaktadır. Ayrıca verilerine ulaşılabilen 60 su markası TS-266’ya, 8 su markası AB EC/98/83’e, 90 su markası EPA’ya ve 21 su markası ise Dünya Sağlık Örgütü içme suyu standartlarına uygun değildir.

Öte yandan incelediğimiz 3 su markası ise dünyadaki hiçbir standarda uymamaktadır.”

SON SÖZ : ÜLKEMİZDE TESADÜFEN YAŞIYORUZ …SUYU BOL OLAN BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ ama SUYU İÇEBİLMEK İÇİN SATIN ALMAK ZORUNDAYIZ !

DEVLET VATANDAŞLARINA TEMİZ SU VERMEKLE MÜKELLEFTİR !

 

*********************

* BUNLARDA İÇİLEBİLİR SU MARKALARI !…

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi’nin açıkladığı su raporunda 105 marka ve firma sınıfta kalırken, sınırı sadece 10 su markası geçebildi. Bu 10 marka içinde de ilk sırayı Buzdağı firması aldı.

ROTAHABER – Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi’nin hazırlıklarını yaklaşık 1 yıl sürdürdüğü ‘Ambalajlı Sular Raporu oldukça çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Raporda toplam 115 su markasından 105’i sınıfta kalırken, 10 firma ise tehlike sınırının üstünde kaldı.

Sağlık Bakanlığı’nca yapılan resmi analiz sonuçlarını göre Türkiye’de yüksek fiyatla satılan tanınmış markaların neredeyse tamamı kimyasal, biyolojik ve radyoaktif kirlilik açısından güvenle içilebilir olmaktan çok uzak. Toplam 105 firmanın tehlike sınırının altında kaldığı analiz sonucunda 10 firma da içilebilir sular arasına girdi.

Tehlike sınırını aşan ve suyu içilebilir firmalar arasında ilk sırayı Buzdağı firması alırken, 2. sırada Tekir, 3. sırada ise Kalabak marka sular yer aldı.

İŞTE SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN YAPTIĞI ANALİZ SONRASINDA TEHLİKE SINIRININ ÜSTÜNDE KALAN SUYU İÇİLEBİLİR MARKALAR

 

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi, ‘ ambalajlı su ‘larla ilgili hazırladığı raporunu yayımladı.

– 107 su markası standart dışı bulundu.

… Kanserojen madde parametresine uymadığı belirlenen 83 markadan birinde, izin verilenin 100 kat üzerinde kanserojen maddeye rastlandı.

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi, ‘ambalajlı su’larla ilgili hazırladığı raporunu yayımladı. Rapora göre 107 su markası standart dışı bulundu.Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi tarafından hazırlanan ”Ambalajlı Su Raporu”na göre; 107 su markası, ulusal ya da uluslararası standartlardan bir veya birkaçına uygun değil.

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer, yaptığı yazılı açıklamada, ”Ambalajlı Su Raporu”nun hazırlıklarına bir yıl önce başladıklarını, önce tüm markaları analiz etmek için Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi ile görüşmeler yaptıklarını ancak analizler için yüklü bir maliyet çıktığını belirtti. İnternet taraması yaptıklarında firmaların önemli bir bölümünün kurumsal sitesinin olmadığını gördüklerini aktaran Özer, sitesi olanların çoğunun ise analiz verilerini sitelerinde paylaşmadığını, firmalardan ruhsatı haiz son analiz verilerini paylaşmasını istediklerini ancak birçoğunun verilerini paylaşmayı reddettiğini bildirdi.

”Ambalajlı Su Raporu”nun hazırlıklarını sürdürdükleri sırada bir televizyon programında, bazı marka sularda ciddi oranlarda kirlilik olduğunun dile getirildiğini anlatan Özer, bu önemli çalışmada sulardaki kimyasal ve radyoaktif kirliliğin değil, sadece biyolojik kirliliğin ele alındığına işaret etti.

-SAĞLIK BAKANLIĞI’NA SUÇLAMA

Bu yayın sonrasında Sağlık Bakanlığı’nın bazı markalarda kirlilik olduğu iddiasıyla sektörün yarıya yakınını teşhir ettiğini belirten Özer, bakanlığın daha sonra markaların numunelerinin yönetmeliğe uygun bulunduğu ve üretim izni verildiği yönündeki açıklamayla kendini tekzip ettiğini savundu.

Özer, bu süreçteki teşhirlerin yeterli bir çalışmanın sonucundan ziyade, kamuoyunu ve medyayı tatmine yönelik bir girişim olduğunu ileri sürerek, Sağlık Bakanlığı’nın süreci yönetemediğini savundu.

107 SU STANDART DIŞI Kemal Özer, ellerindeki mevcut verilere göre, su markalarının çoğunluğunun ulusal ya da uluslararası standartlara uymadığını ileri sürerek, rapora ilişkin şu bilgileri verdi:

”Tespit ettiğimiz bulgulara göre tam 107 su markası, bırakınız ideal değerleri ulusal ya da uluslararası standartlardan bir veya birkaçına bile uygun değildir.

İncelediğimiz su markalarında yaklaşık olarak 30 çeşit kimyasal kirleticiye rastlanmıştır.
‘Akrilamid’ konusunda, toplam 58 su markası Amerika Çevre Ajansı (EPA) standartlarına uygun çıkmazken,

bir tanesi ilgili parametrede Yönetmelik, Avrupa Birliği (AB) ve Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine de uymuyor.

Benzo(a)piren konusunda ise 2 su markası Yönetmelik ve Avrupa Birliği standartlarına uygun değilken biri EPA standartlarına da uymamaktadır.

Bir su markası TSE, Yönetmelik, AB ve EPA’nın ‘civa’ kriterlerine uygun değil. 8 su markasının ‘amonyum’ değerleri, TSE’nin değerlerinden bile yüksek.

İki su markasının ‘kadmiyum’ değerleri, hem Yönetmelik hem de Dünya Sağlık Örgütü’nün standartlarına uymazken, 6 su markası EPA’nın ‘nitrat’ sınırlarının çok üstünde.

Yine 2 su markası TS-266’nın ‘nitrat’ değerlerini aşmaktalar.” 100 KAT KANSEROJEN MADDE Özer, yaptıkları araştırmada 31 su markasının TSE ve Yönetmeliğin ”nitrit” sınırlarını aştığını belirtti.

Kanserojen ”epikloridin” parametresine bakıldığında 83 su markasının EPA’nın öngördüğü değerlere uygun olmadığını, bunlardan birinin izin verilen sınırın tam 100 katı değeriyle yönetmeliğe, AB ve Dünya Sağlık Örgütü’nün kriterlerine de uymadığını aktaran Özer,

”Tetrakloretan” ve ”trikloretan” maddeleri konusunda 16 su markasının da EPA’ya göre standart dışı olduğunu vurguladı.

Yine EPA’nın belirlediği su standartlarına uymayan 18 su markasının ”toplam trihalometanlar” parametresinde sınırların dışında olduğunu kaydeden Özer, ayrıca 18 su markasının Dünya Sağlık Örgütü’nün kanserojen ”vinil klorür” sınırlarını aştığını, bunlardan birinin söz konusu kategoride dünyadaki hiçbir standarda uygun olmadığını kaydetti.

Özer, 31 su markasının Sağlık Bakanlığı’na ait yönetmeliğin ”pestisitler” konusundaki hükümlerine aykırı olarak pazarlandığını belirterek, şu ifadeleri kullandı: ”Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar parametresinde bir su markası TSE, yönetmelik ve AB standartlarına uygun değildir.

Bir su markası TSE’nin ‘florür’, 10 su markası ‘klorür’, 8 su markası ‘sülfat’, 4 su markası ‘bakır’, 4 su markası ‘demir’, 10 su markası ‘mangan’ standardının dışındadır.

Bir su markası yönetmelik ve AB sınır değerlerine de uymamaktadır. Üstelik bu su markasında izin verilen sınırın 50 katı demir bulunmaktadır.

Genel olarak bakıldığında 59 su markası, Sağlık Bakanlığı ‘İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik’ hükümlerine uygun olmayıp, kimyasal terkipleri izin verilen sınırları aşmaktadır.

Buna rağmen Sağlık Bakanlığı bu suların pazarlanmasına göz yummaktadır. Ayrıca verilerine ulaşılabilen 60 su markası TS-266’ya, 8 su markası AB EC/98/83’e, 90 su markası EPA’ya ve 21 su markası ise Dünya Sağlık Örgütü içme suyu standartlarına uygun değildir.

Öte yandan incelediğimiz 3 su markası ise dünyadaki hiçbir standarda uymamaktadır.”

SON SÖZ : ÜLKEMİZDE   TESADÜFEN YAŞIYORUZ …SUYU BOL OLAN BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ ama  SUYU İÇEBİLMEK İÇİN  SATIN ALMAK  ZORUNDAYIZ !

DEVLET VATANDAŞLARINA  TEMİZ  SU VERMEKLE MÜKELLEFTİR !

alıntı

*********************

* BUNLARDA İÇİLEBİLİR  SU MARKALARI !…

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi’nin açıkladığı su raporunda 105 marka ve firma sınıfta kalırken, sınırı sadece 10 su markası geçebildi. Bu 10 marka içinde de ilk sırayı Buzdağı firması aldı.

ROTAHABER – Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi’nin hazırlıklarını yaklaşık 1 yıl sürdürdüğü ‘Ambalajlı Sular Raporu oldukça çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Raporda toplam 115 su markasından 105’i sınıfta kalırken, 10 firma ise tehlike sınırının üstünde kaldı.

Sağlık Bakanlığı’nca yapılan resmi analiz sonuçlarını göre  Türkiye’de yüksek fiyatla satılan tanınmış markaların neredeyse tamamı kimyasal, biyolojik ve radyoaktif kirlilik açısından güvenle içilebilir olmaktan çok uzak. Toplam 105 firmanın tehlike sınırının altında kaldığı analiz sonucunda 10 firma da içilebilir sular arasına girdi.

Tehlike sınırını aşan ve suyu içilebilir firmalar arasında ilk sırayı Buzdağı firması alırken, 2. sırada Tekir, 3. sırada ise Kalabak marka sular yer aldı.

İŞTE SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN YAPTIĞI ANALİZ SONRASINDA TEHLİKE SINIRININ ÜSTÜNDE KALAN SUYU İÇİLEBİLİR MARKALAR

http://www.muhalifbakis.com/haber/guncel-haberler/bunlar-da-icilebilir-su-markalari-/929.htmlDevamını Gör

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

KAYBEDİLEN EŞYAYI BULAN AKILLI GÖZLÜK

<img alt="Fotoğraf: KAYBEDİLEN EŞYAYI BULAN AKILLI GÖZLÜK

Japon bilim adamları kaybedilen eşyayı bulmayı sorun olmaktan çıkartan akıllı bir gözlük üretti.

Gördüğü nesneyi tanıyan ve bilgisayar sistemiyle bu bilgiyi kullanıcısına aktaran akıllı gözlükle aranılan eşyayı bulmak için gözlüğü takıp etrafa bakmak yeterli olacak.

Sık sık eşyasını kaybedenler için bir kurtarıcı görevi gören gözlük, bulunduğu mekandaki tüm nesneleri algılayabiliyor.

Tokyo Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Prof. Tatsuya Harada, icadın sıradışı bir işlem yeteneğine sahip olduğunu vurguluyor.

Gözlük hafızasına kayıtlı olmasa bile bir nesneyi karşılaştırma yöntemiyle tanımlayabiliyor.

Sistemin duyarlılığı renklere bağlantılı ve bu nedenle değişen doğal ışık nesnelerin tanınabilirliğini olumlu ya da olumsuz anlamda etkileyebiliyor.

İcat üstündeki çalışmalar sürüyor. Şimdiki hedef akıllı gözlüğü doğrudan internetle bağdaştırmak.” src=”https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash4/c0.0.292.292/p403x403/429047_10151362132239169_1219732618_n.jpg&#8221; width=”239″ height=”198″ />

Japon bilim adamları kaybedilen eşyayı bulmayı sorun olmaktan çıkartan akıllı bir gözlük üretti.
Gördüğü nesneyi tanıyan ve bilgisayar sistemiyle bu bilgiyi kullanıcısına aktaran akıll…ı gözlükle aranılan eşyayı bulmak için gözlüğü takıp etrafa bakmak yeterli olacak.
Sık sık eşyasını kaybedenler için bir kurtarıcı görevi gören gözlük, bulunduğu mekandaki tüm nesneleri algılayabiliyor.
Tokyo Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Prof. Tatsuya Harada, icadın sıradışı bir işlem yeteneğine sahip olduğunu vurguluyor.
Gözlük hafızasına kayıtlı olmasa bile bir nesneyi karşılaştırma yöntemiyle tanımlayabiliyor.
Sistemin duyarlılığı renklere bağlantılı ve bu nedenle değişen doğal ışık nesnelerin tanınabilirliğini olumlu ya da olumsuz anlamda etkileyebiliyor.
İcat üstündeki çalışmalar sürüyor. Şimdiki hedef akıllı gözlüğü doğrudan internetle bağdaştırmak.
Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

3 kuşaktan, 3 başka hayattan 3 insan tanıdım bugün…

532474_10151182219933946_222180784_n[1]

bugün sokağa çıktım ve 3 kişiyle tanıştım

ilki, kerem 3.5 yaşında. tüm arabaları önlerindeki metal amblemlerden tanıyor, ama yanından geçtiği ağaçların birinin bile ne ağacını olduğunu bilmiyor…bugün benimle yaptığı kısa yürüyüşte çam ağacını öğrendi, yarın da parkta meşe ağacıyla tanışacak 🙂

diğeri mustafa, 32 yaşında, ağrı’lı inşaat işçisi, 10 kardeşi var. karşımdaki okulun inşaatında çalış…ıyormuş. yaşadığım binanın altındaki bakkal teyzenin dükkanında üçümüz birlikte kahve içerken başlık parasının, kadın cinayetlerinin neden bitmediğini/bitmeyeceğini anlattı bize.

sonuncusu, 75 yaşındaki aynur teyze; mustafa dükkandan giderken gördüm onu. sokakta burnunu çeke çeke, sessiz sessiz ağlayarak yürüyordu. yanına gidip mustafa’dan boşalan sandalyeye onu davet ettim. rahmetli olan annesini özlemiş. bakkal teyzenin ikram ettiği kahve eşliğinde bize, annesine olan özlemini, yalnızlık korkusunu anlattı.

3 kuşaktan, 3 başka hayattan 3 insan tanıdım bugün…

Buket Topakoğlu

Kader Deyip Geçme…Bak Ne Diyor Sırrın Sahibi; Biz Her İnsanın Kaderini Kendi Çabasına Bağlı Kıldık…

Bir kapı kaç kez çarpar ? Ne kadar sert kapattığına bakar.Bir günün içide ne kadar iyi var ? Ne kadar iyi yaşadığına bakar.

<img class="alignleft" alt="Fotoğraf: Bir kapı kaç kez çarpar ? Ne kadar sert kapattığına bakar.
Bir ekmekte kaç dilim var ? Ne kadar ince kestiğine bakar.
Bir günün içide ne kadar iyi var ? Ne kadar iyi yaşadığına bakar.
Bir dostun içinde ne kadar iyilik var ? Ne kadar verdiğine bakar.

~Shel Silverstein~” src=”https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/c0.0.700.334.63819691578/p843x403/734224_577044038975744_2000323991_n.jpg&#8221; width=”437″ height=”247″ />

Bir kapı kaç kez çarpar ? Ne kadar sert kapattığına bakar.
Bir ekmekte kaç dilim var ? Ne kadar ince kestiğine bakar.
Bir günün içide ne kadar iyi var ? Ne kadar iyi yaşadığına bakar.
Bir dostun içinde ne kadar iyilik var ? Ne kadar verdiğine bakar.

~Shel Silverstein

Her Şey Kötü Gittiğinde Ne Yapmalı? Tabi Ki Sevdiğimizden Bir Öpücük Almalı…

Fotoğraf: Snoopy can make any week a little better. :)