Kendi olarak, sana gelen… Sana gereksinimi olmadan, seni isteyen.. Sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen.. Kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan.O, işte…
Oruç Aruoba
Kimin hayatini yasiyorsun sen? Kendininkini mi? Oyle mi? Hep mi? Dursan baksan simdi ne kadar kendin kaldin bu hayatta? Kendinde ne kadar sen varsin? Dursan baksan simdi, kendini ikna ede ede ne kadar yol gittin kendinden? “Olmasi gereken bu” diye, “Hayatin zaten pek fazla numarasi yok” diye? “Zaten daha ne olacakti?” diye… “Burasi iyi, guvenli” diye diye diye diye…
Ne kadar yol gittin kendinden kendine hikayeler anlata anlata? Dusunsene, o hikâyelerle ne kadar cok zaman oyalandin aslinda baskasinin olan hayatlarda?
Oysa bir gun…
Kendine geri yuruyeceksin. Bu yuzden dikkat et de fazla uzaklara gidip geri donus yolunu kaybetmeyesin.
Dikkat et. Bir gun geri donus yolu icin kendine kucuk, beyaz cakil taslari birak mumkunse. Cunku sonra donup geriye baktiginda kendine geri giden yolu hic bulamayabilirsin. Yerini yonunu sasirip, ormanda cokup kalmis bir cocuk gibi etrafinda cogalan seslerden korkabilirsin.
Bir gun, soyluyorum sana, buyuk bir sarsintiyla kendini bir vitrin caminda goreceksin. Insanlar gelip gececek arkandan, hayat arkada akmaya devam edecek. Sen donakalacaksin.
Elinde cantan olacak belki, cantana sasiracaksin. Uzerindeki paltoyu kim yapistirdi sana, bu atkiyi kim sardi boynuna? Bu yuze bu cizgileri hangi kayip zamanlar cizdi? Sen orada miydin o zaman?
“Butun onlar oldu mu?” diye sasip oylece vitrin caminda eskidenki bir halini goreceksin. Kendini ne kadar ozlemis oldugunu dusunup oylece, arkadan insanlar akarken, yollar gecerken arkandan, icinde cekirdegin burularak, bir gun, soyluyorum sana, kendine geri donmekten baska bir caren kalmadigini goreceksin.
“Bedeli neyse ne!” diyeceksin, “Kim uzulurse uzulsun!” diyeceksin “Olacaksa olsun butun ayiplar”. Insan ancak yeniden canlaninca anlar ne kadar cansizlastigini. Yeniden kipirdamaya baslayinca damarin anlarsin o ana kadar kendini uyuttugunu. Yasamaktan baska ne varsa onlari yapiyor oldugunu.
Iste tam o zaman onunde derin, dibi gorunmeyen bir ucurum acilacak. Sen eger o yardan asagi atlamazsan en derin karanliklardan daha karasina gomulecek gibi hissedeceksin kendini.
Artik bu hayat, bu baskasinin olan, yakani pacani biraksin, o ucurumun dibinde en beter cehennem olsa da atlayayim isteyeceksin. Iste boylece, tuhaf bir yanilsamayla, kendinden binlerce hayat mili uzaklasmis olsan da, tuhaftir hakikaten bu yanilsama, bir anda kendine geri doneceksin. Kalbin yeniden sana ait olacak o zaman, ellerin sana geri gelecek ve bu canta, bu palto senin uzerindeki bir saka gibi duracak.
Hic korkma, oldu mu? Cunku hayat, kendini hayattan geri alanin onunde egilir sadece. Gerisi sadece oduldur. Ancak kendi kendine kavusan insan geceleri kopeklerin saldirisina ugramadan uyur.
Yataklarin altindan canavarlar gider bir anda, evler ferahlar, sokaklar kivrila kivrila gidiklar yeryuzunu. Yataklarin altindan canavarlar temizlenir, bir kere daha soyleyeyim.
Sana ne diyecegim biliyor musun? Anladim ben butun o masallarda neden canavarlari olduren bir garibana verdiklerini prensesleri. Cunku ancak korkulari oldurenler hak ediyor o guzel kizlari, kraliyet sofralarini, o sonsuz solenleri. Ancak canavarlari oldurenler ispatliyor insanlara yeniden, korkularin yenilebilecegini.
Onlar iste, insanligin aradiginda bulacagi geri donus yollarindaki, beyaz, parlak, kucuk cakil taslari gibi duruyorlar. Her gun aslinda onlar ve her gece, sana, bana, digerlerine herkesin kendine ait olabilecegini, herkesin sadece kendine ait oldugunu soyluyorlar. Ah! Ne guzel oluyor o zaman. Ne guzel oluyor uyandigin ilk sabah…
(Ece Temelkuran – 2006)
Yemeğin Tarifi
Margarini eritin, zar şeklinde doğradığınız soğan, kıyma, havuç, mantar, karabiber, tuz, salça ve 1 bardak su koyun. Hazırladığınız bu harcı 15 dakika pişirin.
Yağlanmış fırın kabına lazanyaları yan yana dizin. Üstüne beşamel sosu dökün. İkinci sıraya kıymalı harcı yayın, üçüncü sıraya beşamel sosu dökün. Dördüncü sıraya tekrar kıymalı harcı, beşinci sıraya yeni beşamel sosu koyun. Altıncı sıraya harcı, yedinci sıraya da kalan sosu dökün. 175 derecelik fırında 25 dakika pişirin. 10 dakika bekletip servis yapın.
SOSUN TARİFİ
Unu, pembeleşene kadar tereyağında kavurun. Süt ve tuz koyup karıştırarak muhallebi kıvamında pişirin. Kaşar peynirini de ekledikten sonra tencereyi ocaktan indirin
Başka birisine kendime yetemediğim için bağlanıyorsam, karşımdaki kadın ya da erkek benim için bir cankurtaran olabilir belki ama aramızdaki bağ sevgi bağı olamaz. Çelişik gibi görünse de yalnız kalabilme yeteneği sevebilme yeteneğinin tek koşuludur.”
Sevme Sanatı / Erich Fromm
Hakan Onum’a teşekkürlerimle… Yolunuzu mutlaka buradan geçirin…http://www.vadiruhu.com
“İnsan kendisini kutsal ve sağlam bir sevgiyle sevmeyi öğrenmeli. İnsan kendisine tahammül etmeyi öğrenmeli.” Nietzche
Gönlüme Karadeniz’i dolaşmak düşünce önce Rize ve yaylalarını gezdim arkasından sıra Artvin’e geldi. Artvin’e en kolay ulaşım önce Trabzon’a uçmak arkasından da kara yoluyla devam etmek. Artvin’e giderken ilk durağınız Cehennem Deresi Kanyonu olabilir. Cehennem Deresi Kanyo’nuna tırmanmak en fazla 15-20 dakikayı alsa da ilk günün hamlığından hemen bacaklar tutuluyor. Ama işin iyi yanı sonraki günlere de hazırlık oluyor.
Genc bir cift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine tasinmislar. Sabah kahvalti ya…parlarken, komsu da camasirlari asiyormus. Kadin kocasina ‘ Bak, camasirlari yeterince temiz degil, camasir yikamayi bilmiyor, belki de dogru sabunu kullanmiyor.’ demis. Kocasi ona bakmis, hicbir sey soylememis, kahvaltisina devam etmis.
Kadin, komsusunun camasir astigini gordugu her sabah ayni yorumu yapmaya devam etmis.
Bir ay kadar sonra, bir sabah, komsusunun camasirlarinin tertemiz oldugunu goren kadin cok sasirmis ‘Bak’ demis kocasina ‘ Camasir yikamayi ogrendi sonunda, merak ediyorum, kim ogretti acaba ?’
‘Ben bu sabah biraz erken kalkip penceremizi sildim’ diye cevap vermis kocasi.
Hayatta da boyle degil midir ?
Baskalarini izlerken gorduklerimiz, baktigimiz pencerenin ne kadar temiz olduguna baglidir. Birini elestirmeden ve hemen yargilamadan once zihin durumumuza bakmak ve ‘iyi’ olani gormeye hazir olup olmadigimizi farketmek guzel bir fikir olabilir …
Pencerelerimizi temiz tutabilmek dileğiyle.