Erkek Dediğin, Seni Elinin Tersiyle değil Avucunun İçiyle Kavrayacak.

imagesCQTCGKHN

 

Erkek Dediğin,
Seni Elinin Tersiyle değil Avucunun İçiyle Kavrayacak.
Bileceksin Ki Emin Ellerdeyim,
Başkası Tutamaz Elimi Böyle.
Rahat Olacaksın Yanında,
Çok Konuşmayacak, Beynini Didiklemeyecek.
İnce Olacak; Seni Senin Kadar Düşünecek.

Erkek Dediğin, Sen Onu Merak Ettiğinde
Kendisine Hesap Soruluyor Havalarına Girmeyecek.
Senin İnceliğine Karşı Umursamaz Sözler Sarf Etmeyecek.

Erkek Dediğin, Kadının Sinirini Bozmayacak,
Cinlerini Tepesine Çıkarmayacak, Sanki Sen Onun İçin Varmışsın
Her Ne Zaman İstese Emrine Amadeymişsin, O Ne Yaparsa Yapsın
Her İstediğinde Yanında Elinin Altında Olacakmışsın Tiplerine Girmeyecek.

Erkek Dediğin, Sen Ona Sevgini Hissettirdiğinde,
Sen Ona Kayıtsız Şartsız Asıkmışsın Gibi Havalara Girmeyecek.

Erkek Dediğin, İlgi Gördüğünde İlgiyle,
Sevgi Gördüğünde Sevgiyle Karşılık Verecek.Kaynakwh:

Erkek Dediğin, Sen Onun İçin Kendine Baktığında,
Sırf Ona Daha Güzel Görünmek İçin Giyinip Kuşandığında
Hiçbir Şey Olmamış Gibi Davranmayacak.

Erkek Dediğin, Ruhunu Okşamasını Bilecek.
Romantik Olacak Kimi Gün Habersizce Kucağında
Çiçeklerle Çıkıp Gelecek.
Özel Günleri Unutmayı Marifet Sanmayacak.

Erkek Dediğin, Kayıtsız Olmayacak Senin Bütün Zarafetine Karşı.
Gerçekten Seven Bir Kadın Sevgi Ve İlgi Bekler,
Erkeğine Verdiği Aşkın Karşılığında Küçük Bir Tatlı Söz,
Kısa Bir Mesaj, Bir Çağrı Bile Onu Mutlu Edebilir.

Erkek Dediğin, Bütün Bunları Cebinden Para Harcıyormuş Gibi
Cimrilikle Yapmayacak.

Erkek Dediğin, Ben Aranmayı, Çok Aramayı Sevmem Demeyecek.

Erkek Dediğin, Her Şey Kendi İstediği Gibi Olsun İstemeyecek.
Sadece Kendi Caninin İstemesine Bağlamayacak Her Şeyi.

Erkek Dediğinin, Hissettiğiyle Yaptığı Şey Arasında Uçurum Olmayacak.

Erkek Dediğin, Cesur Olacak Cesur.
Seni Seviyorum Derken Korkmayacak,
Başka Şeylerin Arkasına Gizlenmeyecek.
Seviyorum Deyip Bir Sonraki Perdede Kaçmayacak,
Özlüyorum Diyorsa Gelecek, Kaybetmek İstemiyorum Diyorsa Kaybetmeyecek.

Erkek Dediğin, Aşkına Sahip Çıkacak.
Korkak Olmaz Erkek Dediğin.

Erkek Dediğin, İyi Sevişecek. Koyun Gibi Yatmayacak,
Bir An Önce Su İs Bitse Demeyecek.
Aşksız Yatmayacak Yatağa Ve
Sen Bunu Bileceksin.
Bir Baba Şefkatiyle Seni Alnından Öptüğünde Bileceksin Ki
Sevgisi Geçici Ve Zayıf Değildir.

Erkek Dediğin, Ve Sevgiyle Öptüğünde
Dudaklarından Bileceksin Ki Opusun Tek Sebebi Şehvet Değildir.

Erkek Dediğin, Aldatmayacak. Aldatmak Basitliktir.
Seviyorum Diyorsa Aldatmaz Erkek Dediğin.

Aldatıyorsa Sevmiyor Demektir.

Erkek Dediğin, Zeki Olacak. Kadının Küçük Yalanlara,
Bahanelere İnanmayacağını, Kendisini Kendi Gibi Tanıdığını Bilecek.
Kadının Zekasını Küçümsemeyecek Kadar Zeki Olacak.Kaynakwh:
Zeki Olacak, Seni Bir Hamur Gibi Karmasını Bilecek, O Hamura Kendisini Katmasınıda.

Erkek Dediğin, Değerlerini Bir Anlık Hevesler Uğruna Satmayacak.
Namussuzluğunu, Ahlaksızlığını Ancak Ve Ancak Seninle Yataktayken
Kullanacak.
Yan Gözle Hatun Kesmeyecek, Üstüne Sevgili Edinmeyecek.

Erkek Dediğin, Önce Sevecek. Kendini Sevmeyen Erkekten
Kimseye Hayır Gelmez.
Bir Bakarsın Ki Yıllar Sonra Bu Adamla
Ne Yatağa Sığıyorsun, Ne Toprağa…
Koluna Girip Gezmesini Bileceksin Gururla Koynuna Alıp Sevişmesini De.

Erkek Dediğin, Babalığını Da Bilecek, Ana-Babaya Hürmet Etmeyi,
Kadir Kıymet Bilmeyi, Vefakarlığı, Fedakarlığı. ..

Erkek Dediğin, Seni Koruyacak,Kuşatacak .
O Nerede Olursa Olsun Seni Koruyacağını Bileceksin.

Pısırık Olmayacak Erkek Dediğin.

Erkek Dediğin, Erkek Olacak Güzelim.
Seni Sadece Sen Olduğun İçin Sevecek.
Parayla Pulla, Kariyerle, Güçle, Kimin Ne Dediğiyle Hareket Etmeyecek.
Hem Sevgilin, Hem Arkadaşın Olacak . .

Can Yücel

Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş. Koyun gibi yatmayacak,kımıl kımıl olacak yatakta.

imagesJU532YZX

Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş. Koyun gibi yatmayacak,kımıl kımıl olacak yatakta.
Aklını başından alacak ama, aklını sadece
bununla yormayacak. Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak.
Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine koyacaksın kendini, ruhunu, herşeyini.Aşksız yatmayacak yatağa ve sen bunu bileceksin.

Kadın gibi kadın olacak kadın dediğin, çıtır çerez niyetine yemediğin.
Bir gecelik değil, ömürlük olacak ömürlük. Yıllara rehaveti değil huzuru taşıyacak. En seksi leydi olmayı da bilecek,hanım sultan olup sözünü geçirmeyi de. Cıvık konulara takılıp zaman tüketmeyecek, Sıkboğaz edip seni yalancı durumuna düşürmeyecek. Seni öyle bir
tutacak ki arkadaş, sen bile şaşıracaksın öyle tutulduğuna. iki lafın başı, her tartışmada ayrılalım tehtidi savurmayacak. Sabırlı olacak ve asla gururuna dokunmayacak. ..

Tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürlerle yemeklerle işi
olmayacak. şöyle pastırmalı kurufasülyenin yanına tereyağlı pilavı konduracak şüphesiz. Salatasız oturmayacak yemeğe.Temiz olacak herşeyden önce mesela köfteyi mıncıklarken elleri, Yahut pahalı parfümlerin sindiği, boyacı küpü gibi, her öptüğünde bulaşık
bir tadın kaldığı bir kadını öpmeyeceksin. Buram buram aşka sarılacaksın arkadaş. Buram buram kadın kokacak kadın dediğin.Kadın dediğin güzel olacak…

Zeki olacak zeki, seni bir hamur gibi
karmasını da bilecek, o hamura kendini katmasını da… Paranın güzelliğini bilecek ama ne parasızlığın ezikliğini ne de paranın
kudurmuşluğunu yaşayacak. Değerlerini bir anlık hevesler uğruna terketmeyecek. Namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak seni baştan çıkarırken kullanacak, yan gözle adam kesmeyecek, başka sevgili
edinmeyecek.Sarışın, renkli gözlü uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber
filan fasarya… Kadın dediğin hatun olacak arkadaş, sözüne güvenilir olacak. Bileceksin ki konuşulanlar burada kalır, kapıdan çıkmaz bir daha. Ağzı sıkı olacak kadın dediğin. Sırrını tutacak ama gününü bekleyip kusmayacak.. .

Para lazımcılardan, kürkçülerden, cep telefonu manyaklarından,
dırdırcılardan, unutkanlıkları nı senin üzerine atanlardan, kendi yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan, raf süslerinden, tehtidkarlardan, kaçaklardan, kıkırdayanlardan, boş bakanlardan
olmayacak. Saflığı, cahilliği, aptallığı oynamayacak, biraz ukala
olabilir ancak sana rol yapmayacak. Bir şeyi çok isterse ve inançları doğrultusunda yapacak.En önemlisi kendini sevecek arkadaş, kendini sevmeyen kadından sana ne
hayır gelir. Bir bakarsın ki yıllar sonra bu kadınla ne yatağa sığabiliyorsun, ne toprağa…Koluna takıp gezmesini de bileceksin gururla, koynuna çekip
sevişmesini de şehvetle.Analığını da bilecek, çocuklarından saygı görmeyi de, anaya babaya hürmet etmeyi de…Kadın kadın olacak be, seni sadece sen olduğun için, sensin diye
sevecek. Parayla pulla, kariyerle, kimin ne dediğiyle, sınırlamayacak.
Hem sevgilin, hem arkadaşın, hem annen, hem çocuğun olacak, bağrına basacaksın huzurla… Bileceksin ki evde ‘O’ kadın tarafından
beklenmenin zevkini hiçbir zevk yaşatamaz sana…

Öyle bir kadın işte… Nerede öyle kadın yoktur deme…Sen de adam olacaksın, seçmesini bileceksin!

Can yücel

Martılar Gagalıyor…

imagesSLNMC0FA

Kahve fincanından yükselen kokuya karışmış kar tanelerini seyrediyorum

İçimdeki mutluluk ve neşe kırıntılarını martılar gagalıyor…

Martılara simit verince duygularımı gagalamayı bırakıyorlar…

Halbuki ben beni bırakmalarına daha hazır değilim…

Çaresizce arkalarından bakıyorum…

Beni anlamışçasına geri dönüyorlar…

Onlar gagaladıkça ben gıdıklanıyorum…

Neşeli kahkahalarım önce dalgalara, sonra bulutlara

Sonra yollara karışıyor…

Arkasından size ulaşıyor…

Ve hep beraber gülüyoruz…

Anette İnselberg

 

Çalakalem Yazılarım... kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . 1 Comment »

Ruhunuzu Bozmayın

426040_165717013541289_1095990243_n[1]

Eski yemek, kötü anılar…

Unutmayın eski yemek nasıl mideyi bozarsa, kötü anılar da ruhu bozar.

 

Anette

Çalakalem Laflarım... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Hayat Ne Acaip, Değil Mi?

11100230_863949707001723_1001564542878689830_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: , . Leave a Comment »

OKUNMAYA DEĞER BİR HİKAYE !

11071736_861923800537647_7013149560500467897_n[1]

Adam, telaşlı, öfkeli bir halde hanımına bağırıp, çağırıyordu. Babalarının sesini duyan iki çocuk ise yataklarından kalkıp salona gelmişti. Babalarının öfkesini görünce, korkmuş, sinmiş halde birer koltukta sessizce oturup kalmıştı. Adam, çocuklara, hanımın üzüntüsüne aldırmadan söylenip duruyordu:

-Söyledim değil mi, söyledim. Bu gün toplantı olduğunu, açık mavi gömleği ütülemeni söyledim. “Kahverengi gömlekle gidiversen nolur! muş. Bugün sunum yapacağım, karamsar bir görüntü mü vereyim, dinleyenlerin içi kararsın, bu da projeye verecekleri oyu etkilesin! Bunu mu istiyorsun?

-Tamam bey, bitti işte.

Adam açık mavi gömleği hışımla aldı;

-Bitti, tabi bitti ama ben geç kaldıktan sonra bitmiş neye yarar.

Hanımı çocukların korkmuş yüzlerine baktıktan sonra, yine eşini sakinleştirmeye çabaladı;

-Dün bundan da geç çıkmıştın, vakit var, yetişirsin.

-Anlamıyor ki, anlamıyor ki. Bu gün sunumu ben yapacağım. Herkesten önce gitmeliyim ki, gelecek önemli konuklara ‘Hoş geldin’ demeliyim.

Adam bir sürü söz daha söylenerek, bağırarak çıktı, arabasını çalıştırıp uzaklaştı. Hanımı, direksiyon başında da öfke saçan eşinin halinden endişelendi, “Bir kaza yapmasa bari”.. Eşi uzaklaşınca, çocuklarının yanına gidip sarıldı, rahatlatmaya çalıştı.

-Madem erkenden kalktınız, hemen size sultanlara layık bir kahvaltı hazırlayıp getireceğim.

Mutfağa geçti, zihnindeki huzursuzluğu dağıtmak için hemen neşeli müzikler çalan bir radyoyu açtı. Ocağa haşlamak için yumurta koydu, cezvede süt ısıtmaya başladı. Masaya zeytin, peynir, reçel koymayı da ihmal etmedi. Biraz sonra çocuklarına seslendi

-Kahvaltınız hazııır!

Çocuklar kahvaltıya otururken, radyoda müziğin birden kesilmesi dikkatini çekti.Son dakika haberi anonsuyla, radyonun sesini biraz daha açtı. Radyo’da zincirleme bir kaza haberi vardı. Ayrıntılarla biraz sonra birlikte olacağız demişti spiker ama kazanın yerini söylediği andan itibaren o sandalyesine yığılıp kalmıştı. Spikerin bahsettiği kaza yeri, kocasının her gün işe giderken geçtiği dörtlü kavşaktı. Eşinin bu kavşaktaki trafikten şikayetçi olduğunu, her sabah yoğun bir trafik olduğunu söyleyişi aklına geldi. “Geç kaldım diye acele edip acaba o da” Aklına gelen düşünce içini daha da yaktı, hemen ayağa kalktı.

-Çocuklar, unutmayın ocağa yaklaşmak yasak. Kahvaltınızı yapıp salona geçin, oynayın. Benim acil bir yere uğramam gerek, kapıyı da kimseye açmayın tamam mı?

Sokağa çıkmak için üzerine bir şeyler aldı, cebine de bir taksi parası aldı. Kapıya yöneldiğinde kocasının bu kazada ölmüş olabileceği endişesiyle kabaran yüreğine daha fazla dayanamayıp, ağlamaya başlamıştı. Gözyaşlarını çocukları görmesin diye, açık olan mutfak kapısına sırtını dönmeye özen gösteriyordu. İçindeki acının kocasının ölmüş olma ihtimali kadar, giderken kendisini kırması ve çocuklarının önünde bağırıp çağırmasından da kaynaklandığını anladı. Oysa her zaman böyle öfkeli değildi.

-Eğer ölürse, çocuklarım babalarını, son gördükleri haliyle mi hatırlayacak? Kalp kıran, öfkeli bir baba olarak mı kalacak akıllarında?

Kapıdan çıkarken, çocuklarına bir kez daha seslenecekti ama artık akan gözyaşları saklanamayacak haldeydi. Hemen kapıyı açıp dışarı çıkmak için hamle yaptı ama karşısında kapıya doğru adım atmakta olan kocası vardı. Adam, bir an karısının ıslak yanaklarına baktı; “Haberleri mi dinledin?” diye sordu. Hanımı, konuşamadan sadece başıyla onayladı. Adam, önce sarıldı, sonra eşinin yanaklarını sildi. Hanımı zorlukla sordu;

-Hani önemli bir toplantına geç kalmıştın, niye döndün?

-Kaza benim hemen yakınımda oldu. O anda toplantıdan daha önemli bir şeyi unuttuğumu hatırladım. Eğer o kazada ölseydim”

O anda çocuklar da yanlarına gelmiş, babalarının yine öfkeli olabileceğini düşünerek, annelerinin yanında durmuştu. Adam, bütün içten, samimi gülümsemesiyle çocuklarını yanına çağırdı, boyunlarına sarıldı, yanaklarından öptü.

-Ben bu gün büyük bir hata yaptım ve evden çıkarken, sizleri ne kadar sevdiğimi söylemeyi unuttum. Böyle önemli bir şey unutulur mu hiç. Ne yapalım, ben de geri döndüm.

NE ZAMAN ÖLECEĞİMİZİ, BAŞIMIZA NE GELECEĞİNİ HİÇBİR ZAMAN BİLEMEYİZ. BU YÜZDEN SEVDİĞİNİZ İNSANLARLA AYRILIRKEN HEP GÜZEL HATIRLANACAĞINIZ BİR ŞEKİLDE VEDALAŞIN. BAZI ŞEYLERİN TELAFİSİNİ ETMEK İÇİN FIRSATINIZ OLMAYABİLİR BİR DAHA…

Değersizlik duygunuz varsa;

images[5]

Bilinçaltında en fazla görülen sorunlardan bir tanesi de değersizlik duygusudur. Bu duygu bütün hayatı çok olumsuz olarak etkiler. Özellikle 0-5 yaş arasından da herhangi bir nedenle ben değersizim inancı kişinin bilinçaltına kayıt olmuşsa ,bu inanç zaman içinde benzer enerjiler bir birini çeker kuralıyla daha da büyümüş ve gelişmiş olabilir. Eğer bilinçaltınızda değersizlik duygusu varsa bu duyguyu mutlaka temizlemeniz gereklidir. Bunun için neler yapabileceğiniz bu yazıda açıklayıcı olarak verilmiştir.

Değersizlik duygunuz varsa;

1- Yaptığınız işlerin değeri olmadığına inanırsınız. Bu da başkalarının da yaptığınız işlere değer vermemesi sonucunu doğurur.

2- Çevrenizdeki insanların size değer vermediğini düşünürsünüz. Bir çok kişi değer vermediğini size gösterecek yada hissettirecektir. Kendi inançlarınıza uygun insanlara hayatınıza çektiğiniz için bu çok sıklıkla görülen bir durumdur.

3- Hak ettiğinizi almakta zorlanırsınız. Kendinize yeterince değer vermediğiniz için değerli bir şeyi hayatınıza kabul etmeniz kolay olmayacaktır.

4- Almak ve vermek konusunda sorunlarınız olabilir. Özellikle almayı başaramaya bilirsiniz, size verilen şeyleri bile değersizlik duygunuz yüzünden kabul etmekte zorlanırsınız.

5- İyi ve güzel şeyleri hak etmeme duygusu ile değersizlik duygusu çoğu zaman aynı anda bulunur ve birbirini besler. Değersizlik duygusu bu anlamda tüm hayatınızı olumsuz etkiler.

6- Bu duygu iş hayatınızda, özel hayatınızda ve ilişkilerinizde istediğiniz kadar verimli olmanızı da ciddi olarak etkileyecektir. Değersizlik

Duygusunu nasıl temizleyeceksiniz?

Öncelikle kişisel deneyimlerime dayanarak bu duygunun oldukça zorlayıcı olduğunu söyleyebilirim. Benim en temel sorunum değersizlik duygusuydu ve uzun bir zaman bu sorunla uğraşmıştım. Temizlediğimi sandığım zamanlarda bile defalarca karşıma çıkarak tekrar tekrar bu sorunla uğraşmama neden olmuştu. Bu nedenle değersizlik duygusuna sahip olduğunuza inanıyorsanız sabırlı bir şekilde çalışmanız gereklidir. Bunun için yapabileceklerinizi aşağıda verdim ama azimli bir şekilde çalışmak sizin yapmanız gereken bir şeydir.

1- Afirmasyon; 21 gün aşağıdaki afirmasyonla çalışmanızı öneririm. 21 kuralına tam olarak uymanız önemlidir. Değersizlik duygusu 21 günde temizlenmeye bilir, eğer hala devam ettiğini düşünüyorsanız bir süre ara verip tekrar başlayın. Temizlik süreci kişiden kişiye değişir bu nedenle bu sorundan kurtulduğunuza emin olana kadar tekrar 21 gün çalışmaları yapmak faydalıdır.

Afirmasyon: “Ben çok değerliyim, kendi değerimi biliyorum ve kabul ediyorum”

2- Niyet; Değersizlik duygusu için aşağıdaki niyeti kullanabilirsiniz. ” Kendi değerimi görmeyi ve kendime gerçekten değer vermeyi seçiyorum. Başka insanlara hak ettikleri değeri vermeyi kabul ediyorum. Gerçekten değerli olduğumu biliyorum ve bunun her zaman farkında olmaya, kendi değerimden emin olmaya tüm kalbimle niyet ediyorum. Niyetim şimdi gerçekleşmeye başladı, bunun için teşekkür ediyorum”

3- Enerji çalışmaları Değer duygusu solar pleksus chakra ile ilgilidir, eğer reiki yada başka bir şifa enerjisi sistemi ile çalışıyorsanız bu chakraya daha fazla reiki verin. Solar pleksus chakrasına reiki verirken içinizden sürekli ben değerliyim diye tekrar etmenizin çok faydası olacaktır.

4- Doğal taş kullanma Değerlilik duygusu için pirit taşı mükemmeldir, bu taşı alarak temizleyebilir ve üzerinizde taşıyabilirsiniz. Pirit taşını programlamaya gerek yoktur, zaten doğasında değer duygusu veren bir özellik vardır. Eğer pirit taşı bulamıyorsanız bu durumda

erkek bir kuvars edinin ve kuvarsınızı önce temizleyin.. Programlama için şu cümleleri kullanabilirsiniz. ” Evrenin tüm sevgi, şifa ve pozitif enerjilerinin sana dolmasını ve sende olan enerjiyi bundan sonra benim ve ilgili herkesin en yüksek iyiliği için kullanmanı istiyorum. Bana kendimi değerli hissettirecek ve kendi değerimi görmemi sağlayacak şekilde çalışmanı, bana bunun için gerekli enerjileri bana vermeni istiyorum. Teşekkür ederim” Taşınızı haftada bir kere temizleyin ve her temizlediğiniz de yeniden programlayın.

5- İnanç değiştirme çalışması Ben çok değerliyim kalıbını kullanarak inanç değiştirme çalışması yapabilirsiniz. Bu çalışmayı da en az 21 gün devam ettirin. Yukarıdaki çalışmalardan 1.maddeyi mutlaka yapmanız gereklidir. Diğerlerini de yaparsanız çok daha iyi olacaktır. Önerim hepsi ile aynı anda çalışmanızdır. Değersizlik Duygusunu Aşmak İçin Ek Öneriler • Kendinize değer verdiğinizi kendinize gösterecek şeyler yapın. Maddi durumunuzu zorlamadan kendinize kaliteli bir şey alın, kaliteli bir lokantada kendinize yemek ısmarlayın, saçlarınızı yaptırın. Özellikle eskiden yapmadığınız ama yapmayı aslında istediğiniz şeyleri yapmaya başlayın. • Size değer vermeyen insanlara karşı kendinizi kapatın. Eğer hayatınızdan uzaklaştırma şansınız varsa uzaklaştırın, yoksa en azından o kişi ile birlikteyken içinizden sürekli ”

falancadan gelen olumsuz etkilere ve enerjilere karşı kendimi kapatıyorum” diye tekrar edin. Şunu da unutmayın, siz kendinize değer verince o insan da size değer vermeye başlayacaktır.

Sistem bu şekilde çalışır, kendine değer verene, evren değer verir. • Sabahları aynanın karşısına geçin, gülümseyin ve bir kaç kere ben çok değerliyim ve değerli olan her şeyi hak ediyorum diye tekrar edin. Başlarda buna inanmayabilirsiniz, hatta size zor gelebilir ama yaptıkça inanmaya başladığınızı göreceksiniz.

• Kağıtlara aynadaki görüntüsü ile “Ben Çok Değerliyim” yazın ve evde görebileceğiniz yerlere asın. Yatağınızın yanında uyanınca ilk göreceğiniz yere asmanız çok önemlidir.

Bunu nasıl yapacağınız Refah içinde bir yaşam sürdürme rehberinde etkili bir teknik- ayna görüntüsü bölümünde açıklanmıştır. Buradan okumanızı ve bire bir uygulamanızı öneririm. • Başkalarına değer verin ve verdiğiniz değeri her fırsatta gösterin. Başkalarına ne kadar değer verirsek, kendi değerimizi o kadar büyütürüz.

Neden- sonuç yasası gereği başkalarına değer vermeyen bir kişi, kendi içinde de öz değer geliştiremez. İnsanların değerli yönlerini görmeye çalışın ve değerli taraflarına odaklanın. Bunu her gün kendinize hatırlatın. “Allah’ım ben milyonlarca olasılıktan sadece bir tanesiydim. Beni sen seçtin, sen istedin, sen yarattın. Senin tarafından istendiğim ve seçildiğim şükürler olsun!”

Unutmayın siz seçilmiş ve istenmiş bir insansınız, sizin asıl değeriniz buradan geliyor. Siz zaten değerlisiniz, tek sorun henüz bunu görememiş olmanız.Yukarıdaki çalışma size değer vermeyecek, sadece sizin gerçek değerinizi görmenizi sağlayacak. Bu yazıyı buraya kadar okumuşsanız ve bu çalışmayı yapmaya karar vermişseniz,aşağıda bireysel olarak size yazdığım özel notu da okumanızı rica ediyorum. ”

Varlığının evrene kazandırdığı anlamı tam olarak biliyorum. Hepimizin bir ve bütün olduğu bu evrende sen olmasaydın bir yanım hep eksik kalırdı, asla bütün ve tamamlanmış olamazdım. Hiç bir şey olmak zorunda değilsin, hiç bir şey yapmak zorunda değilsin, hiç bir şeyi başarmaya da ihtiyacın yok. Sen olduğun gibi, varoluşunla çok değerlisin. Hatalarına rağmen, pişmanlıklarına rağmen, aldanmalarına ve aldatmalarına rağmen, aklına bile getirmek istemediğin anılarına yada acılarına rağmen, her şeye rağmen sen çok değerlisin. Sen olmasaydın ben hep yarım kalırdım, hepimiz hep yarım kalırdık, evrende büyük bir boşluk olurdu…Evren boşluk sevmez, boşlukla var olamaz. Sen o kadar değerlisin ki, sen olmasaydın bu evren nasıl bir yer olurdu, ya da olur muydu inan bilmiyorum. Kendi gerçek değerini anlamak için yapacağın her çalışmada seni tüm kalbimle destekliyorum ve en kısa zamanda değerini tam olarak anlamanı seçiyorum. ” Sevgiyle kalın.
Alıntı…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . 4 Comments »

Hayatınızdaki Herkes Bir Çakranızda Taht Kurar

Bedeninizin duygularınızın aynası olduğunun farkında mısınız? Peki hayatınızdaki herkesin çakralarınızdan en az birinde  taht kurup yerleştiğini biliyor musunuz?

Tüm düşünceleriniz ve duygularınız, vücudunuzun bir bölgesinde hücresel olarak iz bırakır. Duygular, kimyasal olarak bedeninizde üretilen moleküllerdir. Bu moleküller, enerji döngüsünü doğru tamamlayamaz iseler, hücrelere atıklarını bırakırlar. Bu enerjisel atıklar, genellikle  ilgili endokrin bezin olduğu bölgeye etki eder. Kelimeleriniz dışarıya çıkamayıp boğazınızda düğümlendiyse, boğaz çakrası alanında, kalbiniz kırıldıysa, kabullenemediyse kalp çakra alanınızda, özünüzden gelen yaratımı dışarıya doğuramadıysanız sakral alanınızda enerjisel blokajlar vardır.

Her endokrin bezin görevi, kendisinin ilgili olduğu alanda sizin yaşamınızı  kolaylaştırmaktır. Örneğin kök çakradan sorumlu böbreküstü bezlerininin görevi, size yaşama çoşkusu ve sevinci vermektir. Ürettiği hormon adrenalindir. Yaşama çoşkunuzu ketleyen olaylar ve kişiler kök çakranızda yerleşir. Çok susturulan, haklarını arayamayan, zorla sabır göstermesi istenen insanlarda boğaz ve tiroid sorunları görülür. Bir kişi ya da olay karşısında susuyorsanız; o olay ya da kişi boğaz çakranıza blokaj olarak yerleşir. Yakınlarınıza, kendinize, hayata gelecek konusunda güvenmiyorsanız dalak ve pankreas sorunu yaşarsınız. Size yapılanı hazmedemediyseniz, kızgınsanız karaciğerinizde yani solar çakranızda sorun vardır. Güvenmediğiniz eşiniz, işiniz, arkadaşınız solar çakranıza yerleşir.

Kısacası kavram ve kişiler ile sizin ilişkiniz hangi duyguya bağlı ise, o duyguyu üreten endokrin bezin sorumluluk alanında enerjisel blokaj ve zamanla da fiziksel rahatsızlık yaşarsınız. Bedeninizdeki her hastalığa karşı hayatınızda en az bir kişi vardır. Üstesinden gelmeniz gereken her duygu için yaşamınızda görev almış kişilerdir onlar.  Yüksek bütünden baktığımızda ise en değerli öğretmenlerinizdir o kişiler. Her çakranın dolayısıyla her endokrin bezin sorumlu olduğu bir farkındalık seviyesi vardır bu nedenle. Siz sırasıyla aştıkça yukarıya doğru yükselir farkındalık seviyeniz.

Duygularınızın, blokajlarınızın ve kişilerinizin bedeninizde hangi bölgede olduğunu tespit edebilirsiniz. Aranızdaki iletişimi bir türlü dengeye getiremediğiniz kişilerin bağlı olduğu endokrin bezi  tespit ettiğinizde daha kolay şifalandırırsınız. Hipokratif tıpta bir hastalık semptomunun hangi organa bağlı olduğunu tespit etmek gibidir bu. Yerini ve sebebini bildiğiniz bir hastalığı yenmek kolaydır.

Maddesel-organsal anatomi ile birlikte “Enerjisel Anatomi”yi bilmek, mucizevi şifaların kapılarını açar. Enerji bedeni, nefes ile direk bağlantılıdır. Enerjisel Anatomiye göre tedavi etmenin yolu da nefesten geçer.

Şifayı bulabilmek için, önce blokajın yeri enerji bedeninde tespit edilmelidir. Dedektif Nefes Uygulaması, bedeninizdeki blokajların yerini, çakralarınızın aktifliğini, hayatınızdaki kişiler ile ilişkilerinizin hangi çakra alanınızla bağlı olduğunu keşfetmenize yardım eden bir nefes uygulamasıdır.

Dedektif Nefesi Uygulama:

Sessiz bir ortamda bir sandalyede beden dengeniz eşit olarak oturmalısınız. Sırtınız ve omurganız dik, bel hafif çukur, omuzlar hafif yay hareketiyle geriye atılmış olmalıdır. Kuyruk sokumunuz dışında kalan sırtınızın diğer  kısımları sandalyeye dayanmamalıdır.  Ayaklar yere temas etmeli, elleriniz ise dizlerinizin üstünde sakince durmalıdır. Oturuş pozisyonunu aldıktan sonra gözlerinizi kapatın.

Bir soruna ya da hayatınızdaki bir kişiye odaklanarak, derince bütün dairesel nefesler alın. Nefesiniz kalp bölgenizden başlayarak dışarıya doğru genişlesin. O kişi ya ya da kavramla ilgili tam konsantrasyon sağlayana kadar nefes alıp vermeye devam edin. Bunun için süre sınırınız yok. Ne zaman hazır hissederseniz o zaman alabildiğiniz kadar büyük derin bir nefes alın ve bir süre bekleyip güçlü ama acele etmeden ağzınızdan “haaaaaa” sesiyle nefes verin. Bu sırada boğazınızdan çıkan  enerji yuvarlak ve derin olmalıdır. Nefesinizi verirken hiç acele etmeyin, nefesiniz tamamen bitene kadar nefesi izleyerek bitirin. Dışarı çıkardığınız hava tamamen bittikten sonra da bir süre gözler kapalı ağzınız açık bekleyin. Bu işlemi sadece üç kere tekrarlayın. Eğer yeterli bulmuyorsanız bir süre ara vermeden tekrarlamayın.

Bu sırada bedeninizi gözlemleyin, bedeninizde hangi bölgede titreşim, acı, sıkıntı, ateş, yanma olduğunu keşfetmeye çalışın. Sorunun hangi çakra bölgesinde olduğunu verdiğiniz nefesin sesini izleyerek keşfedebilirsiniz. Nefesiniz en alttan başlayarak sırasıyla kök, sakral solar, kalp, boğaz, bölgesinden dışarıya çıkmaya başlayabilir. Tıkanmanın nereden başladığını algılamaya çalışın. Kişiler arasındaki farkı anlayabilmek için örneğin üç kişi seçip, her birisi için üçer kez çalışıp, aralarındaki ses-nefes-titreşim farkını keşfedebilirsiniz.

Çalışma bittikten sonra kişileriniz ile ilgili titreşim aldığınız çakranın sorumluk alanını hatırlayın ve o kişi ile ilgili yaşam dersinizin nasıl isabetli olarak çakıştığına şaşıracaksınız. O kişi ile iletişiminizi şifalandırmak için o çakranız ile nefes çalışmaları yapabilirsiniz.

Tüm yaşamınız özgür nefeslerle dolsun…

Nesrin Dabağlar

Nefes Koçluk Eğitmeni

 

Bu hayatta ne öğrendin diye soranlara şunları söylemek isterim;

1621874_523814164398237_1388271705_n[1]

Kalbimin hayatımın pusulası olması gerektiğini öğrendim…

Özgür iradeye saygı duymak gerektiğini öğrendim…

Yumuşaklığın dayanıklılığını, yanıma almayı öğrendim…

Dostluğun; bizlere bahsedilmiş en kıymetli armağan olduğunu öğrendim…

”Bu da gelir bu da geçer” demeyi öğrendim…

Yaşam boyu öğrenci olmanın önemini öğrendim…

İnsanın bu hayatta bir duruşu olması gerektiğini öğrendim…

Seçimlerimin sonuçlarına razı gelmeyi öğrendim…

Başkalarını affettiğim gibi kendimi de affetmem gerektiğini öğrendim.

Kimseyle yüzgöz olmamak gerektiğini öğrendim…

Kızgınken susup oturmak gerektiğin öğrendim…

Boşa konuşmayı değil, yapmanın esas olduğunu öğrendim…

Hatır, gönül için hiç bir şey yapmamayı öğrendim…

Sağlıklı olmanın nimetini, Şükür kelimesinin sihrini öğrendim…

Önce ”Allah” sonra ”ben” demesini öğrendim…

Hayatımın merkezini kendim yapmayı öğrendim…

Ömer Hayyam’dan   ” Ben varsam bu dünya var, ben yok o da yok” demesini öğrendim…

İşte bu kadar basit :))..

Sağlıcakla,

Anette İnselberg