hakikat yaşamdır ve yaşam için kalıcılık söz konusu değildir. Yaşamın her an, her gün yeniden keşfedilmesi gerekir…

13 yaşındayken “dünya öğretmeni” seçilen Krishnamurti, hayatını …dünyayı dolaşarak, insanlarla, yaşama ve dünyaya dair konuşarak geçirdi. Kendisine mesihlik yakıştırılmış olmasına rağmen bunu hiçbir zaman kabul etmedi. Onun için, karşılaştığı herkes başlı başına bir “birey”di. Bu nedenle öğretmekten çok paylaşmayı ilke edindi. Yine de dünya üzerindeki milyonlarca kişi ondan çok şey öğrendi.

Gerçek şu ki hakikat yaşamdır ve yaşam için kalıcılık söz konusu değildir. Yaşamın her an, her gün yeniden keşfedilmesi gerekir, yaşamın ne olduğunu biliyorum diyemezsiniz. Yaşamın ne olduğunu biliyorum demek, yaşamıyorsunuz demektir. Yaşam keşfedilecek bir şeydir ve bulduğunuz şeyleri bir kenara itmez, kaybetmezseniz onu keşfedemezsiniz.

Düşünen, ‘bilmiyorum’ diyen, keşfeden, öğrenen, bir son aramayan, bir yere varma, bir şey olma motivasyonuyla düşünmeyen kişi yaşar ve bu yaşam, hakikattir.”

Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin…

Zamanınız kısıtlı, bu yüzden başkalarının hayatını yaşayarak onu harcamayın. Baş…kalarının düşüncelerinin sonuçlarıyla yaşama doğmasına takılıp kalmayın. Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin. Ve en önemlisi kalbinizin ve sezgilerinizin yolundan gidecek cesarete sahip olun. Kalbiniz ve sezgileriniz ne yapmak istediğinizi bilirler. Bunun dışındaki herşey ikinci planda.

Her şey görecelidir…

Birine Göre Adaletli Olan Şey, Diğerine Göre Haksızlıktır;
Birine Göre Güzel Olan, Diğerine Göre Çirkindir;
Birine Göre Bilgelik Olan, Diğerine Göre Çılgınlıktır.”
Ralph Waldo Emerson

İNSANLAR…

İnsanlar da ülkelere benziyor

Sınırları var, yüzölçümleri

Yasaları var

Bayrakları, ilkeleri

Kimi dağlık bir arazidir.

Kimi kıraç

Kimi bereketli

 Kimi dardır

Kimi engin gözalabildiğince

Kiminin sınırlarından sıkı pasaport denetimiyle girilebilir.

Elini kolunu sallayarak girersin kiminden içeri

Sonuçta ne küçümse insanları kızım

Ne de önemse gereğinden çok

Ama anlamaya çalış

Nedir ve ne kadar genişleyebilir yüzölçümleri

ATAOL BEHRAMOĞLU
Şiir kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Mahkûmun birisini hastaneye gönderiyorlar, böbreğini alıyorlar…

 

 

Mahkûmun birisini hastaneye gönderiyorlar, böbreğini alıyorlar…

Bir dahaki sefere safrakesesini çıkartıyorlar…

Bir daha gitti, bademciğini…

Son seferinde apandisitini aldıklarında, hapishaneye dönünce baş gardiyan kafasını hücreye uzatıp uyarıyor: “Anladım ulan, sen parça parça kaçıyorsun

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Eeee 2012 Burçlara göre bizi neler bekliyor? Bakmanın bir zamanı geldi di mi ?

10 – 18 ŞUBAT ARASI DOĞANLAR İÇİN 2012 :

Kova Dekan 3ler için 2012, bir çok olumlu ve başarı bazlı etkisi, Satürnün üçgen açısı sizin Dekan ile başlıyor. Bu olumlu geçiş, Ekim 2011 yılında başladı ve 2012 Kasım ayı başına kadar devam edecektir. Bu hedefleriniz üzerinde büyük bir sabır ve odak verir. Bu özellikle heyecan verici bir zaman değil ama sizi hayata daha ciddi ve disiplinli bir yaklaşım eğiliminde olmanız için eğitici bir geçiş. Kariyerinizde yavaş ama istikrarlı gelişmeler ve aynı zamanda mali durumunuzda sabırlı çalışmanız sonuçlarını görmeye başlayacaksınız, 2012 sizin için çok tatmin edici ve ödüllendirici olacaktır. Değer verdiğiniz şeyleri yenileyecek veya ekleyebileceksiniz. Evinizde bile daha fazla memnuniyet bulacaksınız. Gayrimenkul satın alabilir veya mantıklı bir satış yaparak uzun vadeli bir yatırım yapabilirsiniz. Otorite konumundaki insanlar da dahil olmak üzere başkaları tarafından da memnuniyeti, takdir ve saygı,size kalıcı ve önemli başarıları getirecek. Mayıs ortasından Haziran ortasına kare dekanınız üzerinde Jüpiter kare açıda. Bu egodur , başkaları ile şansınızı zorlamaya çalışmanız anlamına gelebilir. Ama çok daha olumlu ve uzun vadeli Saturn transiti,Jüpiterin aşırıklarını ufak tefek sorunlarla sağduyulu şekilde yoluna koyacak. Bu istikrar ve güvenliğinizin uzun vadeli hedeflerinize odaklanmanızı sağlayacak.

Bunun için:Evrenin Yol işaretleri- Hülya balıkavlayan’ın sayfasına girip kendi burcunuzu bulana kadar sayfayı aşağı kaydırmanız yeterli…

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kendisini mutlu hisseden kişilerin sezgilerine dayanarak yaptıkları tahminler, kendini üzgün hissedenlerinkine oranla çok daha doğru çıkıyor

SEZGİLER  İnsanlar 6 saniye içinde hiç tanımadığı birinin öğretme becerisi veya dışadönüklük gibi bir kişilik özelliği hakkında doğru tahminde bulunabiliyor.

Bazı proflar sezgiyi, farkında olmadan öğrendiğimiz şeyler olarak tanımlıyor ve bunun bazen faydalı bazen ise yanıltıcı olabileceğinden bahsediyor. Örneğin, işe alım sırasında mülakat yapan kişiler, adayın gelecekteki iş performansını, o kişinin test puanlarına veya görüşme sırasında tuttukları notlarına bakarak değil, genellikle edindikleri izlenimlerine dayanarak belirliyorlar. Ama yapılan araştırmalar, bu durumda kullanılan sezgilerin genellikle çok sağlıklı olmadığını gösteriyor.

SEZGİLERE GÜVENMEK

Peki tüm bu çalışmalar, insanların yabancı birileriyle karşılaştıklarında sezgilerine dayanmaları gerektiği anlamına mı geliyor? Aslında demek istenen bu değil çünkü ilk izlenimlere güvenerek karar vermek bazen çok ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Örneğin Amerika’da seri katil olarak bilinen Ted Bundy, dışarıdan bakıldığında son derece normal, çekici gözüken biriydi. Ancak kadın kurbanlarından ikisi onunla uzun süreli bir ilişki yaşamışlardı. Bu da demek oluyor ki fiziksel çekicilik veya karizma bazen “soğanın” daha altındaki katmanları gizleyebiliyor.

Yine bu konuda yapılan bir çalışmada, kendisini mutlu hisseden kişilerin sezgilerine dayanarak yaptıkları tahminler, kendini üzgün hissedenlerinkine oranla çok daha doğru çıkıyor. Bu durumun bir açıklaması, kendini üzgün hisseden kişiler, ilk verdikleri karara güvenmeyip, ikinci bir tahminde daha bulunuyorlar ve dolayısıyla yanılabiliyorlar. Ders: Kahırlanırken karar almayın

Yanılma payını göz önünde bulundurmaksızın, sezgilerine fazlaca güvenip hareket eden ve sonrasında da kaybeden kişilere en iyi örnek olarak kumar oynayanlar gösterilebilir. Kumar oynayanlar, herhangi bir mantığa dayanmayan, özünde tamamen şansa dayalı olan bir şeyi, sezgilerini kullanarak kontrol edebileceklerini düşünürler. Örneğin, zarla oynanan bir oyunda, zarı hızlı ve güçlü bir şekilde atarlarsa büyük bir sayı, yumuşak ve yavaş bir şekilde atarlarsa da küçük bir sayı geleceğine inanırlar. Tabi doğal olarak nasıl atarlarsa atsınlar, zar kendi bildiği şekilde dönüyor. Peki sonrasında yanıldığımızı fark etmemize rağmen, neden yine de sezgilerimizle hareket etmeye devam ediyoruz?

MANTIĞIM VE SEZGİLERİM Bir konuda karar almada çatışma yaşıyorsak, bilelim ki savaş sezgilerimle mantığım arasında veriliyor. Sezgilerim kişisel yaşantıdan ve duygulardan beslenir.

Avantajı, hızlı ve çabuk karar almama yaramasıdır. Tehlikeyi çabuk algılamama yarar. Yani, hayatta kalmamı sağlar.

Dezavantajı; verileri atlama olasılığım yüksektir. Mantığım ise çıkarımlara, verilerin analizine ve rasyonel karara dayanır. Yani karar alana kadar iş işten geçmiş olabilir. İdeali her ikisini de kullanabilmek. Olmadı, yazı tura atmak.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Seçeneğim olmasını, kapının aralık kalmasını seviyorum…

Şimdi tek istediğim nefes alabilmek, ötesinde yok gözüm.
Kaçmak da mümkün burada…n elbette ama benim istediğim kaçmak değil ki.
Ne varmayı arzuladığım bir öte diyar,
ne de bir yerlerde bıraktığım kayıp bir cennetim var.
Sadece çıkmak istiyorum.
Çıkmak da değil, çıkabilmek. Ben o ihtimali seviyorum.
Seçeneğim olmasını, kapının aralık kalmasını…
Durmuşum bir eşikte, ne bir adım geri, ne bir adım ileri, uzatmışım kafamı aralıktan dışarı, sırtımı dönmüşüm o cehennem sıcağına, mutlu mesut, çocuk çocuk soluklanıyorum serinlikten, ötesi gerisi ne gam.

Elif Şafak

Yaşınız gibi değil hissettiğiniz gibi yaşayın hayatı…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Sanırım asıl mesele şu: "Sen, tek başına kaldığın zaman nasıl bir insansın?"

Sanırım asıl mesele şu: “Sen, tek başına kaldığın zaman nasıl bir insansın?”

Evren, sana buna göre cevap veriyor.

 Bir insan, yalnız kaldığı zaman kendisine karşı her nasıl davranıyorsa, işte evren-hayat onun için o şekilde var oluyor.
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Seni görünce içim böyle bi…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Sizin için, hayatınızda ilk sırada olan nedir?

Sizin için, hayatınızda ilk sırada olan nedir?

 Kendim

Ailem

Çocuklarım

 İnançlarım

Ülkem

Ailem Ve çocuklarım

Sağlık Ve Şifa

İdaellerim

Para

Diğer

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »