Yaşamak güzel şey dogrusu…üstelik hava da güzelse

Yaşamak güzel şey dogrusu
üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
El…in ekmek tutmuşsa bir de
…Hele tertemizse gönlün
……Hele kar giybiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden kormuyorsan dünyada
Dostuna güveniyorsan
İyi günler bekliyorsan hele
İyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak çok güzel
Çok güzel şey doğrusu

 

mELİH cENDET aNDAY
Şiir kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

24 Şubat- 04 Mart Phi Phi ve Phuket adaları…

Phi Phi adasında tekne turu yapılır…

Tayland gezimizin son durağı ülkenin güneyindeki adalar… Chiang Mai’den uçakla Phuket adasına geçiyoruz . Phuket adasından da yaklaşık bir buçuk saatlik  feribot yolculuğuyla Phi Phi adasındayız. Ülkenin güney kıyılarının pek Tayland’la ilgisi yok. Her yer son derece turistik.Otellerin fiyat aralığı çok geniş,  odada fazla vakit geçirmem, temizlik de çok önemli değil derseniz 700 Baht’a  ( 100 Baht= 5Tl) kalabiliyorsunuz. Eli yüzü düzgün ve adanın simgesi olan bangalovlar’da kalmak için 2000 Baht’ı gözden çıkarmanız gerekiyor.

Phi Phi adasına gidince mutlaka yapmanız gereken iki şey var. Birincisi tekne turuna çıkmanız gerekiyor. Yarım günlük tekne turları olduğu gibi, tam günlük tekne turları da var. Tekne turunda göreceğiniz manzaralar soluk kesici. Denizin rengi mavi mi, yeşil mi bilemiyorsunuz. Hele o rengarenk balıklara inanamıyorsunuz… Denizden çıkardığınız mercan taşları ise büyüleyici… Her teknede palet ve snorkel var. Onlarla deniz de yapacağınız keşif unutulmaz olacaktır. Hele o coğrafi şekillere ne demeli… Denizin üstünde 200-300 metrelik dik kaya oluşumları var… Tekne turlarında ortalama beş mola veriliyor. Molalardan biri de ‘Maymun Adasında’… Adada her yer maymun kaynıyor. Maymunlar inanılmaz oyunbazlar. Tekneye çıkıp, ortada buldukları su şişelerinden bir güzel su içiyorlar. Meyve bulurlarsa meyveleri yiyorlar. Bir yandan maymunlardan korkuyorsunuz, ay üzerime gelir mi diye bir yandan da kare kare fotoğraflarını çekiyorsunuz… Üstelik arsızlar da… Şişeden suyu içince gitmesini bekliyorsunuz değil mi?  Hayır efendim gitmiyorlar… Bakalım daha ne var diye teknenin içinde araştırmaya devam ediyorlar… Ay vay diyerek, kaçışarak, gülüşerek adadan ayrılıyorsunuz… Ben bu eşsiz manzaralara doyamadığım için tekne turuna iki kere çıktım.

İkincisi ise adanın en meşhur kumsalı ‘Long Beach’e gitmek… Ada küçük olduğu için her yere yürüyerek gidilebilir. Zaten araba falan yok. Burada deniz taksileri var. Long Beach’e deniz taksisiyle gitmek 100 Baht. Ben adayı daha yakından tanımak istediğim için yürüyerek gittim. Kumsala varmak merkezden yaklaşık 20 dakika sürüyor. Fakat adada nem çok yüksek olduğu için üstüm başım terden sırılsıklam oldu… Ben yine de yürüyerek gidin derim. Alabildiğine uzanan beyaz kumlarla kaplı sahil, ve mercan taşlarıyla dolu o pırıl pırıl deniz anında yorgunluğunuzu unutturacaktır. Her yerde şezlonglar, güneş şemsiyeleri, kafeler olduğu için çok rahat ve konforlu bir gün geçirebilirsiniz. Ayrıca burada mutlaka ama mutlaka masaj yaptırın derim. Masaj yapılırken, dalgaların hışırtısını dinlemek ayrı bir keyif. Masajdan sonra da yeşil çay ikramları var. Bu keyifli günün ardından otele uçarak dönüyorsunuz…

Adada her türlü yiyeceği bulmak mümkün ama ben özellikle deniz ürünlerini tavsiye ederim. İnanılmaz ucuz ve inanılmaz lezzetli pişiriyorlar. Akşamları ise adanın klasiği olan ateş gösterilerini mutlaka seyretmelisiniz. Her akşam saat onda hemen hemen her lokanta ve barın kendine ait ateş gösterisi oluyor. Karanlığın içinde ateşle yapılan oyunlar soluk kesici…

Adada tembellik yapacağımı zannederken, yine kendimi her gün bir oraya bir buraya koştururken buluyorum. Dalış kursuna da gidip hevesimi aldıktan sonra ülkenin en büyük adası olan Phuket adasına feribotla geri dönüyoruz…

Phuket adası çok kalabalık. Tam sezonda olduğumuz için sahillerde boş şezlong bulmak bile mesele… Denize girmek için Patong Beach adanın en favori yerlerinden. Deniz sonrası yemeğinizi yiyip, alışveriş de yapabileceğiniz Patong Beach’de akşamları da Tay Boksu gösterisi izleyebilirsiniz.

Ama denize girmek için ben size Freedom Beach’i tavsiye ederim. Nispeten daha sakin olan bu plaja, 40 dakikalık bir tekne yolculuğuyla gitmek mümkün.

Phuket adasına gelmişim , tura katılmamışım olacak şey değil tabi… Phuket adasının en favori turu meşhur ‘James Bond’ adası turu… 1974 yılında James Bond filmlerinden biri burada çekiliyor ve adanın ismi o tarihten itibaren James Bond adası olarak kalıyor, yerliler bile adayı artık Bond adası olarak çağırıyorlar… Adadan dönüşte Andaman Denizin’de kanoyla gezmeniz de mümkün. Kanoyla mağaraların içine girip, kürek çekmek çok zevkli. Mağaralara girmek için başınızı eğmeniz gerekiyor… aman dikkat başınızı çarpmayın.

Ayrıca Phuket adasında ilginizi çekerse pirinç tarlalarına gidip pirincin nasıl yetiştirildiğini de  öğrenebilirsiniz… Ve tabi ki fil gösterilerine gidebilirsinz…

Fakat adada toplu taşıma olmadığı için her yere taksiyle veya tuk-tuk’la gitmek zorundasınız. Bu da Phuket adasında kalmanın maliyetini çok yükseğe çekiyor… En kısa mesafe 600 Baht’tan başlıyor…

Eeee bu gezinin artık bir yerde bitmesi gerekiyor… Phuket adasından önce Bangong’a arkasından İstanbul’a uçmak üzere yola çıkıyoruz… Havaalanından tropikal meyve sepetleri almayı unutmayın… Hem tadları güzel, hem fiyatları uygun hem de eşe dosta değişik bir hediye vermek için büyük bir fırsat.

Ben bir yere gittiğim zaman, gittiğim yerin toprağının beni kabul ettiğine inanırım ve beni kabul ettikleri için  oraya teşekkür ederim. Sizin huzurunuzda Tayland topraklarına teşekkür ediyorum. Bizleri çok güzel ağırladılar… Kısmet olurda yeni gezilere çıkarsam onları da sizlerle paylaşmak isterim…

Sağlıcakla,

Anette Inselberg

Çalakalem Gezilerim... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

2011 UNESCO Evliya Çelebi Yılı …

haber_resimleri/evliya_celebinin_400_dogum_yili__1552_510_310.jpgDünyaca ünlü gezgin ve anlatı ustası Evliya Çelebi‘nin doğumunun 400. yılı sebebiyle yıl boyunca çeşitli etkinliklerle anılacaktır. Memleketi Kütahya’da heykeli yapılmıştır.On bir ciltten oluşan seyahatnamesinden bir kaç ufak alıntı aşağıdadır.

Viyana’da Bîr Hastanın Ameliyatı

Viyana’da bir hastanın şakağına mermi girmişti. Doktor ve yardımcısı bu mermiyi çıkarmak için ameliyata başladılar. Ben de izin istedim ve sessizce onları izledim. Doktor öncelik­le hastanın alnının ortasından başlamak üzere baştaki deriyi iki tarafa doğru soydu. Ardından başının yan tarafından bir delik açtı. Sonra bir demir parçasıyla kafatasını kaktırarak a-yırdı. Kafatasının tam ortası keserin dişleri gibi birbirine geç­miş olduğu için tam ortadan ikiye bölündü. Ben hastaya da­ha yakından bakmak için yaklaştım, bu arada mendille ağzı­mı kapattım. Doktor bana niçin ağzını bu şekilde kapattın de­yince: “Belki hapşırırım ve hastaya zarar verebilirim.” deyin­ce doktor: “Sen doktor olmalıymışsın.” dedi. Ardından dok­tor kurşunu çıkardı, kurşunun yerini de bir süngerle temizle­di. Sonra da kemikleri eskisi gibi birleştirdi. Deriyi de kapattı. Ardından yüzlerce iri at karıncası getirdiler. Doktor karıncaları tek tek derinin bitiştiği yerlere yaklaştırıyordu. Karınca bu bi­tişen deriyi ısırır ısırmaz, doktor karıncayı belinden kesiyordu. Böylece deriyi baştan başa kapattılar. Birkaç hafta sonra adam iyileşti, karınca parçaları da kendiliğinden döküldü.

Erzurum’un Soğuğu

Halkın ağzında şöyle bir fıkra vardır: Bir dervişe “Nere­den geliyorsun?” demişler. O da “Kar rahmetinden geliyo­rum.” demiş. Bunun üzerine “O ne diyardır?” demişler. Der­viş “Soğuktan insana zulüm olan Erzurum’dur.” demiş. “Ora­da yaz olduğuna rast geldin mi?” demişler. Derviş “Vallahi 11 ay, 29 gün sakin oldum. Halk hep yaz gelecek dedi. Ben göremedim.” demiş. Bir diğer fıkra da şudur: Kedinin biri kara kışta bir dam­dan diğer dama sıçrarken havada donup kalmış. Sekiz ay sonra don çözülünce miyavlayarak yere düşmüş. Gerçekten de bir adamın eli yaş iken bir demir parçasına yapışsa derhâl donar. Elini demirden koparmak ihtimali ol­maz. Ancak bir miktar derisi yüzülerek demirden kurtulabilir.

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Güveçte kaşarlı mantar…

mantar guvec %281%29 Mantar Güveç

Malzemeler:

  • 1 paket mantar
  • 2 domates
  • 2 biber
  • 4 diş sarımsak
  • 1 çorba k.tereyağı
  • sıvıyağ
  • tuz,karabiber
  • kekik

Üzeri için:

  • Kaşar peyniri

Hazırlanışı:

Tereyağını tavaya alın. Üzerine sarımsağı ekleyerek biraz kavurun. Daha sonra üzerine doğranmış mantarları ve biberleri de ekleyin. Yeşil soğanları da ince doğrayarak ekleyin. Tuz ve kekik de eklendikten sonra güvece alın. Üzerine küp doğranmış domatesleri ekleyin. 180 derecede pişmeye bırakın. Ocaktan almaya yakın kaşar peyniri rendesi serperek
peynirler eriyene kadar bekletin.

Yemekte Ne Var ??? kategorisinde yayınlandı. 2 Comments »

Düşünceler bulutlar gibidir… Gelirler ve giderler…

Bazen gökyüzünde siyah bulutlar olur;gökyüzü bu siyah bulutlar yüzünden değişmez….Ve bazen beyaz bulutlarda olur ve gökyüzü bu beyaz bulutlar yüzünden de değişmez. Bulutlar gelirler ve giderler gökyüzü bhep aynıdır.

Sen gökyüzüsün ve düşüncelerde bulutlardır.Eğer düşüncelerinini izlersen, onların kalıcı olmadığını, gelip gittiklerini görürsün. Düşüncelerinle özdeş değilsin ve böylece tüm kaygı yok olur. Osho
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 3 Comments »

Bezelyeli enginar tarifi…

bezelyeli-enginar

6 orta boy enginar
2 küçük havuç
200 gram iç bezelye
Yarım çay bardağı zeytinyağı
2 kesme şeker
2 limon

Enginarın yapraklarını dipten kesin.Göbek kısmındaki tüyleri bıçakla temizleyin.Su dolu bir kabın içine alın ve limonla iyice ovun. Havucu başka bir kapta haşlayın.İnce doğranmış ve haşlanmış havucu,soğanı ve bezelyeleri enginarın ortasına yerleştirin.Kısa tencereye dizdiğiniz enginarların üzerine zeytinyağını ve yarım çay bardağı suyu dökün.Önce 5-6 dakika orta alevde sonra en kısık alevde 25 dakika pişirin.Ocaktan almadan 5-10 dakika önce kesme şekerleri koyun. 10 dakika dinlendirin.

Yemekte Ne Var ??? kategorisinde yayınlandı. 3 Comments »

kocamı arıyorum…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

her açıdan şifalanmak için şefkat mantrası ‘Green Tara’…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

hatayı işleyene hatasını, başka birini misal göstererek anlatınız

Hiç kimsenin hatasını yüzüne vurmayınız. O hatayı işleyene hatasını, başka birini misal göstererek anlatınız (H.z. Ali)

Çakralarımızı açalım…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Negatif enerjiyi vücuttan atalım…

NEGATİF ENERJİLERİ GİDERME YÖNTEMİ_?
Lehen içine ılık su koyunuz,, üzerine az tuz… serpinz ayaklarınızı içnde en az 10 dakika bekletinz ve bu süre içerisinde şunları deyinz vücudumda biriken tüm negaitf enerjileri ayaklarımdan suya gönderiyorum,, bunu tekrarlayınz ve negatif enerjilerin gittiğini hissedin,, Eminim çok olumlu sonuçlar alıcak üzerinzde biriken negatif ağırlıktan kurtulmuş yorgunluklarınzdan arınmış kendinizi çok hafif ve rahat huzurlu hissediceksinzz
Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. 2 Comments »

Tek gün var o da bugün…

GÖNLÜM dünleri aranıp, FERYAT etme.
Zevk almak için YARINLAR icat etme.
DÜNLER düş olup gitti, YARINLAR ise hayal.
Cahilce,şu GERÇEK GÜNÜ berbat etme

Ömer HAYYAM

çin böreği…

Açıklama:

1 pırasa,1 havuç, ufak bir kereviz, 350 gr soya filizi, 1 küçük sarımsak,

 2 çorba kaşığı susam yağı (yoksa zeytinyağ) 100gr kıyma, 2 çorba

kaşığı soya sosu, bir tatlı kaşığı baharat karışımı, tuz,

2yufka, kızartma yağı,

Sebzeleri yıkayıp ayıklayıp ince ince doğrayın.

Sarımsağı kıyın, soya filizlerini koyun. Kızartma yağını wok tenceresine yoksa bir tavaya koyup önce kıymayı sonra sebze ve sarımsakları çevirerek 4 dakika pişirin.

 Soya sosu, baharat karışımını, tuz ve karabiberi pişmekte olan karışıma koyun. Yufkaları 8 e bölün, malzemeyi içine koyarak kalın bir sigara böreği gibi sarın.

Kızgın yağda kızartın. Fazla yağını alması için börekleri peçetenin üzerine alın. İsteğe göre tatlı-ekşi sos ya da ketçap ile sofraya getirin.

Yemekte Ne Var ??? kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Ne tür müzik seversin…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. 3 Comments »

14-24 Şubat, Chiang Mai…

Chiang Mai’de kursa gidilir…

Yolculuğumuzun üçüncü durağı Chiang Mai… Pattaya’dan bir saatlik kara yoluyla Bangong’a dönüyoruz. Arkasından da bir saatlik uçuşla Chiang Mai’ye varıyoruz. Bangong’dan hemen hemen her saat başı bütün turistik bölgelere uçak bulmak mümkün. Kalacağınız otelleri de havaalanında ayarlayabiliyorsunuz. Chiang Mai bölgesinde oteller yaklaşık 800 baht civarı…( 100 baht= 5Tl)

Kuzeyin başkenti olarak bilinen Chiang Mai tam bir öğrenci şehri. Burada Tay dansı, yemekleri ve masajıyla ilgili kurslar bolca mevcut. Tabi ki en çok ilgi tay masajı kursuna. Avrupa’dan gelen birçok turist burada altı ay kadar kalıp masaj yapmasını öğreniyorlar. Sonrada , ülkelerinde meslek olarak bu işi yapmaya başlıyorlar. Doğunun felsefesini öğrenmek isteyenler, meditasyon ve savaş sanatlarına da ilgi duyanlar için de bir saat mesafedeki Chong Mong manastırını tavsiye ederim.

Chiang Mai şehrinde gidilmesi gereken üç tane büyük tapınak var… Akşamları bu tapınaklarda müzik ve dans gösterileri oluyor. Tapınaklarda ve yollarda turuncu kıyafetli rahipler görmek ilk başta ilginizi çekse de sonra onları görmeye alışıyorsunuz. Buraları dolaştıktan sonra haydi alışveriş zamanı diyorsanız Wua Lai sokağındaki pazarı tavsiye ederim. Pazar  en az 3 km uzunluğunda. Ayrıca sonuna kadar gidip ara bir yoldan caddeye çıkma şansınız yok. Mecbur aynı yolu tekrar yürümek zorundasınız. Bu bana yetmedi diyorsanız her akşam yediden sonra kurulan gece pazarına gitmelisiniz. Her iki pazar da inanılmaz kalabalık oluyor… Yetti gari yemek yemek istiyorum ,hem de bildiğim bir yemek istiyorum diyorsanız işte tam yerindesiniz…Chiang Mai’de her damak tadına hitap eden lokantalar, kafeler, fast food lokantaları var…

Her gittiğiniz lokantada, otelde, alışveriş yapacağınız tezgah önünde, ya da bineceğiniz tuk tuk da sizi ‘sodikha’ diyerek selamlıyorlar. Sodikha hoş geldiniz demek. Ayrıca bunu söylerken ellerini çene altında kavuşturup hafifçe eğiliyorlar. Yüzlerinde her daim bir gülümseme oluyor. Genelde herkes birkaç kelime İngilizce bildiği için anlaşmak çok kolay . Genel bir sükunet ve gülümseme ruhlarına yerleşmiş gibi…

Chiang Mai’de etrafı gezmek için bir sürü tur var. Bu turlardan özellikle üç tanesine gitmenizi öneririm. Birincisi kabile turu… Beş tane kabile geziyorsunuz… Bu kabilelerden özellikle      ‘ Uzun Boyunlu Kadınların ‘ yaşadığı kabile görülmeye değer… Beş yaşından itibaren kızların boynuna altın renkli bir halka takıyorlar. Ve yıllar bazında  bu halkalar  birer birer arttırılıyor. Sabahtan akşama bu halkalarla dolaşıyor kızlar… Sonuçta omuzları çöktüğü için, boyunları uzamış gözüküyor… 9-10 halkalı bir boyunluğu elime aldım yaklaşık iki kilo ağırlığındaydı… Bütün gün böyle bir yükle dolaşmak gözüme çok zor gözüktü… Kabile kızlarına halkalarını gösterip ‘ağır mı ? zor mu ?’  diye sorduğumda gülüşüp hayır diye cevap verdiler… Bir de bu halkaları boyunlarına nasıl takıp çıkardıklarını kimse bilmiyormuş… Bu büyük bir sırmış… Kabile inanışına göre bu boyunluklar onlara iyi şans getiriyormuş. Ayrıca kulaklarına da uzun halkalı küpeler takıyorlar. Küpeler ne kadar kulak memelerini uzatırsa o kadar uzun ömürlü olacaklarına inanıyorlar.

Diğer kabileleri de keyifle gezdik… Tahta evlerinde yaşayıp, fasulye ayıklayan bir çiftle işaret diliyle anlaştım… Çok güler yüzlü ve misafirperverdiler… Bana hemen Hindistan cevizi suyu ikram ettiler… Kabile’nin geçim kaynağı tamamen turizme dayalı olduğu için, bilezik, şapka ve  kolye yapan köylü kadınlar arkadaşlarımızdan birini esir aldı… Ve arkadaşımız  200 bahtlık bir alışveriş sonucu tekrar özgürlüğünü kazandı J

İkinci turumuz ise yörenin en kutsal tapınağına. Tapınağın adı Wat Phra That Doi Suthep… Bu tapınakla ilgili bir de küçük efsane var… 14 .yüzyılda kutsal beyaz bir fil tapınağın nereye kurulacağını arar… Ve sonunda bulduğu zaman üç kere hortumunu öttürür ve Buda’ya saygısından diz çöker… Tapınağın yapımına derhal başlanır… Bu tapınağa çıkmak için tam 300 basamak çıkmanız gerekiyor… Çıkarken en büyük eğlenceniz bu basamakları saymak olabilir… Ayrıca merdivenlerin sağına soluna kurulmuş tezgahlar ve yerel kıyafetlerdeki küçük çocuklar da sizi oyalayıp bu tırmanışı kolaylaştıracaktır… Tapınağın bahçesinde Tay dansları yapan kızları izleyebilirsiniz… Ayrıca  beyaz  fil heykelinin olduğu ayrı bir bölümü de gezme şansınız var…

Üçüncü ve son turumuza ise ‘Golden Tringle’ adı veriliyor. Burma, Laos ve Tayland sınırının kesiştiği üçgen alanı geziyorsunuz… Bu üçgen alanda tekne turu yapabiliyorsunuz. Laos’un ilk kilometresini gezebiliyorsunuz. Burma’ya da uzaktan bakabiliyorsunuz. Dönüş yolunda  muhteşem bir yapı olan Beyaz Manastırı gezip, sıcak su kaplıcalarında ayaklarınızı dinlendirebilirsiniz. Kaplıcalarda yaşlı teyzeler sizi sarıp, 50 bahta yumurta kaynattırabilirler… Aman hazırlı olun… 5 dakikada yumurtalarınız kaynak suyunda pişirilip size teslim ediliyor…

Bu güzel Chiang Mai anılarından sonra yolcu yolunda gerek diyerek dördüncü ve son durağımıza doğru yola çıkıyoruz…

Sağlıcakla,

Anette Inselberg

Çalakalem Gezilerim... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »