

Hoşgörü insanlığın bir parçasıdır. Hepimizin hataları ve eksikleri var; gelin karşılıklı olarak birbirimizin hata ve eksiklerini bağışlayalım, çünkü, hoşgörü doğanın ilk yasasıdır”… ”Eğer Öfkeni aklınla yenemiyorsan, kendini insandan sayma”… Voltaire
Zihin Maymuna Benzer !
Kulaklarını çekip, dilini çıkar dışarı… Şimdi kulaklarını bırak, dil içeri… Minik maymun seni !! Kaç maymun var içinde… Kaçı zıplar, kaçı daldan dala hoplar, biri diğerini dürter, diğeri şakacıdır… Hiç durmaz onlar… Kulaklarını çekip, dilini çıkar dışarı…Şimdi kulaklarını bırak, dil içeri… Minik maymunlar olduk … Dil dışarıya çıkabilen tek kasımız. Dili dışarı çıkarmak yüzdeki mimikleri rahatlatırken, çenemizde konuşurken yüklenen enerjiyi veya çenemiz kilitlendiğinde oluşan duygusal kasılmayı dışarı salmamıza yarıyor. Aynı zamanda uyurken çenesini kilitleyip, dişlerini gıcırdatanlar için iyi bir çene egzersizi… Küçük yaşlarda dil gelişimi sorunlarında terapiler uygulanıyor. Çocuklar bu anlamda çok yararını görüyor bu egzersizin…
Kulakta insanın bağırsağı, kalbi, karaciğeri ile ilgili noktalar ve meridyenler bulunuyor. Kulağı çekmek, aynı zamanda hem bu organlara masaj uygularken, strese dayalı baş ağrılarını da geçiriyor. Ama bırakın tüm bu yararları biz sadece Maymun taklidi yapıyoruz aslında…. Birkaç dakika bu pozda kalınca gözlerimiz yaşarıyor, bu gözyaşları kendi halimize gülememekten olabilir ya da göz yaşıyla toksin atıyoruzdur, kimbilir… Çok eğleniyoruz. Dili ve kulakları bırakınca, bir enerji geliyor üstümüze…
Günlük kahve molalarımdan birindeyim. Yan masada 3 genç oturuyor. Onları duymamak elde değil. Birini çekiştiriyorlar. Normaldir diyorum, hatta gülümsüyorum. Kızlardan biri Hayatının ilk kazığını yediğini anlatıyor, hararetle… İyi tecrübe diyorum içimden… Biraz zaman geçiyor. Masalarına yeni biri katılıyor. Biraz önce hakkında konuştukları kişi bu, fakat masa da konuşulan herşey şimdi çok sevgi dolu… Komik geliyor. Nasıl birbirimizden besleniyoruz. Alıyor, veriyor, eksiltiyor, çoğaltıyor bazen başakalarının yaptıklarından yara alıyoruz… İnsanlar olarak ancak insanlarla tanımlı kılıyoruz kendimizi… Ayna gibi… Böyle öğrendiğimiz için belki de… Sevginin, mutluluğun, öfkenin karşısında hep bir insan yok mu hayatımızda? Gülümsememizin nedeni bizi mutlu eden biri…
En büyük korkumuz ise yanlız kalmak, kaybetmek sevdiklerimizi… Onay bekliyor başardıklarımız..” ne güzel, ellerine sağlık, harikasın… “ En unutamadığımız anın içinde bile bir insan gizli… Kızgın olduklarımız var bir de… Affedemediklerimiz, durup durup öfke yüklendiklerimiz… Bize kıyanlar var sonra, çelme takanlar hayatımıza… Böyle gidiyor liste… İnsanlar var hayatımızda… Beslendiğimiz, eksildiğimiz, çoğaldığımız beraber, hayatımıza giren, var olan veya çıkarttığımız… Hayat böyle geçiyor, yatay enerjilerle beslenerek… Alarak, vererek… \ Bir de dikey bir enerji var. Hep dolan, hiç eksilmeyen… Hep akan, hiç durmadan tamamlanan… Karşımda oturan biriyle sohbet içindeyiz, ben binbir duygunun içinde dönüp dururken, bir an eksildiğimi, bir an çoğaldığımı, başka bir an kızdığımı hissettiğim zaman artık içimden akan enerjiye dönüyor algım… Sonsuz kaynaktan akan o enerjiyle dolduğumu hissediyorum… Ne eksiğim, ne fazlayım… Tamamım. Tam`ım aslında… .
Hissettiğim tüm duyguların nedeni zihnimdeki yerinde duramayan, şakacı Maymunun eseri…
O aslında sadece oyun oynamak istiyor. Öfke, kızgınlık hep onun oyunda elde edemedikleri yüzünden… Şakacı bazen, bazen de vurdumduymaz oluyor… Bazen sevilmek için yapmadığını bırakmıyor. Sevilmediğinde hırçınlaşıyor. Elinden birşey alın, hemen saldırganlaşıyor… Sizi devamlı o daldan bu dala , geçmiş pişmanlıklarından, gelecek korkularına o taşıyor… . Ne zaman yatay enerjiye saplansam, algımı değiştiriyorum artık… Bizi besleyen, yaşatan, var eden , o güzel enerjinin akışını hissediyorum her nefesimde… Tam başın üstünden geçiyor o enerji… Kalbimde yuvalanıyor, tüm hücrelerimi doluyor.. Ve Maymunu özgür bırakıyorum…
Niye “adam gibi adam” ya da “kadın gibi kadın” bulamıyoruz? Hesap çok basit. “Adam gibi adam”ın kabaca tarifi, yakışıklı , zeki, üniversite mezunu, kültürlü, iş güç sahibi, dürüst, kibar, duyarlı ve elbette bekar olarak yapılabilir.
Ne olmasını bekliyorsun? Hayatın sana ne sunmasını bekliyorsun? Dün akşam hayalini kurduğun şeylerin, sabah olunca gerçekleşeceğini mi umuyorsun?Hayatını, gereksiz şeyler uğruna harcamayacaksın. Kalbinde yaşadığın her duyguyu aşk sanıp, peşinden çöllere düşmeyeceksin. Aşkın adını ağzına almadan önce, uzun uzun düşüneceksin. Yüreğinle yüzleşeceksin. Sevgiyi, tutkuyu, şehveti, alışkanlığı, çekimi, aşkı birbirinden ayırt edeceksin.
Hiç kimsenin ve hiçbir şeyin senden daha önemli olduğunu düşünmeyeceksin. Bedenine, ruhuna, aklına sahip çıkacaksın. Hak etmeyenin ardından yas tutup, bunu da aşka bağlayıp, aşkın şanını kirletmeyeceksin. Kendini tanıyacaksın, hem de çok iyi tanıyacaksın! Kimleri, neden ve niçin seçtiğini bileceksin.
İnsanız hepimiz, elbette zayıflıklarımız, düşkünlüklerimiz, saflıklarımız var ancak kendi huylarını, eksiklerini iyi tahlil edeceksin. Ardından gözyaşı döktüğünün adını doğru koyacaksın! Yıllar süren yaslar yaşayıp, unutamadığını iddia edeceğine, neden hayatına başlayamadığını çözeceksin. Korkularınla yüzleşeceksin.
Yattığın yerden, kurduğun hayale uygun bir beyaz atlı prens beklemeyeceksin. Aklın çalışacak, elin ekmek tutacak, kimseye boyun eğmeden yaşamanın lezzetini bileceksin. İster kocan olsun, ister oğlun, ister anan, ister baban, kimsenin sevgisiyle hükmünü birbirine karıştırmayacaksın. Ezilen, zavallı, akılsız olmak kazandırır gibi dursa da, sonunda mutlak kaybettirir; bunu unutmayacaksın!
Başkalarına değil, kendi gücüne inanacaksın. Birinin boynuna asılarak durursan, karşındakini yormakla kalmazsın, bir gün kendi kolların bile çekemez ağırlığını düşersin; kimseye dayanmayacaksın! Dünya da sensin, evren de! Kendini geliştireceksin. Büyüyeceksin, olgunlaşacaksın. Ruhunu da, aklını da bedenin gibi besleyeceksin. Önce sen büyük olacaksın, farkında olacaksın, sonra dünyanın zevklerinin, aşkın, hayatın tadını çıkaracaksın. Emanet hayatlara tutunup, ömrünü harcamayacaksın. Ne olmasını bekliyorsan, sen öyle oturdukça, olmayacak. Boşuna hayal kurmayacaksın

İnsan dışı ile karşılanır, içi ile uğurlanır.
Moğol Atasözü
Eğer bir çocuk sürekli eleştiriliyorsa,Kınama ve ayıplamayı öğrenir.Eğer bir çocuk kin ortamında büyüyorsa,Kavga etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanıyorsa,Sıkılıp utanmayı öğrenir.
…
Eğer bir çocuk devamlı utanç duygusuyla eğitiliyorsa,Kendini suçlamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk hoşgörü ile yetiştiriliyorsa,Sabırlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk desteklenip yüreklendiriliyorsa,Kendine güven duymayı öğrenir.
Eğer bir çocuk övülüyor ve beğeniliyorsa,Takdir etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülüyorsa,Adil olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görüyorsa,Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir..